AKP'nin ağır topları Erdoğan'dan rahatsız mı?

İtiraf mı dersin, isyan mı dersin, başkaldırı mı dersin, kendini aklama mı dersin dönemi başladı. Bu süreçte kimisi kendini aklamak, kimisi vicdanını rahatlatmak, kimisi ise yarına başka bir gömlekle hazırlanmak, koltuklara yerleşmek için itiraflara ve hedef göstermeye başladılar. Söyledikleri doğru. Ama sormak lazım; Beraber yürümüyor muydunuz bu yollarda?Evet, AKP'nin kurucuları, ağır topları Erdoğan'ı, Erdoğan'ın tek adamlık anlayışından rahatsızlıklarını anlatmaya başladılar. Başbakan Davutoğlu'nun, seçimler sonrası, "halkımız başkanlık sistemini istemiyor" mealindeki çıkışı, Bülent Arınç'ın son iki yıldaki çıkış, itiraf ve şimdi Cumhurbaşkanı olan Erdoğan'a, "herkes yetki ve sorumluluklarını bilsin, ona göre hareket etsin" postası malumunuz. Sonra AKP'nin kurucularından ve ilk başbakanı ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, son terör eyleminden sonra ki, "ben uyarmıştım" cümlesi ve yaverinin yazdığı kitap, kitapta anlatılanlar AKP kurucularının, faturayı Erdoğan'a kesip yeni bir arayışa girdiklerinin göstergesidir. Hele AKP Eski Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik'in, geçtiğimiz seçimdeki ağır bedeli Erdoğan'a kestiği son açıklama ve anlattığı diğer konular bunun somut örneğidir. Tabi bu arayışın temel nedenlerinden biri de "her istediğini verdiği" Gülen'e karşı Erdoğan'ın açtığı savaştır.  Hüseyin Çelik'in, Hürriyet Gazetesi'nden Cansu Çamlıbel'e verdiği mülakattaki beyanatları derin mesaj ve itiraflar içeriyordu. Bir kaçını hatırlarsak;"Sayın Cumhurbaşkanı yetkisini halktan alan bir kişi. Kimse Cumhurbaşkanı'na 'Meydanlara inme, açılış yapma' diyemez. Fakat o açılışların, o meydanlara inmenin AK Parti'ye oy isteme amacına yönelik olduğu algısı, bu propagandanın zemin bulması AK Parti'ye yaramamıştır. Bu zaten kamuoyu araştırmalarıyla ortaya çıkmış bir şey?""Diyelim ki meclis soruşturması dosyaları yeniden açıldı? Bir yanlışın üzerine bile bile hiç kimsenin oturmaması gerekiyor. Geçmişten beri de hep şunu söyledik; Arkadaş, adımız AK Parti ise biz çamurun üzerine oturamayız.""Topyekûn birilerinin (cemaatin) düşman ilan edilmesi, topyekûn bir cadı avına çıkılmasını da ben demokratik hukuk devletinde doğru bulmam?" AKP şehvete mi kapıldıPeki, Erdoğan ve AKP bu duruma nasıl geldi? Bu duruma neden düştü? İşte bu soruların cevabı Yezid'in safından geldi. Erdoğan'a koşulsuz teslim olan Ak Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner, Adıyaman'da AK Parti İl Başkanlığında partililere şöyle sesleniyordu:"Kimi yerlerde kendimize yenildik, kimi yerlerde nefsimize yenildik. Biz, yola çıkarken ilkelerimiz vardı. Biz, halkımızla beraber iktidara yürüdük. Zaman içerisinde kibirlendik, böbürlendik. Gururlandık, kendimizi halkımızdan daha farklı bir yere oturtmaya çalıştık. Her birimiz belediye başkanı olduk, kimileri milletvekili oldu, kimilerimiz de bakan oldu derken iktidarın şehvetine yenik düştük? Fakir, fukaranın, garip ve gurabanın, kimsesizlerin kimi olabilmek için yola çıktık. Biz, onlarla yeniden kucaklaşacağız. Tek tek demeden sahada tekrar çalışacağız. Gönül kırıklıklarımız varsa gidip, onlardan özür dileyeceğiz. Nefsimizi ayaklarımızın altına alacağız."Metiner'in şunu çok iyi biliyor olması lazım; Yezit de kibrine, şehvetine ve gururuna kapılmış ve tarihin en büyük cinayetini işlemişti. Bir kişi veya anlayış, kibir, gurur ve şehvete kapıldı mı asla ıslah olmaz, tebaasını da, kendisini de helak eder.