Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Lübnan'a gönderilmesi konusunda hükümete izin veren TBMM Genel Kurulu Kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı.
Kararda, Lübnan'da 12 Temmuz 2006 tarihinde başlayan ve çok tehlikeli biçimde tırmanan çatışmaların, bu sorunlu bölgede barışın yeniden tesisi için sürdürülen uluslararası çabalar sonucu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 11 Ağustos 2006 günü oybirliği ile kabul ettiği 1701 (2006) sayılı Kararla durdurulduğu hatırlatıldı.
Bir aydan fazla süren Lübnan krizinin büyük can kaybına yol açtığı, Lübnan'ın nüfusunun dörtte birini oluşturan yaklaşık bir milyon kişinin yerlerinden edildiği ve sivil alt yapının büyük ölçüde tahrip olduğu belirtildi.
TBMM kararında, tarafların, 14 Ağustos 2006 tarihi itibariyle uyacaklarını açıkladıkları çatışmaların durdurulmasını, kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını ve ihtilafa uzun dönemli bir çözüm bulunmasını amaçlayan 1701 (2006) sayılı BM kararına değinilerek, kararda öne çıkan noktalar şöyle sıralandı: "Çatışmaların tam olarak durdurulması, özellikle, Hizbullah'ın bütün saldırılarına ve İsrail'in bütün saldırı amaçlı askeri operasyonlarına derhal son vermesi, -Lübnan ordusunun onbeşbin askerinin ve halihazırda ikibin kişi olan Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücünün (UNIFIL) onbeşbine kadar çıkartılacak birliklerinin Mavi Hat ile Litani Nehri arasında kalan ve yabancı silahlı unsurlardan arınmış tampon bölgeye konuşlandırılması, bu konuşlandırmanın başlamasıyla birlikte ve buna paralel olarak İsrail ordusunun güney Lübnan'dan çekilmesi, -UNIFIL'in sayı ve teçhizat bakımından takviye edilmesi, görev yönergesi ve görev bölgesinin genişletilmesi ve görev süresinin 31 Ağustos 2007 tarihine kadar uzatılması."
UNIFIL'IN GÖREVLERİ 1701 (2006) sayılı Kararın tüm yönleriyle uygulanmasını sağlayacak olan UNIFIL'e mevcut görev yönergesine ek olarak şu görevlerin verildiği belirtildi: "-Çatışmaların durdurulmasını gözlemlemek. -İsrail Kuvvetleri Lübnan'dan çekilirken, Lübnan Silahlı Kuvvetlerinin Mavi Hat boyunca olan bölgeler dahil, bütün güney Lübnan'a konuşlanmasına nezaret etmek ve destek olmak. -Bu konudaki faaliyetlerini İsrail ve Lübnan hükümetleriyle koordine etmek. -Sivil halka insani yardım ulaştırılmasına ve yerlerinden olmuş kişilerin gönüllü ve güvenlik içinde geri dönüşlerine yardımcı olmak. -Tampon bölgenin oluşturulması için atılacak adımlarda Lübnan ordusuna yardımcı olmak. -Lübnan Hükümetinin talebi üzerine Lübnan'ın sınırlarının ve diğer giriş noktalarının silah veya bağlantılı maddelerin girişine karşı güvenlikli hale getirilmesine yardımcı olmak."
UNIFIL'İN Dİ?ER GÖREVLERİBunun yanı sıra UNIFIL, birliklerinin konuşlu bulunduğu alanlarda ve yeteneklerinin elverdiğinin değerlendirilmesi halinde ise şu görevlerle yetkili kılındı: "-Operasyon sahasının çatışma amaçlı faaliyetler için kullanılmamasını sağlamak üzere gerekli bütün önlemleri almak, -Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi görev yönergesi altında yürüttüğü faaliyetleri engellemeye yönelik teşebbüslere güç kullanarak karşı koymak, -Birleşmiş Milletler personeli, tesisleri ve teçhizatını korumaya, Birleşmiş Milletler personelinin ve insani yardım çalışanlarının güvenliğini ve hareket özgürlüğünü teminat altına almaya ve ani fiziki şiddet tehdidi altında bulunan sivilleri korumak." Kararda, BM Güvenlik Konseyi'nin bu kararının İsrail ve Lübnan hükümetleri ile bu hükümetleri oluşturan tüm koalisyon ortakları ve liderleri tarafından da kabul edildiği belirtildi.
İSTİSNAİ DURUMLAR DIŞINDA MUHARİP GÖREV YOKBM Güvenlik Konseyi'nin anılan kararında yer alan, görev yönergesi ve bilahare hazırlanan "harekat konsepti" ve "çatışma kuralları"nın, UNIFIL'in meşru savunma ve çok istisnai durumlar dışında muharip görev üstlenmesini ve çatışmalara girmesini öngörmediğine işaret edilen kararda, "Temel amacı Lübnan ve İsrail arasındaki istikrar ortamının sürmesine katkıda bulunmak olan BM Gücünün temel işlevi Lübnan Hükümetinin egemenliğinin tüm ülke sathında tesisinde ve güney Lübnan'daki güvenlik sorumluluklarını yerine getirmesinde Lübnan ordusuna yardım etmek olacaktır" denildi.
Söz konusu BM kararında ayrıca, tüm devletlerin vatandaşları tarafından veya toprakları üzerinden ya da bandıralarını taşıyan gemiler veya uçaklarla Lübnan'a, Lübnan Hükümetinin veya UNIFIL'in yetkilendirmediği her türlü silah, mühimmat veya benzeri maddelerin satışını veya ulaşımını engellemek için gerekli önlemleri almaları ve bu tür teçhizatın kullanımına ilişkin teknik eğitim sağlanmasının da engellenmesi istendiği vurgulandı.Çatışmaların durdurulmasını mümkün kılan 1701 (2006) sayılı Kararda, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, UNIFIL'in öngörülen bu işlevleri yerine getirebilecek hale gelmesini teminen gerekli önlemleri acilen almasının istendiği ve Birleşmiş Milletler üyesi ülkelere UNIFIL'e uygun görecekleri katkılarda bulunmayı değerlendirmeleri ve bu gücün yardım taleplerine olumlu karşılık vermeleri konusunda çağrıda bulunulduğu belirtildi.Kararda, bugüne kadar UNIFIL'e katkı yapmaya hazır olduklarını açıklayan ülkeler şöyle sıralandı: "İtalya, İspanya, Almanya, Bangladeş, Belçika, Hırvatistan, Bulgaristan, Çin, Danimarka, Endonezya, Finlandiya, Fransa, Gana, Hindistan, Hollanda, İrlanda, İsveç, Malezya, Lüksemburg, Nepal, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovenya, Ukrayna ve Yunanistan."
TÜRKİYE'NİN TUTUMUTBMM kararında, Türkiye'nin, geniş bir bölgeye yayılma ve çok ciddi boyutlar kazanma istidadı gösteren Lübnan krizinin başlangıcından itibaren bu tehlikeli gidişatın önlenmesi amacıyla yoğun çaba harcadığı vurgulanarak, bunun yanı sıra Türkiye'nin, Lübnan'daki insani sorunların hafifletilmesi için gerekli katkılarda bulunduğu, Lübnan ve Filistin halkına acil insani yardımları sürdürdüğü ve Lübnan'dan iki bin vatandaşın Türkiye'ye dönüşünün yanı sıra on binden fazla üçüncü ülke vatandaşının Türkiye üzerinden tahliyesinin sağlandığı anlatıldı.
BM Kararının, sıcak çatışmalara dönüşme riski yüksek gerginliğin hüküm sürdüğü bu bölgede ihtilafların uzun vadeli ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması için bir fırsat penceresi araladığı ve bunun için gerekli şartların ve zeminin hazırlanmasına imkan sağladığına işaret edilen kararda, bu çerçevede, BM Lübnan Görev Gücü'nün Güvenlik Konseyi kararında öngörülen görev ve işlevleri yerine getirmede başarılı olmasının, sürekli ateşkesin sağlanmasının, soruna kalıcı bir çözüm bulunmasının ve Akdeniz ve Orta Doğu bölgelerinde güven ve istikrarın tesisi bakımından önem arzettiği belirtildi.
Kararda, Lübnan'da çatışmaların durdurulmasından sonra Türkiye'nin bu fırsat penceresinin çok iyi değerlendirilmesini teminen, diplomatik çabalarını yoğun biçimde sürdürdüğü ve bu kapsamda BM Genel Sekreteri ve dost ve müttefik ülkelerin liderleriyle sürekli temas halinde olunduğu, Dışişleri Bakanı'nın Lübnan, İsrail, Filistin ve Suriye'yi ziyaret ederek üst düzey siyasi temaslarda bulunduğu; bunun yanı sıra, birçok ülkenin Dışişleri Bakanlarıyla da çeşitli vesilelerle görüşmeler yaptığı kaydedildi.
TÜRKİYE'DEN KATKI TALEPLERİBu görüşme ve temaslardan Lübnan'daki tüm grupların, İsrail, Suriye ve Filistin yetkililerinin Türkiye'nin bölgede barış ve istikrarın tesisindeki rolüne ve UNIFIL'e katkı sağlamasına büyük önem verdiklerinin anlaşıldığı vurgulanan kararda, bölge ülkelerinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Annan ile birçok dost ve müttefik ülkenin de Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Gücü'ne katkıda bulunmasına büyük önem verdiklerini dile getirdikleri hatırlatıldı.
Kararda, şöyle denildi: "Lübnan krizinin gündeme girmesinden bu yana Hükümetimizin savunduğu üç temel ilkeden birincisi, çatışmaların durdurulmasını ve ihtilafa uzun dönemli bir çözüm bulunmasını amaçlayan bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararının kabul edilmesi, ikincisi bölgedeki tarafların krizin bu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı çerçevesinde çözümüne ülkemizin katkısını istisnasız arzu etmeleri ve üçüncüsü de ülkemizin katkısının çatışmalara değil, barışa destek olacak şekilde saptanması olmuştur. 1701 (2006) sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararının kabulü ve ilgili bütün taraflarla gerçekleştirilen temaslar ışığında, halihazırda oluşan ortamın her üç ilke bakımından da Hükümetimizin aradığı koşulları karşıladığı değerlendirilmektedir.
Türkiye'nin uluslararası barış ve istikrarın korunması konusundaki rolü ve ağırlığına ilişkin beklentilerin yüksek olmasında TSK'nın başta Balkanlar ve Afganistan olmak üzere çeşitli ihtilaf bölgelerinde üstün başarıyla yaptığı görevlerin büyük payı olduğu muhakkaktır.Türkiye, bölgesinde istikrar unsuru olan güçlü bir ülkedir. İçinde yaşadığımız bölgede hüküm süren gerginlik ve ihtilafların Türkiye'nin güvenliği üzerinde olumsuz yansımaları olduğu bir vakıadır. Bu nedenle barış ve istikrarı tehlikeye düşürecek gelişmelere karşı kayıtsız ve ilgisiz kalamayacak olan Türkiye'nin barış ortamının korunması yönündeki uluslararası çabalara etkin destek vermesi, milli sorumluluğumuzun icabı olarak görülmektedir."
LİMAN VE TESİSLERİN DOST VE MÜTTEFİKLERE AÇILMASIKararda, hükümetin, BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 (2006) sayılı Kararında üye ülkelere yapılan UNIFIL'e destek ve katkı çağrısının bu temel mülahazalar ışığında değerlendirdiği belirtilerek, şunlar kaydedildi: "Bu çerçevede, UNIFIL'in faaliyetlerine katkıda bulunmak amacıyla Türkiye'deki bazı liman, havaalanı, tesis ve üslerin dost ve müttefik ülkeler tarafından BM Güvenlik Konseyi Kararında öngörülen amaçlar doğrultusunda kullanımına izin verilmesi, Bakanlar Kurulunca 28 Ağustos 2006 tarihinde kararlaştırılmış ve keyfiyet Birleşmiş Milletler'e bildirilmiştir. Buna göre, dost ve müttefik ülkeler ihtiyaca göre belirlenecek havaalanı, liman, üs ve tesislerden 1701 (2006) sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararında öngörülen amaçlar doğrultusunda yararlanabilecektir."
TÜRKİYE'NİN KATKI YAPACA?I KONULARKararda, bu düşüncelerle hareket eden 59. Cumhuriyet Hükümetinin, uluslararası meşruiyetin gereklerini karşılayan ve uluslararası toplumun ortak iradesini temsil eden BM Güvenlik Konseyi'nin Kararında öngörülen amaçlar doğrultusunda Lübnan'da görev yapacak Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü'nün faaliyetlerine iştirak ederek bölgenin barış ve istikrara kavuşmasına yardımcı olmak üzere katkı sağlamayı kararlaştırdığı, TBMM kararı doğrultusunda katkının askeri ve teknik yönlerine ilişkin düzenlemelerin hükümetin vereceği görev ve yetki çerçevesinde ilgili kuruluşlarca yapılacağı vurgulandı.
Kararda, Türkiye'nin UNIFIL'e katkı yapacağı konular şöyle sıralandı: "-Doğu Akdeniz'de devriye görevi yapacak Deniz Görev Gücü için yeterli kuvvet tahsisi, -Taleplerin tek tek değerlendirilmesi kaydıyla dost ve müttefik ülkeler için deniz ve hava ulaşım desteği sağlanması, -Lübnan ordusuna eğitim verilmesi, -Ayrıca bölgede Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından icra edilecek insani yardım faaliyetlerinin gerektireceği ve başta bu unsurların güvenliğini sağlayacak kuvvet koruma birlikleri olmak üzere, hudut, şümul ve miktarı Hükümetçe belirlenecek askeri unsurlar." Kararda, söz konusu kuvvetin, bölgedeki silahlı unsurların silahtan arındırılması dahil olmak üzere, yukarıda belirtilen taahhütlerin dışında hiçbir görevde kullanılmayacağı vurgulandı.
Türkiye'nin yeterli kuvvetle katılacağı Deniz Görev Gücü'nün, Bm Güvenlik Konseyi'nin 1701 (2006) sayılı Kararının verdiği yetkiye uygun olarak Doğu Akdeniz'de ve Lübnan kıyılarına mücavir bölgelerde deniz kontrolünü sağlamak için keşif ve devriye görevleri icra edeceği ifade edildi.Kararda; kapsamı, zamanı ve süresi Hükümetçe belirlenecek şekilde TSK'nın Lübnan'a gönderilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılmasına Anayasa'nın 92. maddesi uyarınca bir yıl süreyle izin verilmesinin, TBMM Genel Kurulunun 5 Eylül 2006 tarihli 124. Birleşiminde kabul edildiği belirtildi.
Kararda, Lübnan'da 12 Temmuz 2006 tarihinde başlayan ve çok tehlikeli biçimde tırmanan çatışmaların, bu sorunlu bölgede barışın yeniden tesisi için sürdürülen uluslararası çabalar sonucu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 11 Ağustos 2006 günü oybirliği ile kabul ettiği 1701 (2006) sayılı Kararla durdurulduğu hatırlatıldı.
Bir aydan fazla süren Lübnan krizinin büyük can kaybına yol açtığı, Lübnan'ın nüfusunun dörtte birini oluşturan yaklaşık bir milyon kişinin yerlerinden edildiği ve sivil alt yapının büyük ölçüde tahrip olduğu belirtildi.
TBMM kararında, tarafların, 14 Ağustos 2006 tarihi itibariyle uyacaklarını açıkladıkları çatışmaların durdurulmasını, kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını ve ihtilafa uzun dönemli bir çözüm bulunmasını amaçlayan 1701 (2006) sayılı BM kararına değinilerek, kararda öne çıkan noktalar şöyle sıralandı: "Çatışmaların tam olarak durdurulması, özellikle, Hizbullah'ın bütün saldırılarına ve İsrail'in bütün saldırı amaçlı askeri operasyonlarına derhal son vermesi, -Lübnan ordusunun onbeşbin askerinin ve halihazırda ikibin kişi olan Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücünün (UNIFIL) onbeşbine kadar çıkartılacak birliklerinin Mavi Hat ile Litani Nehri arasında kalan ve yabancı silahlı unsurlardan arınmış tampon bölgeye konuşlandırılması, bu konuşlandırmanın başlamasıyla birlikte ve buna paralel olarak İsrail ordusunun güney Lübnan'dan çekilmesi, -UNIFIL'in sayı ve teçhizat bakımından takviye edilmesi, görev yönergesi ve görev bölgesinin genişletilmesi ve görev süresinin 31 Ağustos 2007 tarihine kadar uzatılması."
UNIFIL'IN GÖREVLERİ 1701 (2006) sayılı Kararın tüm yönleriyle uygulanmasını sağlayacak olan UNIFIL'e mevcut görev yönergesine ek olarak şu görevlerin verildiği belirtildi: "-Çatışmaların durdurulmasını gözlemlemek. -İsrail Kuvvetleri Lübnan'dan çekilirken, Lübnan Silahlı Kuvvetlerinin Mavi Hat boyunca olan bölgeler dahil, bütün güney Lübnan'a konuşlanmasına nezaret etmek ve destek olmak. -Bu konudaki faaliyetlerini İsrail ve Lübnan hükümetleriyle koordine etmek. -Sivil halka insani yardım ulaştırılmasına ve yerlerinden olmuş kişilerin gönüllü ve güvenlik içinde geri dönüşlerine yardımcı olmak. -Tampon bölgenin oluşturulması için atılacak adımlarda Lübnan ordusuna yardımcı olmak. -Lübnan Hükümetinin talebi üzerine Lübnan'ın sınırlarının ve diğer giriş noktalarının silah veya bağlantılı maddelerin girişine karşı güvenlikli hale getirilmesine yardımcı olmak."
UNIFIL'İN Dİ?ER GÖREVLERİBunun yanı sıra UNIFIL, birliklerinin konuşlu bulunduğu alanlarda ve yeteneklerinin elverdiğinin değerlendirilmesi halinde ise şu görevlerle yetkili kılındı: "-Operasyon sahasının çatışma amaçlı faaliyetler için kullanılmamasını sağlamak üzere gerekli bütün önlemleri almak, -Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi görev yönergesi altında yürüttüğü faaliyetleri engellemeye yönelik teşebbüslere güç kullanarak karşı koymak, -Birleşmiş Milletler personeli, tesisleri ve teçhizatını korumaya, Birleşmiş Milletler personelinin ve insani yardım çalışanlarının güvenliğini ve hareket özgürlüğünü teminat altına almaya ve ani fiziki şiddet tehdidi altında bulunan sivilleri korumak." Kararda, BM Güvenlik Konseyi'nin bu kararının İsrail ve Lübnan hükümetleri ile bu hükümetleri oluşturan tüm koalisyon ortakları ve liderleri tarafından da kabul edildiği belirtildi.
İSTİSNAİ DURUMLAR DIŞINDA MUHARİP GÖREV YOKBM Güvenlik Konseyi'nin anılan kararında yer alan, görev yönergesi ve bilahare hazırlanan "harekat konsepti" ve "çatışma kuralları"nın, UNIFIL'in meşru savunma ve çok istisnai durumlar dışında muharip görev üstlenmesini ve çatışmalara girmesini öngörmediğine işaret edilen kararda, "Temel amacı Lübnan ve İsrail arasındaki istikrar ortamının sürmesine katkıda bulunmak olan BM Gücünün temel işlevi Lübnan Hükümetinin egemenliğinin tüm ülke sathında tesisinde ve güney Lübnan'daki güvenlik sorumluluklarını yerine getirmesinde Lübnan ordusuna yardım etmek olacaktır" denildi.
Söz konusu BM kararında ayrıca, tüm devletlerin vatandaşları tarafından veya toprakları üzerinden ya da bandıralarını taşıyan gemiler veya uçaklarla Lübnan'a, Lübnan Hükümetinin veya UNIFIL'in yetkilendirmediği her türlü silah, mühimmat veya benzeri maddelerin satışını veya ulaşımını engellemek için gerekli önlemleri almaları ve bu tür teçhizatın kullanımına ilişkin teknik eğitim sağlanmasının da engellenmesi istendiği vurgulandı.Çatışmaların durdurulmasını mümkün kılan 1701 (2006) sayılı Kararda, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, UNIFIL'in öngörülen bu işlevleri yerine getirebilecek hale gelmesini teminen gerekli önlemleri acilen almasının istendiği ve Birleşmiş Milletler üyesi ülkelere UNIFIL'e uygun görecekleri katkılarda bulunmayı değerlendirmeleri ve bu gücün yardım taleplerine olumlu karşılık vermeleri konusunda çağrıda bulunulduğu belirtildi.Kararda, bugüne kadar UNIFIL'e katkı yapmaya hazır olduklarını açıklayan ülkeler şöyle sıralandı: "İtalya, İspanya, Almanya, Bangladeş, Belçika, Hırvatistan, Bulgaristan, Çin, Danimarka, Endonezya, Finlandiya, Fransa, Gana, Hindistan, Hollanda, İrlanda, İsveç, Malezya, Lüksemburg, Nepal, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovenya, Ukrayna ve Yunanistan."
TÜRKİYE'NİN TUTUMUTBMM kararında, Türkiye'nin, geniş bir bölgeye yayılma ve çok ciddi boyutlar kazanma istidadı gösteren Lübnan krizinin başlangıcından itibaren bu tehlikeli gidişatın önlenmesi amacıyla yoğun çaba harcadığı vurgulanarak, bunun yanı sıra Türkiye'nin, Lübnan'daki insani sorunların hafifletilmesi için gerekli katkılarda bulunduğu, Lübnan ve Filistin halkına acil insani yardımları sürdürdüğü ve Lübnan'dan iki bin vatandaşın Türkiye'ye dönüşünün yanı sıra on binden fazla üçüncü ülke vatandaşının Türkiye üzerinden tahliyesinin sağlandığı anlatıldı.
BM Kararının, sıcak çatışmalara dönüşme riski yüksek gerginliğin hüküm sürdüğü bu bölgede ihtilafların uzun vadeli ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması için bir fırsat penceresi araladığı ve bunun için gerekli şartların ve zeminin hazırlanmasına imkan sağladığına işaret edilen kararda, bu çerçevede, BM Lübnan Görev Gücü'nün Güvenlik Konseyi kararında öngörülen görev ve işlevleri yerine getirmede başarılı olmasının, sürekli ateşkesin sağlanmasının, soruna kalıcı bir çözüm bulunmasının ve Akdeniz ve Orta Doğu bölgelerinde güven ve istikrarın tesisi bakımından önem arzettiği belirtildi.
Kararda, Lübnan'da çatışmaların durdurulmasından sonra Türkiye'nin bu fırsat penceresinin çok iyi değerlendirilmesini teminen, diplomatik çabalarını yoğun biçimde sürdürdüğü ve bu kapsamda BM Genel Sekreteri ve dost ve müttefik ülkelerin liderleriyle sürekli temas halinde olunduğu, Dışişleri Bakanı'nın Lübnan, İsrail, Filistin ve Suriye'yi ziyaret ederek üst düzey siyasi temaslarda bulunduğu; bunun yanı sıra, birçok ülkenin Dışişleri Bakanlarıyla da çeşitli vesilelerle görüşmeler yaptığı kaydedildi.
TÜRKİYE'DEN KATKI TALEPLERİBu görüşme ve temaslardan Lübnan'daki tüm grupların, İsrail, Suriye ve Filistin yetkililerinin Türkiye'nin bölgede barış ve istikrarın tesisindeki rolüne ve UNIFIL'e katkı sağlamasına büyük önem verdiklerinin anlaşıldığı vurgulanan kararda, bölge ülkelerinin yanı sıra BM Genel Sekreteri Annan ile birçok dost ve müttefik ülkenin de Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Gücü'ne katkıda bulunmasına büyük önem verdiklerini dile getirdikleri hatırlatıldı.
Kararda, şöyle denildi: "Lübnan krizinin gündeme girmesinden bu yana Hükümetimizin savunduğu üç temel ilkeden birincisi, çatışmaların durdurulmasını ve ihtilafa uzun dönemli bir çözüm bulunmasını amaçlayan bir Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararının kabul edilmesi, ikincisi bölgedeki tarafların krizin bu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı çerçevesinde çözümüne ülkemizin katkısını istisnasız arzu etmeleri ve üçüncüsü de ülkemizin katkısının çatışmalara değil, barışa destek olacak şekilde saptanması olmuştur. 1701 (2006) sayılı BM Güvenlik Konseyi Kararının kabulü ve ilgili bütün taraflarla gerçekleştirilen temaslar ışığında, halihazırda oluşan ortamın her üç ilke bakımından da Hükümetimizin aradığı koşulları karşıladığı değerlendirilmektedir.
Türkiye'nin uluslararası barış ve istikrarın korunması konusundaki rolü ve ağırlığına ilişkin beklentilerin yüksek olmasında TSK'nın başta Balkanlar ve Afganistan olmak üzere çeşitli ihtilaf bölgelerinde üstün başarıyla yaptığı görevlerin büyük payı olduğu muhakkaktır.Türkiye, bölgesinde istikrar unsuru olan güçlü bir ülkedir. İçinde yaşadığımız bölgede hüküm süren gerginlik ve ihtilafların Türkiye'nin güvenliği üzerinde olumsuz yansımaları olduğu bir vakıadır. Bu nedenle barış ve istikrarı tehlikeye düşürecek gelişmelere karşı kayıtsız ve ilgisiz kalamayacak olan Türkiye'nin barış ortamının korunması yönündeki uluslararası çabalara etkin destek vermesi, milli sorumluluğumuzun icabı olarak görülmektedir."
LİMAN VE TESİSLERİN DOST VE MÜTTEFİKLERE AÇILMASIKararda, hükümetin, BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 (2006) sayılı Kararında üye ülkelere yapılan UNIFIL'e destek ve katkı çağrısının bu temel mülahazalar ışığında değerlendirdiği belirtilerek, şunlar kaydedildi: "Bu çerçevede, UNIFIL'in faaliyetlerine katkıda bulunmak amacıyla Türkiye'deki bazı liman, havaalanı, tesis ve üslerin dost ve müttefik ülkeler tarafından BM Güvenlik Konseyi Kararında öngörülen amaçlar doğrultusunda kullanımına izin verilmesi, Bakanlar Kurulunca 28 Ağustos 2006 tarihinde kararlaştırılmış ve keyfiyet Birleşmiş Milletler'e bildirilmiştir. Buna göre, dost ve müttefik ülkeler ihtiyaca göre belirlenecek havaalanı, liman, üs ve tesislerden 1701 (2006) sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararında öngörülen amaçlar doğrultusunda yararlanabilecektir."
TÜRKİYE'NİN KATKI YAPACA?I KONULARKararda, bu düşüncelerle hareket eden 59. Cumhuriyet Hükümetinin, uluslararası meşruiyetin gereklerini karşılayan ve uluslararası toplumun ortak iradesini temsil eden BM Güvenlik Konseyi'nin Kararında öngörülen amaçlar doğrultusunda Lübnan'da görev yapacak Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü'nün faaliyetlerine iştirak ederek bölgenin barış ve istikrara kavuşmasına yardımcı olmak üzere katkı sağlamayı kararlaştırdığı, TBMM kararı doğrultusunda katkının askeri ve teknik yönlerine ilişkin düzenlemelerin hükümetin vereceği görev ve yetki çerçevesinde ilgili kuruluşlarca yapılacağı vurgulandı.
Kararda, Türkiye'nin UNIFIL'e katkı yapacağı konular şöyle sıralandı: "-Doğu Akdeniz'de devriye görevi yapacak Deniz Görev Gücü için yeterli kuvvet tahsisi, -Taleplerin tek tek değerlendirilmesi kaydıyla dost ve müttefik ülkeler için deniz ve hava ulaşım desteği sağlanması, -Lübnan ordusuna eğitim verilmesi, -Ayrıca bölgede Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından icra edilecek insani yardım faaliyetlerinin gerektireceği ve başta bu unsurların güvenliğini sağlayacak kuvvet koruma birlikleri olmak üzere, hudut, şümul ve miktarı Hükümetçe belirlenecek askeri unsurlar." Kararda, söz konusu kuvvetin, bölgedeki silahlı unsurların silahtan arındırılması dahil olmak üzere, yukarıda belirtilen taahhütlerin dışında hiçbir görevde kullanılmayacağı vurgulandı.
Türkiye'nin yeterli kuvvetle katılacağı Deniz Görev Gücü'nün, Bm Güvenlik Konseyi'nin 1701 (2006) sayılı Kararının verdiği yetkiye uygun olarak Doğu Akdeniz'de ve Lübnan kıyılarına mücavir bölgelerde deniz kontrolünü sağlamak için keşif ve devriye görevleri icra edeceği ifade edildi.Kararda; kapsamı, zamanı ve süresi Hükümetçe belirlenecek şekilde TSK'nın Lübnan'a gönderilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılmasına Anayasa'nın 92. maddesi uyarınca bir yıl süreyle izin verilmesinin, TBMM Genel Kurulunun 5 Eylül 2006 tarihli 124. Birleşiminde kabul edildiği belirtildi.