Milliyet'ten Fikret Bila, Ankara'da diplomatik kaynakların Türkiye'nin Kuzey Irak'a yapacağı operasyonlara nasıl baktığını aktarıyor Ankara, PKK ile mücadelede ABD ve Irak'a bir takvim vermiyor. Mümkün olan en kısa zamanda PKK'ya karşı, görünür önlem alınmasını bekliyor.Dışişleri yetkililerine göre, "makul süre" içinde ABD ve Irak'ın somut adım atmayacağı belli olursa, Ankara, kendi planlamasına göre harekete geçmeyi düşünüyor.Takvim ve yöntemDışişleri yetkilileri, ABD'ye ve Irak'a kararlılık mesajı verirken, Ankara'nın zamanlama ve yöntem konusunu kimseyle tartışmaya niyetli olmadığının güçlü ifadelerle vurgulandığını belirtiyorlar.Dışişleri, bu vurguya şöyle açıklık getiriyor:"Türkiye, halin icabının gerektirdiği makul bir süre bekleyecek. Bu süre içinde işin sürüncemeye bırakıldığı, savsaklandığı kanaatine varırsa, uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanacak. Harekete geçerken de zamanlamasını ve izleyeceği yöntemi tartışmayacak. Zaten bu tür girişimlerin zamanı da, yöntemi de tartışılmaz; önceden açıklanmaz, bir takvime bağlanmaz. Bu mesaj muhataplara iletilmiş durumda."Gül'ün değerlendirmesiDışişleri Bakanı ve Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı Abdullah Gül'ün zirvelerde yaptığı değerlendirme ise şöyle özetleniyor:"PKK ile mücadele konusunda Türkiye kararlılığını siyasi irade olarak ortaya koymuş durumda. Ulusal güvenliğimiz neyi gerektiriyorsa tereddütsüz yaparız. Hareket tarzımız her türlü opsiyonu kapsar. Güvenlik güçlerimizin hukuki ve maddi bütün ihtiyaçları karşılanmıştır, bundan sonra da tereddütsüz karşılanacaktır."'Emre hazırız'Terör zirvelerine Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök dahil en üst düzeyde katılan askeri yetkililerin, Başbakan ve hükümete her türlü operasyon için donanımlarının tam olduğunu bildirdikleri ve "Emre hazırız" dedikleri kaydedildi.Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı Gül'ün de, önümüzdeki süreçte bir ihtiyaç saptanması halinde bütçe limitleri düşünülmeden hükümetin talepleri karşılayacağını ifade ettiği öğrenildi.Sorun uygulamadaTürk Dışişleri'ne göre, ABD'nin tutumundaki sorun taahhütlerin uygulamaya geçirilmemesinden kaynaklanıyor. Gül-Rice görüşmesinde sık sık teyit edildiği gibi iki ülkenin de terörle mücadele konusunda siyasi iradesi mevcut ve bu yazılı olarak da bir ortak belgeyle açıklanmış durumda.Ankara, "Ortak Vizyon Belgesi"ne geçirilen PKK da dahil terörle mücadele kararının uygulamada da gereğinin yapılmasını istiyor. Siyasi iradede, hukuki altyapıda, verilen taahhütlerde bir sorun yok. Sorun uygulamada.Ankara, ABD'ye böyle bakıyor.Ortak Vizyon Belgesi'nin yaşama geçirilip geçirilmeyeceğini bir anlamda test ediyor.İsrail farkıKamuoyunda, İsrail'in askerlerinin kaçırılması karşısında açtığı savaşa başta ABD olmak üzere G-8 ülkelerinin destek vermesi, buna karşın Türkiye'nin askeri operasyonuna karşı çıkılması çifte standart olarak karşılanıyor.İsrail örneğinin hükümet üzerinde bir baskı yarattığı söylenebilir.Kamuoyunda tepki, bıçağın kemiğe dayandığı biçiminde ifade edilebilir. Ankara da, ABD ve Irak'a bu tonda bir tepki verdi.ABD'nin İsrail'e destek olurken Türkiye'ye engel olması, olaylara bakışındaki farkı da izah ediyor.Washington'un Hizbullah ve Hamas'a bakışıyla PKK'ya bakışı aynı değil. Hizbullah'ı ve Hamas'ı İsrail ve ABD'ye karşı tehdit olarak gördüğü açık. PKK'yı İsrail'e ve ABD'ye karşı bir tehdit olarak görmediği gibi Irak'taki Kürt grupları rahatsız etmekten de özenle kaçınıyor.PKK'yı terör örgütü olarak kabul etmekle birlikte, mücadele yöntemi konusunda operasyon seçeneğini dışarıda tutuyor.Ankara'nın çifte standart dediği de bu...