logo
25 NİSAN 2024

Avrupa Birliği Maceramızı Tarih Affeder Mi?

31.08.2001 00:00:00
Anadolu'daki III. Kurtuluş Savaşımız

Kültür, Medeniyet ve Kimlik Farkı

Dizimizin ikinci kısmında tarihin derinliklerine inerek Türkiye ile Avrupa arasındaki "Kültür, Medeniyet ve Kimlik Farkı"nı ortaya koyduk.

Özetlersek Avrupa Yunan, Roma ve Yahudi-Hıristiyan Geleneğinden gelmektedir. Türkler ise Asya ve İslam Geleneğinden gelmektedir.

Avrupa, Rönesans ve Aydınlanma sürecinden de geçmiştir. Batılılaşma süreci ile Aydınlanma felsefesinin bizim üzerimizdeki etkisi ise yüzeysel olmuştur. Bu nedenle Avrupa ile Türkiye arasındaki "Kültür ve Medeniyet Farkı" ortadan kalkmış değildir. Bu durum "Kimlik" kavramı için de geçerlidir.

Kimlik, "Ben neyim, Ben ne değilim? Ben ne olmalıyım? Ben ne olmamalıyım?" türünden sorulara verilen yanıtlardan oluşur. İşte tarihten getirilen "Kültür ve Medeniyet Farkı" işte bu noktada "Kimlik" kavramıyla örtüşmektedir.

Kendi bağlamımızın dışından örneklersek nasıl Japonya yaşadığı tüm Batılılaşma sürecine rağmen "Kültür ve Medeniyet Farkı" nedeniyle ABD'nin bir eyaleti olamazsa Türkiye de Avrupa Birliği'nin bir üyesi (ya da Birleşik Avrupa Devleti'nin bir eyaleti) olamaz.

Bir "Şintoist ve Asyalı Japon", nasıl kendini bir "Hıristiyan Amerikalı" kimliği ile tanımlayamazsa "Müslüman Türk" de kendisini "Hıristiyan bir Avrupalı" olarak gör(e)mez. Görse bile genlerine dahi işlemiş olan kimlik farklılığı bir biçimde kendisini ortaya koyar. Slav kökenli Müslüman Boşnaklar ile yine Slav kökenli Sırplar arasındaki kan uyuşmazlığı buraya dayanır.

Avrupa, bizden çok daha fazla ortak paydası olan Rusya'nın Avrupalılığını bile tartışırken Türkiye'yi kendilerinden saymasını beklemek safdillik olmaz mı? Rusya, bizdeki gibi Avrupaî aydınları hariç tarihten bu yana "Işık Doğu'dan gelir" tezini esas alarak kendisini Avrupa'nın ötesinde görür.

Türkiye ile Avrupa arasındaki "Kültür ve Medeniyet Savaşı"nın henüz bitmediğini "Entellektüel Haçlı Seferi" olan Oryantalizm'in kudretini artırarak varlığını sürdürmesinden çıkarabiliriz. Elbette ortada yalnızca bir Kültür ve Medeniyet Savaşı yok, bundan başka bir de "Toprak Savaşı" var Avrupa ile Türkiye arasında. Çünkü Hıristiyan Avrupa için Anadolu, İncil'in doğduğu kutsal topraklardır, bizim için ise şehitlerin kanlarıyla sulanmış anavatandır. Ezcümle Avurap ile Türkiye arasındaki mesele ayrıca toprak meselesidir. Bunu da AB sürecinde Postmodern Sevr Projesi'nin Türkiye'ye dayatılmasından çıkarabiliriz.

Sevr Kefeni

Kurtuluş Savaşı ile Türk Milleti Sevr Kefenini yırtmıştı. Ancak gözden kaçırılmaması gereken bir de Çanakkale Destanı vardı. Çanakkale Savaşı ile biz yalnızca kendi kaderimizi değil Dünya'nın kaderini de etkiledik. Çanakkale'yi geçemeyen düşman Çarlık Rusyasına yardım ulaştıramadı. Bu sayede komünistler Bolşevik Devrimi ile Rusya'da iktidarı devraldı. Artık Batı ikiye bölünmüştü: Kapitalist Batı ve Sosyalist Batı diye. Buna daha sonra bir de Faşist Batı eklenmişti. 2. Dünya Savaşı'da Kapitalist ve Sosyalist Batı, Faşist Batı'yı (Almanya, İspanya, İtalya vs) paylaştı ve peşinden Soğuk Savaş başladı. Batı'nın iki yakasındaki Soğuk Savaş Avrupa'nın Türkler ve Anadolu üzerindeki hesaplarını ertelemelerine yol açtı.

Soğuk Savaş'ın sona ermesi ile birlikte uluslararası dengeler ve denklemler köklü bir biçimde değişmiştir. Avrupa için Rus fobisi tümüyle yok olmasa bile önemli ölçüde azalmıştır. Bu yüzden Avrupa Hıristiyan kimliği ile Müslüman Türk'le tarihteki hesabını yeniden gündeme taşımakta Postmodern Sevr Projesini önümüze sürmektedir.

Yeni Dünya Düzeni

Soğuk Savaş döneminde ideolojik farklılık temeline oturmakta idi uluslararası ilişkiler. Yeni Dünya Düzeni'nde "kültür, medeniyet ve kimlik" gibi kavramlar belirleyici bir rol üstlenmiştir. Yahudi kökenli Amerikalı yazar Samuel P. Huntington'un "Medeniyetler Çatışması mı?" başlıklı tezi bu yeni süreci kışkırtıcı bir biçimde tanımlamaktadır.

Huntington'un tezi elbette baştan sona düşmanlık doludur. Ancak bu düşmanlığın mucidi Huntington değildir. Japon asıllı Amerikalı yazar Fukuyama'nın "Tarihin Sonu" tezi de farklı bir açıklama modeli gibi gözükse de yine Batı'nın değerlerinin mutlak galibiyetini vurguladığı için bir anlamda tek bir medeniyet öngörmektedir.

"Medeniyetler çatışması", aslında öteden beri malum olan bir tez daha doğrusu tarihsel bir realitedir. Bu tez Amerikalı düşünür Huntignton tarafından güncellenmiştir, ancak malumu ilan dışında Huntignton'un söylediği orijinal bir şey yoktur. Yahudi asıllı Huntignton, Demirperde'nin çöküşünden sonra Çin'le birlikte İslam Dünyasını, özelde ABD genelde Batı için öncelikli yok edilmesi gereken bir düşman olarak tanımlamaktadır.

Anadolu'daki Üçüncü Kurtuluş Savaşımız

Bilinen tarihin ilk uygarlıkları Anadolumuz'da ve Anadolu'nun doğal uzantısı olan Mezopotomya'da kurulmuştur. Tarih boyunca en çok uygarlık kurulan topraklar da burasıdır. Başka bir açıdan söylersek bu topraklar kadar çok, uygarlıklara ve devletlere mezar olan ikinci bir yer yoktur Dünya'da.

Müslüman Türk, bu topraklarda iki kez ölüm-kalım savaşı verdi. İlki Hıristiyan Batı'ya karşı idi ve 1095'te Papa II. Urban'ın Haçlı Seferi çağrısı ile başlamış 200 yıl kadar sürmüştü.

İkinci kurtuluş savaşımızı yine Hıristiyan Batı'ya karşı verdik. Hıristiyan Batı, bize Sevr kefenini layık görmüştü, ama bu millet İkinci Kurtuluş Savaşı ile Sevr kefenini paçavraya çevirmişti.

Şimdi de postmodern bir Sevr kefeni dayatılıyor bu millete.

ILIK SAVAŞ

Ancak bu defa ki Haçlı Seferi kendi deyimleriyle "silahsız"dır. Biz bu silahsız savaşa, "ILIK SAVAŞ" adını veriyoruz. Ilık savaş çünkü, sıcak ya da soğuk savaşta olduğu gibi düşmanlar arasında değil de dost görünenler arasındaki bir savaşla karşı karşıyayız. ABD ve AB ile güya müttefik durumundayız ama içimizdeki terörün kökleri Berlin'den Washington'dan Londra'dan Paris'ten beslenmektedir. Bu savaşın araçları ilginç bir biçimde demokrasi, insan hakları, azınlıklar gibi ilk bakışta ideal görünen kavramlardır. Halbuki bunlar amaç değil iç işlerine müdahale aracıdır.

Küreselleşme ve AB sürecinde kimi Avrupa sevdalılarının gözleri adeta büyülenmiş, Sevr kefenini gelinlik sanmakta. Sözde gerdek heyecanına kapılanlar yüzünden vatan ayaklarımızın altından kayıp gitmekte. Ve tarih bir kez daha -bazı nüaslarla birlikte- tekerrür etmekte. Huntigton'un 'Medeniyetler Savaşı mı?', Fukuyama'nın 'Tarihin Sonu' tezleri, konumuz bağlamında "Müslüman Türk"e "Müslüman" ve "Türk" kalarak yaşama hakkı tanımamaktadır.

Artık sıra üçüncü kurtuluş savaşına gelmiş durumda.

Ali KARATEPE /İbrahim BERK /Mustafa ÇİÇEK
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
57. Alay Vefa Yürüyüşü düzenlendi
Her şey 109 yıl önceki gibi

Ekrem İmamoğlu'na 'siyasi yasak' istenen dava ertelendi

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun siyasi yasak ve 3 yıldan 7 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı dava ertelendi.Bir sonraki duruşma 31 Mayıs'ta görülecek.
25.04.2024 19:47:00
Anadolu Ajansı
Ekrem İmamoğlu'na 'siyasi yasak' istenen dava ertelendi
Ekrem İmamoğlu'na 'siyasi yasak' istenen dava ertelendi
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde, şartları oluşmayan bir firmaya ihale verdiği iddiasına ilişkin "ihaleye fesat karıştırma" suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına devam edildi.

Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz yargılanan 7 sanığın avukatları ile davaya müdahil olan İçişleri Bakanlığının avukatı katıldı. Duruşmayı CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile bazı partililer takip etti.

Hakim, sanık Ekrem İmamoğlu'nun celse arasında ifade verdiğini ve Sayıştay denetçileri tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun da dava dosyasına geldiğini belirtti.

İmamoğlu: Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum

İmamoğlu'nun celse arasında, "Orada görev yapan arkadaşlarımın görev dönemi boyunca hassas ve titiz davranışlarının şahidiyim. Bahsi geçen olaylara hakim olmam mümkün değildir ancak o dönem görev yapan arkadaşlarıma güvendiğimi beyan etmek isterim. Atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum. Herhangi bir talimatım olmamıştır. Beraatımı talep ederim." şeklinde ifade verdiği öğrenildi.

Duruşmada beyanda bulunan İçişleri Bakanlığı avukatı Ahmet Özten raporun kendilerine ulaşmadığını söyledi.

Sanıklardan bazılarının avukatı Mehmet Gencerler, dosyaya sundukları beyanlarını tekrar ettiklerini belirterek, davada mütalaa hazırlanması için dosyanın duruşma savcısına gönderilmesini istedi.

İmamoğlu'nun avukatı Nusret Yılmaz, bilirkişi heyetinin raporunda hukuka aykırılık olmadığına yönelik tespitlere katıldıklarını anlatarak, "Müvekkilin savunması ve bilirkişi raporu alınmıştır. Müvekkilin başkanlığı döneminde bazı ihalelerde usulsüzlük iddiası vardır. Bilirkişi raporuna dahi ihtiyaç duyulmaksızın adı geçen fiillerle bağı olmadığı sabittir. Müvekkilin beraatını talep ederiz." dedi.

İmamoğlu'nun diğer avukatı Kemal Polatda İçişleri Bakanlığının, İmamoğlu'nun görevi kötüye kullanma kapsamında görevinin gereğini yerine getirmediği iddiasıyla yaptığı suç duyurusunu Danıştay'ın kaldırdığını ifade ederek, Danıştay'ın kaldırdığı soruşturma neticesinde yeniden yargılama yapılmasının mümkün olmadığını savundu.

Duruşma savcısı ise bilirkişi raporunda sözleşmenin değişmezliği ilkesinin görmezden gelindiğini ve raporda 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'yla ilgili hiçbir değerlendirme yapmadan, belediye ve firmayla yapılan ek sözleşmeyi hukuki göstermeye yönelik tespitlerde bulunulduğunun değerlendirildiğini kaydetti.

Bilirkişi raporunda eksiklikler olduğunu bildiren savcı, "Bilirkişi raporunun Bilirkişilik Yönetmeliğine aykırı olarak mahkemenin yerine geçerek, yargılama yaparcasına sanıklar hakkında yorum yaptığı, bu haliyle raporun tarafsızlığından söz edilemeyeceğine" dair değerlendirmede bulunarak, yeni bir rapor alınmasını talep etti.

Duruşmada sanıkların avukatları, savcılığın itirazına katılmadığını belirterek, yeni rapor alınması talebinin reddini istedi.

Ara kararını açıklayan mahkeme, İçişleri Bakanlığı avukatına bilirkişi raporunun gönderilmesi ve buna karşın beyanda bulunması için süre verilmesini kararlaştırdı.

Mahkeme, savcılığın bilirkişi raporuna itirazının, İçişleri Bakanlığı avukatının da gelecek celse rapora karşı beyanının alınmasının ardından değerlendirilmesine karar vererek, duruşmayı 31 Mayıs'a erteledi.

Duruşmanın ardından CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Kemal Polat adliye önünde açıklama yaptı.

İddianameden neyle suçlanıyorlar?

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, ihbar eden olarak İçişleri Bakanlığı, sanık olarak ise Ekrem İmamoğlu ile Cem Ülken, Fidan Gül, Hasan Çetin, Hilal Çuhadar, Mehmet Hepgül ve Türkan Demirel Dişisağlam yer alıyor.

İddianamede, 29 Aralık 2015'te "Kültür Merkezlerinde Personel Çalıştırılması ve Kültür Sanat Organizasyonları Hizmet Alım İşi" ihalesi sırasında, İmamoğlu'nun Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu, diğer sanıkların ise belediyede müdür ve personel olarak görev yaptıkları anlatılıyor.

Beylikdüzü Belediye Başkanlığınca yapılan söz konusu ihalede, sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri değerlendirilen iddianamede, "Sanıklar, ihale alıcısı bir firma lehine ancak kamu zararına neden olacak şekilde, ihaleye katılma yeterliliğine veya koşullarına sahip olmayan kişilerin ihaleye katılmasını sağlamak ve teklif edilen malları, şartnamesinde belirtilen niteliklere sahip olmadığı halde, sahip olduğundan bahisle değerlendirmeye almak eylemlerinde bulunarak kamu kurumu statüsünü haiz Beylikdüzü Belediye Başkanlığının 250 bin 86 lira fazladan para ödemesine ve neticede 250 bin 86 lira tutarında kamu zararına neden olarak üzerlerine atılı 'ihaleye fesat karıştırma' suçunu işledikleri anlaşılmıştır." deniliyor.

İddianamede, sanıklar Ekrem İmamoğlu, Cem Ülken, Fidan Gül, Hasan Çetin, Hilal Çuhadar, Mehmet Hepgül ve Türkan Demirel Dişisağlam hakkında "ihaleye fesat karıştırma" suçundan üçer yıldan yedişer yıla kadar hapis cezası isteniyor.

'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı

İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), Kara Yolları Trafik Yönetmeliği'nde değişiklik yapıldığı iddialarını yalanlayarak, uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyet alamayacağı ve ehliyetini yenileyemeyeceği iddiasının manipülasyon içerdiğini bildirdi.
25.04.2024 13:48:00
İhlas Haber Ajansı
'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı
'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarafından yapılan açıklamada, sürücü adayları ve sürücülerde aranacak sağlık şartları ile muayenelerine dair usul ve esasların Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmelik kapsamında belirlendiğ hatırlatılarak, 'Yürürlükte olan yönetmeliğin 7. maddesi kapsamında ağır derecede veya orta derecede uyku apnesi olanlar ile birlikte gündüz uyuklama hali tespit edilen kişilerin tedavi görmeden sürücü belgesi alamayacakları, ancak uyku apnesinin kontrol altına alındığı veya tedavi edildiği doktor heyeti tarafından tespit edilen kişilere sürücü belgesi verilebileceği açıkça belirtilmiştir. Yönetmelikte güncel bir değişiklik söz konusu değildir' denildi.


Açıklamada, kamuoyunu manipüle etmeye yönelik paylaşımlara itibar edilmemesi gerektiği uyarısında bulunuldu.

Çorlu tren kazası duruşması başladı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasının duruşması başladı.
25.04.2024 10:49:00
İhlas Haber Ajansı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Çorlu tren kazası duruşması başladı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 2018'de 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davanın duruşması başladı.

Kazada hayatını kaybeden vatandaşların yakınları şehirde yürüyüş yaparak duruşmanın görüleceği Çorlu Halk Eğitim Merkezindeki mahkeme salonuna giriş yaptı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'de duruşmayı takip ediyor.

Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı

Yargıtay’ın bozma kararı sonrası tekrar görülen terör örgütü DEAŞ’ın Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015’te düzenlediği ve 101 kişinin öldüğü saldırıyla ilgili 10’u tutuklu 26 sanığın yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaa açıklandı.
25.04.2024 09:41:00
İhlas Haber Ajansı
Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı
Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, taraf avukatları salonda hazır bulundu.

Avukatlar, kovuşturmanın genişletilmesini ve terör saldırısından önce ihmali bulunan kamu görevlileri hakkındaki belgelerin mahkemece değerlendirilmesini talep etti.

Beyanların ardından esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, sanık Erman Ekici'nin "anayasal düzeni ihlal" suçundan 1, "101 kişiyi kasten öldürme" suçundan da 101 kez olmak üzere toplam 102 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Ekici'nin 379 kişiyi kasten öldürmeye teşebbüs suçundan da 6 bin 822 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep eden savcı, diğer sanıklar Abdülmubtalip Demir, Talha Güneş, Metin Akaltın, Yakub Şahin, Hakan Şahin, Halil İbrahim Alçay, Resul Demir, Hacı Ali Durmaz ve Hüseyin Tunç için de "kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talebinde bulundu.

Söz alan sanık Ekici, savunmasını hazırlamak için süre talep etti.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına hükmederek, duruşmayı 26 Haziran'a erteledi.

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.