AKP'nin onuncu köyü sürgünleri

R. T. Erdoğan'ın en iddialı olduğu konuda üstü çiziliyor."Demokrat Erdoğan" imajıyla Çankaya hevesini pratiğe dökmek istiyordu ki, hevesi kursağında bırakılıyor.Gezici-Çapulcu milyonlar, "Her yeri Taksim"e çevirerek Erdoğan ve APK hükümetinin demokrasi foyasını ortaya çıkartıyorlar. AKP'nin portakal ve biber gazlarının gezideki reaksiyonu, "demokratik kral"ı çıkartıyor.Hükümet sadece meydanlara portakal ve biber gazı sıkmıyor; medyayı da gazlıyor.AKP ve Erdoğan'a yan bakan, yan yan yazan ve yan çizen kim varsa, gazetelerden ve televizyonlardan kapı dışarı ediliyor, sürgün yiyorlar.Onuncu köyde sürgün gazeteci nüfus patlaması yaşanıyor.Tam da Erdoğan'ın "Usta"lıklı filminin hazırlanıp vizyona sokulduğu zamana denk düşüyor.Erdoğan ve AKP'nin dillerine pelesenk ettikleri ne pahasına olursa olsun gireceğiz diye yıllarca ham hayal kurdukları AB'nin İlerleme Komisyonu zehir-zemberek bir rapor yayınlıyor. AKP'nin AB şefleri diyor ki: "Basın özgürlüğü pratikte daha da kısıtlanmıştır. Gazeteci, basın çalışanı ve dağıtımcıların tutuklanması yönünde artan eğilim kaygıları artırmaktadır. Türk basın-yayın organlarında geniş kapsamda oto sansür uygulanmaktadır."AB şefleri, Erdoğan'ın demokratlığından umudunu kesmiş olacaklar ki; AB, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanında kullanılmak üzere Türkiye'ye hibe ettiği 6 milyon Euro'yu vermekten vazgeçiyor.Erdoğan'nın namı dünyayı tutuyor. Mısır'ın sağır sultanları bile "diktatörlük"ü duymuş, konuşuyorlar. Öküz ölüp ortaklık bozulunca; F tipi Zaman'nın Kahire temsilcisi Cumali Önal, Mısır'da El-Vatan gazetesindeki mülakatıyla "Taksim olayları, diktatör Erdoğan'a karşı bir intifadadır" seslendiği şüyu buluyor. Havuç yerine "demokratik sopa" politikasının sinyalleri verilince; Zaman yönetimi konuşmanın çarpıtıldığını açıklamak durumunda kalıyor.Yandaş ve besleme olmayan kimi medya ve muhalefet cenahı, Erdoğan'ın "demokratik kral"lığı andıran vaziyetini "diktatörlük" diye yayıyor. Erdoğan köpürüyor:"Siz hangi diktatörlükten bahsediyorsunuz? Diktatörlüğün olduğu yerde kimse diktatörlüğü ağzına alamaz. Gazeteler dergiler televizyonlar yayın yapamaz. Sallandırırlar, Mısır'da olduğu gibi..."Ben de aynı kanaatteyim?Erdoğan, henüz bu hususta "usta"lık noktasına gelmedi.Dediği gibi, Mısır'da olduğu gibi kimseyi sallandırmıyorlar!AKP ve yandaşlarına göre, gazete ve televizyonlarda yaşanan kovulmalar, doğal demokratik seleksiyondur.Vatan, millet, devlet, asker, aile, din, iman, Türk milleti ve medeniyeti aleyhinde ve onlara karşı her türlü yazı yazılabilir, söz söylenebilir, yayın yapılabilir; fakat Erdoğan ve AKP hükümetine karşı tek kelime edilemez.Edilirse; edenler, çalıştıkları yerlerden kovulur, onuncu köye sürgüne gönderilirler. Bakınız, onuncu köyün sürgünlerine?Yeni Şafak'tan Kürşat Bumin gönderildi. Dücane Cündioğlu olan-bitene dayanamayıp terk etti. Murat Menteş'e kapı gösterildi, "Allah'a ısmarladık" dedi. Erdoğan ve AKP'nin Uludere katliamındaki tavrını eleştiren Ali Akel kovuldu. Işın Eliçin Aynı şekilde AKP politikalarını eleştirdiği için kovulan Teodora Doni, açlıktan açlık grevine başladı. Hüsnü Mahalli, Yeni Şafak gazetesinden ABD Büyükelçisi Edelman'ın isteği üzerine kovulduğunu ileri sürdü? Yeni Şafak cenahı böyle.Akşam'dan Gürkan Hacır, Dolmabahçe müezzini Fuat Yıldırım'ın tavrını övünce işinden oldu. Nihal Kemaloğlu, Banu Kurt, Süreyya Üstünel, Semra Kardeşoğlu, Deniz Ülke Arıboğan, Alaz Kuseyri, Nergis Bozkurt, Tuğçe Tatari, Özlem Akarsu Çelik, Sevim Gözay ve Hafta Sonu Ekleri Genel Yayın Yönetmeni Nilay Örnek'in işine son verildi. Edelman'ın isteği üzerine Yeni Şafak'tan kovulduğunu açıklayan hüsnü Mahalli, Akşam'dan da kovuldu? Akşam'ki vaziyet böyle!Sabah'tan Yavuz Baydar, Tuluhan Tekelioğlu, Alper Bahçekapılı, Erdal Erkasap, Elçin Yahşi, Şirin Sever ve Bilge Eser postalandı? Sabah'ki vaziyet bu!Milliyet'in çiçeği burnunda patronu Ali Karacan'ın ilk icraatı Nedim Şener'i kovmak oldu. Şener'e, Aydın Doğan sahip çıktı. 'Kürtlerin nabzını' tutan ve AKP'nin akil adam diye ortalığa saldığı Prof. Mithat Sancar bile Milliyet'ten kovuldu. Necla Unutmaz, Birsen Altuntaş ve Can Dündar gönderildi. Can'ın oğlu Ege Dündar'ın işine son verildi. Hasan Cemal, Milliyet'ten kovuldu. Nuray Mert de Hürriyet'ten?Vatan'dan Mine Kırıkkanat ve Can Ataklı kovuldu. En taze gelişme olarak Vatan'dan Mustafa Mutlu'ya kapı gösterildi... "Dik durduğum için kovuldum" diyor Mutlu. Mutlu'nun günahı, 3 Eylül tarihinde Başbakan'ın Ekonomi Başdanışmanı Yiğit Bulut'a köşesinden çakması!Daha saymaya gerek yok? Türkiye Gazeteciler Sendikası, Gezi eylemlerinin başladığı 27 Mayıs'tan beri, 22 gazetecinin işten atıldığını, 14 gazetecinin zorunlu izne gönderildiğini, 37 gazetecinin istifa etmek durumunda bırakıldığını açıklıyor.AKP'nin onuncu köyü sürgünleri bunlar? Erdoğan'ın deyimiyle, bunlar sallandırılsalardı, diktatörlük olurdu!AKP ve Erdoğan'ın demokrasisi ve onuncu köydeki nüfus patlaması işte böyle? Demokratik krallık mı, demokratik diktatörlük mü; varın ona da siz karar verin!"Seçim barajı" ve "paket makarna-çuval kömür" ma'lulü "sandık demokrasisi" bu kadar olur. "Artık Bağımsız Türkiye, bu sefer BTP" diyeceğimiz güne kadar gerçek demokrasinin yüzünü göremeyiz!