Sadece bu konu bile ülkemizdeki güç dengelerini görmemiz için yeter. İşin merkezinde ne kadar hukuk var, vatandaşın talepleri ne kadar dikkate alınıyor; bunları değerlendirelim.
Cumhur İttifakı'nın adayının Sayın Erdoğan olduğunu AKP de MHP de açıkladı. Meydan mitingleri yapıyorlar.
Gelelim Millet İttifakı'nın adayı kim konusuna.
Artık Millet İttifakı ifadesi kullanılmıyor, daha çok altılı masa ifadesi kullanılıyor, altılı masanın adayı kim o konu tartışılıyor. Türkiye'nin kilitlendiği gündem maddelerinden bir tanesi bu.
Altılı masa, adayı yıpranmasın diye aday açıklamıyormuş.
Yıpranma konusuna açıklık getirmek gerekiyor. Bunu hep birlikte okuyalım. Gelişmelere bakıldığı zaman altılı masanın içerisinde en istekli bu konuda adı konmasa da meydanlarda kendini ifade eden, partisinde çok açık ve net bir şekilde aday olduğunu ima eden Sayın Kılıçdaroğlu'dur.
Peki, bu isim neden açıklanmıyor?
Sebep çok açık, demek ki masada bu konuda fikir birliği yok. Kılıçdaroğlu ismi açıklanamıyor.
Diyeceksiniz masanın en güçlü partisi CHP'nin sözü geçerli değil mi? Demek ki bu isim açıklandığı zaman, masa sallanacak, belki de masa devrilecek… İşte yıpranmaktan anlaşılacak olan budur.
Masada bir fikir birliği yok, üstelik kendi faydasına olan konularda bile yok. Bu ispatlı, şahitlidir.
Sayın Hüseyin Baş Bey milletimizin teveccühü ve talebi üzerine kamuoyuna bir açıklama yaptı. 'Beni altılı masayı alın' dedi. 'Çünkü milletimiz BTP'yi masada görmek istiyor' dedi. Türk siyasi tarihinde bunun örneği yoktur, siyaset daha çok kapalı kapılar ardında yapılır. Oysa sosyal medya çağındayız, iletişim çağındayız. Her şey çok açık şeffaf olmak zorunda. Biz Prof. Dr. Haydar Baş hocamızdan da bunu gördük. Mesela hocamız kadrosunu toplayıp çok önemli ve mahrem konulardan bahsederdi. Bir bakardık, kamera gelir hocam bizimle ne konuşmuşsa aynısını kamera önünde kamuoyuyla paylaşırdı. Hocamız da gizlilik yoktu, her şey şeffaftı, uygulama öncesi istişare toplantısı, bilgilendirme vardı. Önce kadrosuyla paylaşır daha sonra bunu kamuoyuna açıklardı.
Haydar Baş hocamızın geleneğini Sayın Hüseyin Baş Bey devam ettiriyor. Bir televizyon kanalında sabah kuşağında canlı yayında, 'milletin böyle bir talebi var, ben de masada olmak istiyorum' dedi. Bunun üzerine İyi Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener ve ardından CHP sözcüsünden olumlu açıklamalar geldi. Genel merkezler devreye girdi. Telefon görüşmeleri yapıldı.
Ardından altılı masa toplandı.
Sonuçta sıradan bir gerekçeyle masa genişlememe kararı aldı.
Masaya baktığımızda oy çokluğu CHP ve İyi Parti'ye ait. Masada karar mekanizması ve dengeler farklı işliyor.
Seçimi kazanmak demek daha fazla oy almak demektir. BTP'nin katılımı ile 7 rakamı 6'dan daha büyük olacaktı.
Seçimlerde bir tek oy çok önemlidir. Nitekim seçimlere baktığımızda bir tek oyla seçim kaybedildiğini, bir tek oyla seçimin kazanıldığını biliyoruz. Kamuoyu araştırmalarında yüzde 3 civarında oyu olan bir partiden bahsediyoruz.
Anlaşılan masanın algoritması farklı işliyor, o halde aday kim olacak konusunda da bu algoritma farklı işlemektedir. Bundan dolayı isim açıklanamıyor. Bu durum ise hükümete karşı muhalefetin elini zayıflatıyor.
Bu sorunun çözümünü de Sayın Hüseyin Baş Bey pratik bir yaklaşımla ortaya koydu.
'Madem bir aday çıkartılamıyor, o halde birden fazla aday çıkartılsın' dedi. İlk tur seçimde kimse seçilemeyecek ancak ikinci turda en çok oy alan aday adına seçimden çekilmeler olacak, böylece birlik bozulmadan seçim kazanılmış olacaktır.
Adayın belirlenmesi konusunda inatçı olunmamalı. Eğer koşullar uymuyorsa, var olan koşullarda sizi sonuca götürecek yeni bir yolu kullanmanız gerekir. Bu navigasyon programını kullanmaya benzer. Mesela bir adrese gitmek istiyorsunuz, bakıyorsunuz ki yol tıkalı. Burada inat etmeye gerek yok. Bu yol tıkalıysa, navigasyon 'ben farklı bir yol buldum' diyor. 'Buradan git' diyor, hatta 'bu yol şu kadar daha kısa veya bu kadar daha uzundur' diyor. O halde işi daha fazla uzatmadan hedefe gidecek yolu belirlemek gerekir.
Gelelim Cumhur İttifakı'nın adayına…
Her ne kadar Sayın Recep Tayyip Erdoğan aday olarak ifade edilse de anayasamıza göre Sayın Erdoğan'ın tekrar aday olması mümkün değildir. Bu kadar önemli ve temel konuda hukukçuların ortak bir karar verememesi ayrı bir fecaattir.
O halde işi uzatmadan verilen kararın ülkemizin geleceği için ne kadar önemli olduğunu bilerek ve tarihin bütün bu gelişmeleri kaydettiğini unutmadan ilgili mahkemeler karar vermelidir.
Bugünün işini yarına bırakmadan…
- 40 milyar dolarla ne yapabilirdik? / 05.05.2025
- 1 Mayıs'ın ardındaki gerçek soru: Hangi sistem emekçiye umut olabilir? / 04.05.2025
- Çocuklar yaşarsa millet yaşar / 29.04.2025
- Atatürk mü? Kenan Evren mi? İşte gerçekler / 28.04.2025
- Kaybolan iğne evde aranır / 23.04.2025
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025