Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, son yıllarda enerji fiyatlarındaki rekor artışlara rağmen enflasyonda sağlanan başarının, artık enflasyonda geçmiş dönemlerdeki yüksek seviyelere dönülmeyeceğini herkese açıkça gösterdiğini bildirdi. Babacan, düzenlediği basın toplantısında, enflasyonla mücadelede önemli bir başarı sağlandığını, 1993-2002 dönemine denk gelen 10 yıllık süreçte ortalama yüzde 73,5 iken, 2005 yılında hedefin yüzde 8 olduğunu ve ayın 3'ünde açıklanan rakamlara göre, enflasyonun 2005 yılı hedefinin altında kaldığını söyledi. Enflasyondaki düşüş kadar önem taşıyan bir diğer gelişmenin de, enflasyon bekleyişlerinin gerilemesi ve hükümetin ilan ettiği enflasyon hedeflerinin güvenilirliği olduğunu anlatan Babacan, enflasyon hedefi ile piyasaların enflasyon beklentisi arasındaki farka kredibilite açığı dendiğini ve 2004 ve 2005 yılında beklentilerin, yılbaşından itibaren hedefin bile altında kaldığını vurguladı.Ham petrol fiyatlarıBabacan, ithalattaki artışı etkileyen bir başka faktörün, rekor düzeylerde seyreden ham petrol fiyatları olduğunu bildirdi. 2003 yılı başında 31 dolar olan ham petrol fiyatlarının, 2003'den 2 ay önceye gidildiğinde 22-23 dolarlık rakamlarda olduğunu hatırlatan Babacan, 2005 yılında petrol fiyatının zaman zaman 60 doların üzerine çıktığını vurgularken, "2005 yılında yıllık ortalama petrol fiyatı 54.4 dolar oldu. Artan petrol fiyatları 2005 yılında, 2004 yılına göre toplam ithalat faturamızı 6 milyar doların üzerinde etkilemiştir'' dedi.Cari işlemler açığında son durumBabacan, cari işlemler açığı konusuna değinirken, açığın GSYİH'ye oranının 2005 sonu itibariyle yaklaşık yüzde 6 civarında gerçekleşmesinin beklendiğini bildirdi. Babacan, özellikle AB'ne yeni üye olmuş 10 ülkeden Türkiye'ye nüfus ve ekonomik yapıları itibariyle yakın olan ülkelere bakıldığında, bu ülkelerin AB'ye katılım süreci boyunca ortalama cari açıklarının yüzde 6 civarında seyrettiğini söyledi. Cari denge konusunu sağlıklı değerlendirmek için, "cari açığa yol açan unsurlara, açığın finansman yöntemine ve finansman yapısındaki değişime'' bakmak gerektiğine işaret eden Babacan, şöyle devam etti:"2005 yılında ihracatın yaklaşık 73 milyar dolar olacağını tahmin etmekteyiz. TÜİK'in sınıflandırması, açıklaması İhracatçı Birlikleri'nden daha farklı ama yaklaşık 73 milyar dolarlık ihracat bekliyoruz. İhracatın bu düzeyde artması, dış piyasalardaki rekabet gücümüzün bir göstergesidir. Türkiye tarihinde hiç bir 3 yıllık dönemde, ihracatı 2'ye katlama gibi bir performans olmamıştı. Reel faizin düşmesi, enflasyondaki gerileme, verimlilikteki olağanüstü artış, gelirler politikasının enflasyonla tutarlı bir şekilde yürütülmesi Türkiye'nin rekabet gücünü korumasına çok çok etkili olmuştur. Biz burada ihracat performansını değerlendirirken makro ekonomik dengelerin tümüne bakmak zorundayız. Demek ki genel makro ekonomik denge ile ilgili herhangi bir sıkıntı yok.'' Çin'e yönelik kotaların kaldırılması ve Türkiye'nin büyük ihraç pazarlarındaki büyümenin, öngörülenin altında kalmasının ihracatı olumsuz etkilediğini anlatan Babacan, ithalata da değindi. Babacan, ithalatta son dönemde hızlı bir artışın olduğunu, ancak ithalatın esas olarak ara malı ve yatırım malı kaynaklı arttığını gözden kaçırmamak gerektiğini söyledi. Türkiye'nin artık ihracat yapmak için ithalat yapan bir ülke olduğunu kaydeden Babacan, "Bu yapı, AB'ye 2004 yılında yeni üye olmuş 10 ülkenin içinden geçtiği dönemden çok da farklı değildir'' dedi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.