Aramıza bu kanı kim soktu?

Müslüman, Müslüman'a düşman. Müslüman Müslüman'a kurşun sıkıyor. Müslüman Müslüman'ı katlediyor. 

Ne uğruna? Kimin uğruna? Bizi sorumlu tutma ya Rabbi! 

8 yıldır Suriye yönetimine demediğimiz laf, tehdit hatta hakaret ve aşağılama kalmadı. Tabi karşı tarafta benzer karşılıkla cevap verdi. 

Ama şimdi araya kan girdi. Neden? Yanılmıyorsam Kurtuluş Savaşından sonra ilk kez bir devlet ile sıcak çatışmaya girdik. Neden?

AKP iktidarının, Suriye ve Suriyeliler politikası nedir?

AKP iktidarı Suriye ve de İdlib'de neyi amaçlamaktadır?

Yetkililerimizin, 'Suriye'nin toprak bütünlüğü sağlanmalıdır' sözlerindeki samimiyet oranı nedir?

ABD'ye haklı olarak, "Ne işin var Ortadoğu'da?" sorusunu soran Erdoğan'a, "Sizin ne işiniz var Suriye'de?" sorusuna vereceği cevabı bilen var mıdır?

Suriye devleti bugüne kadar gerek kara, gerekse hava sahamızı hiç ihlal etti mi?

Askerimize ve sınırda yaşayan vatandaşlarımıza taciz ateşi açtı mı?

Ülkemize gelen milyonları Eset mi sürdü?

Bu kaostan kim besleniyor?

İdlib'deki olaylar bir hafta, on gündür mü yaşanıyor?

En önemlisi Türkiye, Astana ve Soçi süreçleriyle ve de Adana mutabakatıyla çok olumlu adımlar atmışken bir anda bu adımlarını nasıl geri çekti?

Daha da önemlisi Astana sürecinde muhataplarına, İdlib'deki teröristleri temizleme sözü veren Erdoğan, bu sözün gereklerini yerine getirdi mi?

Türkiye, İdlib'deki teröristleri temizlemek için ne gibi hamleler yaptı?

Diğer taraftan 'Dostum Trump' diyorlar, askerlerimiz şehit oluyor.

'Değerli dostum Putin' diyorlar yine askerlerimiz şehit oluyor.

ABD ile imza atıyorlar, 'hem sahada, hem masada kazandık' diyorlar. Yine askerlerimiz şehit oluyor. 

Rusya ve İran ile imza atıyorlar. Netice de yine askerlerimiz şehit oluyor. 

Bu nasıl dostluk, bu nasıl imzalar, bu nasıl kazanç?

8 askerimizi şehit verdik. Savunma Bakanının açıklamasına göre 76 Suriye askeri de öldü.

Kim sevindi? ABD. Başka? İsrail. Başka? AB.

İktidarın İdlib'deki yanlışları hem askerimizi, hem devletimizi, hem milletimizi, hem de ekonomimizi zora sokuyor ve ABD'nin isteklerinin yani BOP tıkır tıkır işleyişini sağlıyor. 

AKP, ABD ve AB'den medet umacak mı?

Kamuoyunda çokça tartışılan, ne yediği, ne içtiği ve nereden beslendiği çokça konuşulan bir vakıf var; SETA vakfı.

Bu vakfın genel koordinatörü karada ve havadaki uçan Saray'da Erdoğan'ın yanında hiç eksik olmayan Burhanettin Duran Sabah gazetesinde 1 Şubat tarihinde şunları yazdı;

"Erdoğan bir süredir ABD Başkanı Trump ve Almanya Şansölyesi Merkel ile İdlib'deki krizin uluslararası boyutunu konuşuyor. 

Batı başkentlerinin anlaması gereken Moskova-Şam ikilisinin sadece Türkiye sınırına yönelik bir göç dalgası tehdidi oluşturmadığı, Avrupa demokrasilerini de tehdit eden bir dalgayı zorluyorlar. 

Washington ve Brüksel'in harekete geçerek Moskova üzerinde baskı oluşturması lazım. 

Erdoğan-Putin diplomasisi sayesinde İdlib krizi bu zamana kadar artısıyla eksisiyle bir şekilde yönetildi. 

Gelinen noktada ateşkes işlemiyor. Esad rejimi sadece sahadaki askeri güçten anlıyor. İdlib'deki çatışma halinin başka bölgelere sıçrama ihtimali de var. 

Bu haliyle Astana süreci durdu, Cenevre sürecinin adı bile edilemez. Erdoğan'ın önerdiği gibi önce Astana sonra Cenevre sürecinin canlandırılması için ABD ve AB'nin devreye girmesi gerekir. 

Gerekirse İdlib'den sürülen siviller için askeri güç kullanımı seçenekler arasında olmalı. Erdoğan'ın, "sınırdan 30-40 km içeride" mülteciler için barınaklar yapma fikri bir tür güvenli bölge kurmak için başlangıç olabilir. Merkel elini çabuk tutmalı. İdlib'de Rusya'yı dengeleme yükünü sadece Ankara kaldıramaz. Denge çöktüğünde Avrupa da ciddi zarar görür." 

'Biz yalnızca Allah'tan korkarız' diyenlerin kimden yardım beklediklerini anladınız mı?