Sanal bir dünyada yaşıyoruz ey millet.. Yaşanmakta olanı değil, bize sunulanı düşünüyoruz.. Basın kamuoyunu yansıtmıyor, oluşturmaya çalışıyor.Yazılı basın bunu yapıyor, görsel basın ise bizi pembe dizi içine sürüklüyor. Dansöz yarışması, yaşlı teyzeler yarışması, model yarışması..Lübnan olayı patlak verdi, farkında mısınız; Cumhuriyet'in en önemli hesaplaşması olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri unutuldu.Lübnan olayı ile PKK, Kuzey Irak, Türkmenler de unutturuldu.İran'a müdahale, BOP unutturuldu.Cumhurbaşkanlığı sadece türbana endekslendi, AB de sadece Kıbrıs'a..Bunların böyle takdim edilmesi yalnız Akepe iktidarının değirmenine su taşıyor.Akepe iktidarının ve dahili ve harici müttefiklerinin..Dahilde; mandacı-mürteci ve bölücüler var.Hariçte Türkiye'yi boyunduruğa bağlamak isteyen sömürgeciler. Birbirlerini görünce kırk yıl selam vermeyecek çıkar grupları iş birliği yapıyorlar.Din bezirgânları, hristiyanlarla "diyalog'' içinde. Özgürlük şampiyonları ise müstemlekecilerle.Kendi askerinin yürüyüşünden bile gocunanlar yabancı güçler önünde kırk takla atmaktan hiç sıkılmıyorlar.Hepsinin idolü AB..AB herşeyin görünür simgesi..Bütün bu dahili ve harici müttefiklerin en büyük korkusu ise AB'nin Türkiye'yi almaması değil, zaten almayacaklarını bilmiyorlar; AB'nin Türkiye'yi almayacağının açığa çıkması, geniş yığınlar tarafından anlaşılması..Ama ne yapsalar güneş balçıkla sıvanmıyor. Her geçen gün okumuşlar, üniversite gençliğinden başlayarak AB'nin; taa Haçlı Seferlerinden beri bir Batı-Türk hesaplaşması içinde olduğunu çözüyor.Gülmeyin... Bush, 11 Eylül devlet komplosundan itibaren derhal ağzını Crusade-Haçlı Seferi diye bozmadı mı?Peki bizdeki "radikal'' geçinen, mangalda kül bırakmayan din bezirgânlarının bu "haçlı'' ile meşveretini nasıl izah ediyorsunuz?AB sadece Kıbrıs değildir. O kadar basit değildir.. Kıbrıs ile bizi oyalarken Ermeni sınırını, Dicle-Fırat arasını, Rum patrikhanesini, İstanbul dükalığını, Adalar Denizi'ni gözden kaçırıyorlar.Cumhurbaşkanlığı da sadece türban değildir.. Yargı, üniversite, bağımsız kurul atamaları ve en önemlisi YAŞ kararlarının onay makamı olarak son tahlilde devleti ele geçirmektir.Sezer'in, Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığı'nı "hemen'' onaylaması bile "olay'' oldu bu sene hatırlayacaksınız..Müteakip senelerde "Kolay'' olması demektir Cumhurbaşkanlığı makamının da ele geçirilmesi..Farkında mısınız son olarak âniden bir Lübnan Araplarının, Filistin, İsrail, Hamas, Hizbullah, Şii-Sünni çekişmesinin içine çekildik düşünsel açıdan..Bir sonraki aşama ise "fiziksel olarak'' olaya müdahil olmaktır...Bunun "yolu'' yapılıyor.Teskere'den itibaren "ezik ve mahcup'' olan Akepe iktidarının önündeki bütün engellerin...Bir bir..Teker teker ve bir anda nasıl ortadan kaldırıldığını görüyor musunuz?Amerika, PKK ile ciddi mücadele edeceğini söylemeye başladı, hâttâ mahdut hedefli sınır ötesi operasyonlara göz yumabileceğini hissettirdi.Recep Tayyip Erdoğan'ın altı aydır beklediği White House randevusu verildi.2 Ekim'deki görüşmede tercüman kim olacak dersiniz?Bağış mı, Zapsu mu?2 Ekim tarihine dikkat.. 2 Ekim'e kadar Meclis'ten "Lübnan'a asker'' teskeresi çıkarsa Tayyip'in Cumhurbaşkanlığı'nın, Gül'ün de Başbakanlığının önünde kimse duramaz..Zapsu'nun, "Süpürmeyin-kullanın'' formülünün gerekliliğine inandı mı dersiniz Amerika?Demek ki öyle..Askerî gerekleri engelleyemeyeceklerine göre Özkök'ün baz alınarak onun "devri''ne Akepe'nin monte edildiğine her geçen gün daha fazla inanıyorum..Derviş'in gelişi, Bahçeli'nin vahiy inmişçesine "3 Kasım'da seçim istiyorum'' diye ortaya atlaması başka bir şeye değil, bir planın parçası olarak sadece Özkök-Erdoğan paralelliğini sağlamaya yaramıştı.Tesadüf mü diyorsunuz?Ben inanmıyorum.Eş zamanlı başlayan 4 senelik Özkök-Erdoğan devri, Cumhuriyet tarihinin en kırılgan dönemidir.Özkök'ün sergilediği müsbet çekimserlik tavrı ile "gönlü ve aklı arasında çelişkiye düşmesi'' sonucu Türk devletinin en temel politik tercihlerinden vaz geçilmiştir.Kıbrıs'ta referandum ile teslime "evet'' denilmiş, Kerkük'te kırmızı çizgiler yok edilmiştir.Çuval'a engel olunamamış, dışarıdaki sorumluya gereken cevap verilmemiş, içerideki sorumlular aranıp bulunmamış, olayın üstü örtülmüştür.6000 bin yıllık Türk devlet tarihinin en rezil ayıbının üzerine örtü örülmüştür.MGK, Kızılay gibi bir "kamu yararına çalışan dernek-STÖ" haline dönüştürülmüştür.Bütün çabalara rağmen Özkök'ün emekliliği engellenememiştir.Önümüzde iki yıllık bir yeni dönem vardır.Büyükanıt'ın görev dönemi.Ben Büyükanıt'ın;Amerika'ya bir takım tâvizler vererek "göreve getirilmiş'' olması ihtimali karşısında...Amerika'ya "rağmen'' göreve "geldiği'' ihtimalinin daha fazla ağırlık taşıdığına inanıyorum.O halde önümüzdeki iki yıl içinde ya Genelkurmay Başkanı Büyükanıt -Cumhurbaşkanı Erdoğan formülü işleyecektir.Ya da işleyecektir.Amerika'nın en istemediği şey, Büyükanıt ve milliyetçi söylemi-görüntüsü ağır basan "yeni bir'' siyasi otiritedir.Hele erken bir seçim katiyyen arzu edilmez.Uzun vadede BOP yalanının, kısa vadede Lübnan rezilliğinin ortaya çıkmaması için bu süreçte Büyükanıt'ın tahmin edilmeyecek-istenmeyecek çıkışları karşısında "Cumhurbaşkanı Erdoğan''a kesinlikle ihtiyaç vardır.Acaba Lübnan'a asker ve Cumhurbaşkanlığı karşılığında PKK ile "sınırlı'' mücadeleye göz mü yumulmuştur?Bu hafta sonu ne yazık ki Kayseri'ye gidemeyen Gül Lübnan bağlamında çıktığı İsrail yolculuğu öncesinde "Kimse Türkiye'nin coğrafyasında olanlara ilgisiz kalmasını bekleyemez'' buyurmuş.Vah beyim..Demek ki şimdiye kadar Fener, Kerkük ve Kıbrıs'ın başka coğrafyalarda olduğunu zannediyordunuz..Çoğunluğun düşündüğünün aksine asker; tek bir askerinin burnunun bile kanamasını istemediği için son derece lüzumsuz Lübnan tiyatrosuna gitmemek istemektedir.Büyükanıt'ın karargahı bu yönde görüş belirtmektedir.İş geliyor TBMM'de düğümleniyor.İlk teskereyi; Irak'ta Kürtlerin zarar görmesini istemeyen ve Fırat kıyılarının dingin bir çocuğunun etrafında toplanan ve onu "müşekkel grup başkanı'' kabul eden her partiden "doğu ve güneydoğulu'' milletvekillerinin engellediğini söylerler...Sıra evlâtlarının bir hiç uğruna yabancı topraklarda ölmesini engelleyecek olan ve Lübnan'a kendi evlâdı gidecekmiş duygusuyla oy kullanacak olan Trakya-Ege-Güney Batı Anadolu-Orta Anadolu-Karadeniz ve...Fırat kıyılarının dingin bir çocuğunu tanımayan ve muteber danışmanları kaale almayan Doğu ve Güneydoğu Anadolu kökenli milletvekillerindedir.Zurnaya peşrevin yakışmadığı ve "zart'' dediği nokta işte bu noktadır.Yarınki MGK'nın ise Lübnan konusunda bir kıymeti harbiyesi olduğunu düşünmüyorum.MGK uzun bir zamandır milli gereklere göre politika düzenlenip hükümete tavsiyede bulunan bir "devlet katı'' olmaktan; siyasi iktidarın kendi gereklerine göre hazırladığı politikalara şiir gibi kılıflar hazırlayan dostlar arası "görüş günleri'' haline gelmemiş midir? Hüseyin Mümtaz/ Giresun Işık Gazetesi
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.