Artık tezeğe güvenmeyin!

Dün İngilizler dünyayı sömürüyordu. Daha doğrusu dünyaya vahşet saçıyordu bugün ise ABD. (Şunu hemen araya sıkıştıralım; ABD'nin ruhu Siyonizm yani Yahudilerdir. Bedeni ise Haçlılar) 2. Dünya savaşında dünyanın, Güney Asya, Orta Amerika, Afrika ve İslam Coğrafyasında yaşanan vahşetin, zulmün kaynağı ABD'dir. 
Bahsettiğim coğrafyalar içinde tarih boyu bitmeyen, her daim sıcak kan akan tek coğrafya ise İslam Coğrafyasıdır. Çünkü Yahudi ve Hıristiyanların, İslam Coğrafyasında ekonomik ve siyasi emellerinin yanında inanç temelli emelleri de vardır ve asıl eksenleri de budur. 
İslam Coğrafyasında dün İngilizlerin uyguladığı taktiği bugün ABD uyguluyor. Nedir o taktik? İslam üzerinden mezhepçilik, ırkçılık propagandaları yapan münafıkları yedirip, içirip iş başına getirip, korumak ve kollamak... 
Bu mealde İslam Coğrafyası ve ülkemiz yanıyor. Haçlıların '3. Bin yıl' dedikleri 2 bin yılının başından bu yana 6 milyondan fazla Müslüman katledildi. Bu katliamlara 'Arap Baharı' dendi, 'ılımlı İslam' dendi, 'Dinler arası Diyalog' dendi, 'Medeniyetler arası diyalog' dendi. 
Bu kadar kan, vahşet ve işgale rağmen ABD, AB ve İsrail, İslam Coğrafyasından istediğini alamadı. Neden, sorusuna zahiri olarak verilecek ilk cevap Rusya faktörüdür.  
İşte bu mealde dünyanın kan emicileri Rusya içinde ayrı bir sayfa açtılar vahşet kitaplarında. Ama bu kitaba Gürcistan'da hezimet yazdılar. Ukrayna ve Kırım'da da hezimet yazdılar ve asıl hezimeti Suriye'de yaşayınca hazmedemediler. Şimdi yeni bir hamle yapmaya hazırlanıyorlar. Ukrayna bahanesiyle Doğu Avrupa'ya NATO askeri ve füze sistemleri yerleştirmek?
Şunu da ifade etmek gerekir ki, bu küresel kan emicilerin diğer adıyla emperyalistlerin askeri kanadı NATO'dur. Siyasi kanadı BM ve AP, ekonomik kanadı da dolardır. En güçlü kanadı ise dolar yani para yani ekonomidir.
Rusya 2005 yılından bu tarafa Prof. Dr. Haydar Baş'ın 'Milli Ekonomi Modeli' eksenli para ve ticaret politikaları geliştirdiği için emperyalistlerin dolar kolunu adeta kırdı. Askeri alanda ise zaten var olan birikimini ekonomisini güçlendirerek güncelledi. BM'de de müttefiki Çin ile beraber söz hakkına sahip. Haliyle emperyalistleri zor bir satranç bekliyor. 
Bizler için asıl soru şu; Bu denklemde Türkiye ne yapacak? Nasıl bir duruş sergileyecek?
Bir tarafta üyesi olduğu NATO var. 60 yıldır kapısında beklediği AB var ve kadim dost, stratejik ortak ilan ettiği ABD var. Diğer tarafta ise Rusya var. 
Cümleleri genişlettiğimizde ise PKK'yı her daim besleyen, silah, mühimmat yardımı yapan, militanları eğiten, ihtiyacımız olduğu zaman 'o sizin işiniz' diyen bir NATO çıkıyor karşımıza. 
AB desen, durum ortada? Kullanmadıkları bir kulağımızın arkası kaldı her halde. ABD ise 'Türkiye'yi, Türkler değil biz yönetiyoruz,' diyor adeta. Örnek mi istiyorsun? Hangisini yazayım! Bizim için PYD, YPG terör örgütü, Fırat'ın batısı da kırmızıçizgimizdir, demişti ülke yöneticilerimiz, dimi!
ABD ne dedi? PYD, YPG terör örgütü değil. Öyle kırmızıçizgi filanda anlamam ve Fırat'ın batısına geçtiler. Ülkemizden tık, var mı? Yok. Oysa 'kırmızıçizgi' ihlali savaş sebebidir. 
Diğer taraf geçersek, Rusya ile el âlemin şeyine güvenerek uçağını düşürmeseydik ilişkiler iyi gidiyordu. Uçak düştü ve Rusya büyük devletlerin yapacağını yapıp 24 saatte bütün ilişkilerini en alt düzeye indirdi. 
Rusya'nın bu duruşu karşısında ülkemizde tezek yakarız, domatesi biz yeriz, 5 yıldızlı otellerde biz tatil yaparız, dayılanması yapıldı. Putin'in domates alın, Türkiye'ye gidin emrinden sonra çiftçiler ve turizmciler şükür namazına niyetteler. Rus turistler için resmi karşılama törenleri yapılıyor.
Onun için ülkemizi yöneten iradenin tabloyu iyi okuması lazım. Doğu Avrupa'da emperyalistlerin taşeronu olmaması lazım? Asker göndermek filan hiç gündem bile edilmemesi lazım.  
Özetle tezeğe güvenerek bizi her daim kullanan Haçlıların yanında olursa bunun bedelini hem siyasiler, hem devletimiz, hem de milletimiz ödemekle bitiremez.