Davos'ta bugün başlayacak olan Dünya Ekonomik Forumu toplantısında Başbakan Erdoğan Annan'la görüşecek.
Çok merak ediyorum bu Annan'dan Sayın Erdoğan ne bekliyor?
Kendilerinin masa başında kaybetme noktasına getirdikleri Kıbrıs'ı, Türkiye için yeniden kazanmasını mı?
Ya da AKP tabanın ve Türk milletinin tepkisini almamak için Kıbrıs'tan vereceğimiz tavizlerin Annan eliyle verilmesini mi istiyorlar?
Başbakan Erdoğan referandum sonrasında yaptığı değerlendirmede "Güney Kıbrıs bana göre kaybetmiştir" demiştir.
Fakat aradan bir süre geçince Rumların değil Kıbrıs Türklerinin ve dolayısıyla Türkiye'nin kaybettiğini açı bir şekilde müşahede ettik.
Fakat çözümün yine Annan cihetinde aranması aynı yanlışların tekrar edileceğini göstermektedir.
Geçtiğimiz yıl nisan ayında basına yansıyan açıklamalarında Başbakan Erdoğan "Tavrımızı hepiniz biliyorsunuz ve bundan sonra bu tavır aynı şekilde devam edecektir. Artık bundan sonra uluslararası camiada, inanıyorum ki Kuzey Kıbrıs Türkleri artık bir tecrit politikasına tabi tutulamaz. Olması gereken nedir? Dünya, yıllardır tecrit ettiği KKTC halkına, inanıyorum ki artık gönlünü açacaktır. İnsan hakları noktasında, hukukun üstünlüğü noktasında, eğitimde, sanatta, tarihte, turizmde, ne gerekiyorsa bunu paylaşarak gerçekleştirmesi gerekir, diye düşünüyorum." Şeklinde ifadelerde bulunmuştur.
Fakat gelişmeler Başbakan'ın söylediği gibi olmadı ve tecrit, ayrımcılık ve çifte standart devam etti.
Gelişmeler böyle olunca Erdoğan hükümeti ne yaptı? Eğer gerekli olan adımlar atılmış olsaydı, Annan'ın peşinde çözüm için dolaşılması gerekmezdi.
Referandumdan sonra Dışişleri bakanı Abdullah Gül'ün 25.04.2004 tarihli gazetelere de yansıyan açıklamasında, "Rum yönetimi artık Ada'nın tümünü temsil etme iddiasında bulunamaz" demiştir.
Fakat bir süre sonra Kıbrıs Rum tarafı adanın tek temsilcisi olarak AB'ye alınmış ve Erdoğan hükümetinin açıklamaları ve tüm sözleri havada kalmıştır. Şimdi Sayın Erdoğan, Kıbrıs için Kofi Annan'dan destek isteyecek. Annan'dan bir şey beklemenin yanlış olduğunu ne zaman anlayacağız? Annan bin kere plan hazırlasa her plan Kıbrıs Türk'ünün aleyhine olacak ve kabul edildiği takdirde kaybeden taraf biz olacağız. Zaten gelen bilgiler, Annan'ın Rum tarafının plana yanaşması için Türkiye'den daha çok taviz isteyeceği yönünde. Annan'dan destek isteyen Erdoğan ise şimdiden istenecek tavizlere "evet" demiş gibi görünüyor.
Türkiye'nin ilk tavizi adada bulunan Türk askerini çekmek olacağı da gelen bilgiler arasında. Ama bu taviz ne ilk ne de son olacaktır.
Meselenin bir başka ciheti de Kıbrıs meselesi çözülmeden Türkiye AB ile müzakerelere başlayamayacak olması.
3 Ekim 2005'e kadar Kıbrıs meselesini çözeceği konusunda AB'ye söz veren taraf Türkiye olduğundan Rum tarafının masaya oturmasını sağlamak için daha çok taviz vermek zorunda kalacağımız kesin.
Yani Erdoğan hükümeti bir çığır açıyor. Kıbrıs gibi Türkiye'nin milli politikası haline gelmiş olan bir stratejik meselede AKP, bu güne kadar masa başında tavizler vermişti. Artık daha masaya oturmadan taviz vermeye başlıyoruz.
Masaya oturunca ne tavizler vereceğimizi bir Allah bilir.
Bir de taviz verenler?
Çok merak ediyorum bu Annan'dan Sayın Erdoğan ne bekliyor?
Kendilerinin masa başında kaybetme noktasına getirdikleri Kıbrıs'ı, Türkiye için yeniden kazanmasını mı?
Ya da AKP tabanın ve Türk milletinin tepkisini almamak için Kıbrıs'tan vereceğimiz tavizlerin Annan eliyle verilmesini mi istiyorlar?
Başbakan Erdoğan referandum sonrasında yaptığı değerlendirmede "Güney Kıbrıs bana göre kaybetmiştir" demiştir.
Fakat aradan bir süre geçince Rumların değil Kıbrıs Türklerinin ve dolayısıyla Türkiye'nin kaybettiğini açı bir şekilde müşahede ettik.
Fakat çözümün yine Annan cihetinde aranması aynı yanlışların tekrar edileceğini göstermektedir.
Geçtiğimiz yıl nisan ayında basına yansıyan açıklamalarında Başbakan Erdoğan "Tavrımızı hepiniz biliyorsunuz ve bundan sonra bu tavır aynı şekilde devam edecektir. Artık bundan sonra uluslararası camiada, inanıyorum ki Kuzey Kıbrıs Türkleri artık bir tecrit politikasına tabi tutulamaz. Olması gereken nedir? Dünya, yıllardır tecrit ettiği KKTC halkına, inanıyorum ki artık gönlünü açacaktır. İnsan hakları noktasında, hukukun üstünlüğü noktasında, eğitimde, sanatta, tarihte, turizmde, ne gerekiyorsa bunu paylaşarak gerçekleştirmesi gerekir, diye düşünüyorum." Şeklinde ifadelerde bulunmuştur.
Fakat gelişmeler Başbakan'ın söylediği gibi olmadı ve tecrit, ayrımcılık ve çifte standart devam etti.
Gelişmeler böyle olunca Erdoğan hükümeti ne yaptı? Eğer gerekli olan adımlar atılmış olsaydı, Annan'ın peşinde çözüm için dolaşılması gerekmezdi.
Referandumdan sonra Dışişleri bakanı Abdullah Gül'ün 25.04.2004 tarihli gazetelere de yansıyan açıklamasında, "Rum yönetimi artık Ada'nın tümünü temsil etme iddiasında bulunamaz" demiştir.
Fakat bir süre sonra Kıbrıs Rum tarafı adanın tek temsilcisi olarak AB'ye alınmış ve Erdoğan hükümetinin açıklamaları ve tüm sözleri havada kalmıştır. Şimdi Sayın Erdoğan, Kıbrıs için Kofi Annan'dan destek isteyecek. Annan'dan bir şey beklemenin yanlış olduğunu ne zaman anlayacağız? Annan bin kere plan hazırlasa her plan Kıbrıs Türk'ünün aleyhine olacak ve kabul edildiği takdirde kaybeden taraf biz olacağız. Zaten gelen bilgiler, Annan'ın Rum tarafının plana yanaşması için Türkiye'den daha çok taviz isteyeceği yönünde. Annan'dan destek isteyen Erdoğan ise şimdiden istenecek tavizlere "evet" demiş gibi görünüyor.
Türkiye'nin ilk tavizi adada bulunan Türk askerini çekmek olacağı da gelen bilgiler arasında. Ama bu taviz ne ilk ne de son olacaktır.
Meselenin bir başka ciheti de Kıbrıs meselesi çözülmeden Türkiye AB ile müzakerelere başlayamayacak olması.
3 Ekim 2005'e kadar Kıbrıs meselesini çözeceği konusunda AB'ye söz veren taraf Türkiye olduğundan Rum tarafının masaya oturmasını sağlamak için daha çok taviz vermek zorunda kalacağımız kesin.
Yani Erdoğan hükümeti bir çığır açıyor. Kıbrıs gibi Türkiye'nin milli politikası haline gelmiş olan bir stratejik meselede AKP, bu güne kadar masa başında tavizler vermişti. Artık daha masaya oturmadan taviz vermeye başlıyoruz.
Masaya oturunca ne tavizler vereceğimizi bir Allah bilir.
Bir de taviz verenler?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024