Arap Baharı İsrail'e bahar

Önce Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile başlayan sonra Arap Baharı ile devam eden süreç İslam coğrafyasını kana boğdu.
Libya, Suriye, Yemen ve Mısır başta olmak üzere birçok ülkeyi derinden etkileyen Arap Baharı'nın ortaya atıldığı ilk günden bu güne; Libya'da yaklaşık 50 bin, Suriye'de ise en az 400 bin kişi öldü. Ve bu ölümler ve akan kan hâla durmuş değil.
Bu süreçte İslam ülkeleri yerle bir edilirken milyonlarca sivil halk evlerinden oldu ve bir o kadarı da ülkelerinden kaçarak sığınmacı durumuna düştü.
Bugün sadece Türkiye'de yaklaşık 3 milyon Suriyeli sığınmacı bulunuyor.
BOP ve Arap Baharı projeleri, başta Ortadoğu olmak üzere tüm İslam coğrafyasındaki ülkeleri eskisine göre hem güçsüz bıraktı hem de coğrafyaya giderek derinleşen bir istikrarsızlık aşıladı.
Bugün kan ve gözyaşının, patlayan bombaların artık olağan karşılandığı bir duruma düşen İslam coğrafyası, bu vaziyetten kurtulması için belki de onlarca yıl gerekecek.
Peki, bu kadar kan ve gözyaşı ne içindi?
Demokrasi için elbette değildi, çünkü bu kan ve gözyaşının müsebbibi olan ülkeler en anti demokratik ülkelerle kol kola bu projeleri hayata geçirdiler. Asıl hedef demokrasiden çok başkaydı ve maalesef bu hedeflerine de büyük ölçüde ulaştılar.
Bakın İsrail Askeri İstihbarat Servisi Şefi Herzl Halevi neler söylüyor: "2011'den bugüne bölgede yaşanan olaylar İsrail'i daha istikrarlı ve çok daha güvenli kıldı. Suudi Arabistan gibi pragmatik bazı Sünni ülkelerin İsrail'le işbirliği yapması memnuniyet verici. Sünni ülkelerin çıkarları şu an bizim çıkarlarımıza yaklaşıyor. Bu ilginç bir gelişme ve bunda birçok fırsatlar var."
İsrail İstihbarat Şefi diğer Sünni ülkelerin kim olduğunu saymıyor. Ama Arap Baharı ve diğer Batılı projelerde aldığı rollere bakılırsa Türkiye de bu ülkelerden bir tanesi.
Ortaya konulan projeler kapsamında yaşanan gelişmeler, İslam coğrafyasının kalbine saplanmış bir hançer olan İsrail'in eskisine göre daha güvenli hissetmesine neden oluyorsa, o projelerde eş başkan olan Türkiye'yi yönetenlerin bunun farkında olmaması mümkün değildir.
Sünni ülkeler, Filistinli Müslümanların kanları üzerinde inşa edilen İsrail ile aynı çıkarlarda buluşuyorlarsa, bu ülkeleri yönetenlerin bunun farkında olmamaları da mümkün değildir.
Çünkü İsrail kendinden o kadar emin bir durumda ki, istihbarat başkanının bunu açık açık söylemesinde bir tehlike görmüyor. Demek ki her şey apaçık ortada gizli hiç bir şey yok?
Bütün bu gerçekler, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu İslam coğrafyasındaki ülkelerin BOP ve Arap Baharı'nın öngördüğü şekle yine bu ülkeleri yönetenler tarafından dönüştürüldüğünü ortaya koymaktadır. 
Nihai hedef ise İsrail'i genişletmek, yani Büyük İsrail'i inşa etmektir.
Bir konuşmasında Türkiye'nin yaşadığı terör sorununa vurgu yapan Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Oynanan oyun Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Büyük İsrail devletini kurmaktır. Bunu göremeyen hiç kimse Türkiye'nin içine sokulduğu durumu çözemez. Adamların tek derdi Büyük İsrail. BOP, Büyük İsrail'i hayata geçirmektir" demişti. 
Milletimiz, yıllar önce dile getirdiği bütün öngörülerinde haklı olduğu ayan beyan ortaya çıktıktan sonra 'Haydar Hoca ' haklıymış diyor, ama ne yazık ki oy sandığı önüne konulduğunda üstüne düşeni yapmıyor.