Türbesindeki kitabeye göre, 1271 yılında doğmuş, 1373'te ölmüştür. Asıl adı Ali'dir. Eşinin adı Hacı Hatun olduğu, Elvan, Selman (Süleyman), Hasan Can, Kızılca adlarında oğulları, Melek adında kızı olduğu belgelerden anlaşılmaktadır. Dedesi Baba İlyas, Horasan'dan Anadolu'ya göç eden erenlerdendir. Kayseri'de bir müddet kadılık yapan Baba İlyas, 1227 yılında Amasya'da Hanıkâhı Şeyhi olmuş, 1258 yılında vefat etmiştir. Mezarı Amasya'da İlyas Köyü'ndedir, Aşıkpaşa'nın babası Muhlis Paşa hakkında geniş bilgi yoktur. Selçuklu isyanı sırasında 6 ay kadar Konya tahtında oturduğu yazılmaktadır. Muhlis Paşa'nın Eskişehir'e giderek Ertuğrul Gazi ile görüştüğü, büyük iltifat gördüğü, bu görüşmede Osman Beyin'de bulunduğu, torunu Ahmet Aşık'ı Aşık Paşazade Tarihi adlı kitabında yazılıdır. Osman Bey'in kayınbabası Şeyh Edebali, Kırşehir ahilerinin büyüklerindendir. Aşıkpaşa'nın Orhan Gazi devrinin büyüklerinden olduğu, Ahmet Aşık'ın şu mısralarından anlaşılmaktadır.
Ne giyse yakışır Orhan Gazi,
Aşık paşa, zamanında idi gazi
Aşıkpaşa, Süleyman Türkmani gibi devrin zahiri ve batınî ilminde olgunluğa ermiş bir kişiden feyz ve ışık alarak yetişti. Latifi'nin dediği gibi; "O kibar hocaların zenginlerindendi. Şahane itibar ve değeri, padişahane kudret ve gücü vardı." Aşıkpaşa'nın yaşadığı devirde Fars dili, ilim ve şairler arasında çok yaygın olarak kullanılmakta iken, Garipname adlı eserini Öz Türkçe olarak yazmış, Türk dillerini gaflet uykusundan uyandırmak için şu şiiri yazmıştır:
Türk diline kimse bakmaz idi,
Türklere hergiz gönül akmaz idi.
Türk dahi bilmez idi bu dilleri,
İnce yolu ol ulu menzilleri.
Bu Garibname eğer Gönül geldi bile,
Kim bu dil ehli dahi mana bile,
Yol içinde birbirini yermiye ,
Dile bakıp manayı hor görmeye,
Ta ki mahrum kalmaya Türkler dahi
Aşıkpaşâ'nın en tanınmış eseri 12.000 beyitlik. Öz Türkçe yazılmıştır. Aşıkpaşa 3 Kasım 1333 tarihinde de Kırşehir'de hayata gözlerini kapamış. Ölümünden sonra mezarı, üzerine işlemeli mermerlerle kaplı bir Türbe yaptırılmıştır. Bugün Kırşehir'in yüksek bir yamacında bir sanat anıtı olarak gözlerden ve gönülleri doyuran Aşıkpaşâ Türbesini ziyaret edenler okudukları Fatiha ile birlikte büyük şair adına şükran duyduklarını dile getirirler.
t Filiz Yıldırım
Ne giyse yakışır Orhan Gazi,
Aşık paşa, zamanında idi gazi
Aşıkpaşa, Süleyman Türkmani gibi devrin zahiri ve batınî ilminde olgunluğa ermiş bir kişiden feyz ve ışık alarak yetişti. Latifi'nin dediği gibi; "O kibar hocaların zenginlerindendi. Şahane itibar ve değeri, padişahane kudret ve gücü vardı." Aşıkpaşa'nın yaşadığı devirde Fars dili, ilim ve şairler arasında çok yaygın olarak kullanılmakta iken, Garipname adlı eserini Öz Türkçe olarak yazmış, Türk dillerini gaflet uykusundan uyandırmak için şu şiiri yazmıştır:
Türk diline kimse bakmaz idi,
Türklere hergiz gönül akmaz idi.
Türk dahi bilmez idi bu dilleri,
İnce yolu ol ulu menzilleri.
Bu Garibname eğer Gönül geldi bile,
Kim bu dil ehli dahi mana bile,
Yol içinde birbirini yermiye ,
Dile bakıp manayı hor görmeye,
Ta ki mahrum kalmaya Türkler dahi
Aşıkpaşâ'nın en tanınmış eseri 12.000 beyitlik. Öz Türkçe yazılmıştır. Aşıkpaşa 3 Kasım 1333 tarihinde de Kırşehir'de hayata gözlerini kapamış. Ölümünden sonra mezarı, üzerine işlemeli mermerlerle kaplı bir Türbe yaptırılmıştır. Bugün Kırşehir'in yüksek bir yamacında bir sanat anıtı olarak gözlerden ve gönülleri doyuran Aşıkpaşâ Türbesini ziyaret edenler okudukları Fatiha ile birlikte büyük şair adına şükran duyduklarını dile getirirler.
t Filiz Yıldırım
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.