Avrupa'da Hıristiyanlık gittikçe gerilemektedir. Kilise ayinlerine gidenler azalmakta ve bu büyük Hıristiyanlık kaleleri, adeta sadece bir tarihi eser durumuna düşmektedir. Rahiplerin bütün ısrar ve çırpınışlarına rağmen, kiliseye ayda bir defa dahi uğrayanların sayısı hızlı bir şekilde azalmaktadır.
Öte yandan kilise mensupları ve özellikle rahiplerle ilgili skandallar, gidenleri de kiliselerden ayırmakta ve inançsız bırakmaktadır. Buna rağmen inanç, dünyada en beklenmedik yerlerde ve en ücra köşelerinde devamlı olarak artmaktadır. Bu sebeplerden ötürü Avrupa'da özellikle AB ülkelerinde, inanç ve Hıristiyan dinindeki Allah'ın emirleri yeniden sorgulanmaya alınmaktadır.
Mesela orta Fransa'nın düzlüklerinde hareket ederseniz eski inanç ruhu ve tarihi kilise eserleri ile karşı karşıya kalırsınız. Oralarda 13. asırlardan kalan büyük "Chartres Katedraline" gittiğinizde, zamanında kralların taç giyme merasimlerini ve kralların dine samimi inançlarını hatırlamanız çok kolay olmaktadır. Bunun yanında kilise mensuplarının o tarihteki gücünden, günümüzde hiçbir eser kalmadığı da açıkça görülmektedir.
Kiliselere yapılan ters davranışlar
Öte yandan Meryem Ana'nın Hz. İsa'nın doğumundaki örtüsünün burası koruma yeri olmuştur. Meryem Ana'nın Hazreti İsa'nın doğuşunda, onu örtmek için kullandığı, bu örtü-tül, bilhassa Hıristiyanlar için, kutsal bir değer olarak saklanmaktadır. Ona erişmek için Hıristiyan hacılar 162 metrelik dolambaçlı, labirentli yollardan dizleri üstünde yol almaktadırlar. Katedralin 172 paslı çerçeveli penceresindeki, Adem ve Havva'dan bu yana oluşan ve gelişen bütün vahiyleri adeta haykırmaktadır. Ama günümüzdeki katedrale gelenler onu oraya ancak görmek için, bir turist gibi ziyarete geldikleri anlaşılmaktadır. Aslında kiliseye karşı ne bir inanç ne de bir saygı duymaktadırlar.
Katedraller ve kiliseler gittikçe bir ibadet yeri yerine, bir müze gibi veya tarihi eser gibi hüviyet almaktadırlar. Buna kilise büyükleri müthiş içerlemektedirler. Onlara göre buraları müzelik değil, tarihi eser ise hiç değildir. Buraları bir ibadet yeridir. Hıristiyanlığın sembolüdür demektedirler ve bu gelişmeye çare aramaktadırlar.
Kiliselere büyük saygısızlıklar
yapılmaktadır
Günümüzde Paris'in Louvre Müzesi'nden sonra bu Charles Katedrali'ne müze turları yapılmaktadır.
"Ggrand Tour of Europe"un programlarında bu turlar yer almaktadır. Öte taraftan kilise mensupları tarafından devamlı olarak hoparlörlerden "burası bir kilisedir - bir ibadet yeridir" denmektedir. Ama bu anonsu galiba kendilerinden başka kimse ciddiye almamakta ve kimse dinlememektedir. Bunun yanında oraya ziyarete gelenlerin kabalıkları ve terbiyesizliklerine sinirlenen 40 yıllık turist rehberliği yapan Malkolm Müller şunları demektedir: "Ziyarete gelenler arasında, çok kaba davranışlı insanlar olmaktadır. Mesela bunlar arasında kilisenin kutsal suyundan köpeğine su verenler, mayo ve şortla içeri dalan genç bayanların ayin yapan piskoposun flaş patlatarak resmini çekenler ve benzeri olaylar sıkça görülmektedir. Etraf maddecilerle dolup taşmaktadır. Ruhlarına inanç yerine para depolayanlarla ortalığın dolu olduğu açıkça izlenmektedir.
Hıristiyanlığın eski muhteşem bir ibadet yeri olarak kullanılan Charles Katedrali günümüzde Avrupa Hıristiyanlığın sadece bir sembolü olarak yer almaktadır. Aslında bu kilise şu anda gerek anglikan, gerek Katolik gerekse bağımsız kiliselerin, müşterek durumlarının aynası saılmaktadır. Onların görüşlerine göre kiliseler, şu anda tarihle modern hayat arasında sıkışmış kalmış durumdadırlar. Günümüzdeki bomboş binalar şeklinde - müzelik seviyesine inmişlerdir.
Time dergisi Hıristiyanlığı sorgulamaktadır
1966'lı yıllarda Time dergisi, Hıristiyanlığın sorgulama konularını, kapak resmi yapmıştı. Hıristiyanlık dünyası Allah'ını arıyor - nerede öldü mü ( ! ) diye çok inanç dışı, ateistlerin hoşlanacağı bir üslup kullanarak bunu dile getirmişti! Aslında ilk kez sorulan bir soru değildi bu. Teoloji mensupları sekularizmden devamlı olarak şikayet edip zaten sızlanıyorlardı. Allah dünyanın neresine gitti Avrupa'dan ayrıldı mı - cahilce sorular birbirini takip ediyordu! Bölge hayatı esasen ölü gibidir. Bunu Vatikan zaten kabul ediyor ve biliyordu.
İngiltere'nin inanç dünyası
Mesela İngiltere'deki duruma bir göz atalım: Yapılan bir araştırmada bu ülkede kiliseye gelenlerin sayısında, 1980 yılına oranla % 30 azalma görülmektedir. Belçika'daki azalma ise % 20, Hollanda'da, inananların sayısında da yaklaşık olarak % 16 kadar azalma izlenmektedir. Şu anda Avrupa kıtasında 550 milyon insan yaşamaktadır. İnançlar arasında hristiyanlık tabii ki ilk sırayı almaktadır. Ama bunlar arasında katolikler, 1978 yılına göre, yaklaşık olarak % 30 civarında azalma göstermişlerdir. Böylece şu anda Avrupa'da katolikler azınlıkta sayılmaktadır.
Öte yandan kilise mensupları ve özellikle rahiplerle ilgili skandallar, gidenleri de kiliselerden ayırmakta ve inançsız bırakmaktadır. Buna rağmen inanç, dünyada en beklenmedik yerlerde ve en ücra köşelerinde devamlı olarak artmaktadır. Bu sebeplerden ötürü Avrupa'da özellikle AB ülkelerinde, inanç ve Hıristiyan dinindeki Allah'ın emirleri yeniden sorgulanmaya alınmaktadır.
Mesela orta Fransa'nın düzlüklerinde hareket ederseniz eski inanç ruhu ve tarihi kilise eserleri ile karşı karşıya kalırsınız. Oralarda 13. asırlardan kalan büyük "Chartres Katedraline" gittiğinizde, zamanında kralların taç giyme merasimlerini ve kralların dine samimi inançlarını hatırlamanız çok kolay olmaktadır. Bunun yanında kilise mensuplarının o tarihteki gücünden, günümüzde hiçbir eser kalmadığı da açıkça görülmektedir.
Kiliselere yapılan ters davranışlar
Öte yandan Meryem Ana'nın Hz. İsa'nın doğumundaki örtüsünün burası koruma yeri olmuştur. Meryem Ana'nın Hazreti İsa'nın doğuşunda, onu örtmek için kullandığı, bu örtü-tül, bilhassa Hıristiyanlar için, kutsal bir değer olarak saklanmaktadır. Ona erişmek için Hıristiyan hacılar 162 metrelik dolambaçlı, labirentli yollardan dizleri üstünde yol almaktadırlar. Katedralin 172 paslı çerçeveli penceresindeki, Adem ve Havva'dan bu yana oluşan ve gelişen bütün vahiyleri adeta haykırmaktadır. Ama günümüzdeki katedrale gelenler onu oraya ancak görmek için, bir turist gibi ziyarete geldikleri anlaşılmaktadır. Aslında kiliseye karşı ne bir inanç ne de bir saygı duymaktadırlar.
Katedraller ve kiliseler gittikçe bir ibadet yeri yerine, bir müze gibi veya tarihi eser gibi hüviyet almaktadırlar. Buna kilise büyükleri müthiş içerlemektedirler. Onlara göre buraları müzelik değil, tarihi eser ise hiç değildir. Buraları bir ibadet yeridir. Hıristiyanlığın sembolüdür demektedirler ve bu gelişmeye çare aramaktadırlar.
Kiliselere büyük saygısızlıklar
yapılmaktadır
Günümüzde Paris'in Louvre Müzesi'nden sonra bu Charles Katedrali'ne müze turları yapılmaktadır.
"Ggrand Tour of Europe"un programlarında bu turlar yer almaktadır. Öte taraftan kilise mensupları tarafından devamlı olarak hoparlörlerden "burası bir kilisedir - bir ibadet yeridir" denmektedir. Ama bu anonsu galiba kendilerinden başka kimse ciddiye almamakta ve kimse dinlememektedir. Bunun yanında oraya ziyarete gelenlerin kabalıkları ve terbiyesizliklerine sinirlenen 40 yıllık turist rehberliği yapan Malkolm Müller şunları demektedir: "Ziyarete gelenler arasında, çok kaba davranışlı insanlar olmaktadır. Mesela bunlar arasında kilisenin kutsal suyundan köpeğine su verenler, mayo ve şortla içeri dalan genç bayanların ayin yapan piskoposun flaş patlatarak resmini çekenler ve benzeri olaylar sıkça görülmektedir. Etraf maddecilerle dolup taşmaktadır. Ruhlarına inanç yerine para depolayanlarla ortalığın dolu olduğu açıkça izlenmektedir.
Hıristiyanlığın eski muhteşem bir ibadet yeri olarak kullanılan Charles Katedrali günümüzde Avrupa Hıristiyanlığın sadece bir sembolü olarak yer almaktadır. Aslında bu kilise şu anda gerek anglikan, gerek Katolik gerekse bağımsız kiliselerin, müşterek durumlarının aynası saılmaktadır. Onların görüşlerine göre kiliseler, şu anda tarihle modern hayat arasında sıkışmış kalmış durumdadırlar. Günümüzdeki bomboş binalar şeklinde - müzelik seviyesine inmişlerdir.
Time dergisi Hıristiyanlığı sorgulamaktadır
1966'lı yıllarda Time dergisi, Hıristiyanlığın sorgulama konularını, kapak resmi yapmıştı. Hıristiyanlık dünyası Allah'ını arıyor - nerede öldü mü ( ! ) diye çok inanç dışı, ateistlerin hoşlanacağı bir üslup kullanarak bunu dile getirmişti! Aslında ilk kez sorulan bir soru değildi bu. Teoloji mensupları sekularizmden devamlı olarak şikayet edip zaten sızlanıyorlardı. Allah dünyanın neresine gitti Avrupa'dan ayrıldı mı - cahilce sorular birbirini takip ediyordu! Bölge hayatı esasen ölü gibidir. Bunu Vatikan zaten kabul ediyor ve biliyordu.
İngiltere'nin inanç dünyası
Mesela İngiltere'deki duruma bir göz atalım: Yapılan bir araştırmada bu ülkede kiliseye gelenlerin sayısında, 1980 yılına oranla % 30 azalma görülmektedir. Belçika'daki azalma ise % 20, Hollanda'da, inananların sayısında da yaklaşık olarak % 16 kadar azalma izlenmektedir. Şu anda Avrupa kıtasında 550 milyon insan yaşamaktadır. İnançlar arasında hristiyanlık tabii ki ilk sırayı almaktadır. Ama bunlar arasında katolikler, 1978 yılına göre, yaklaşık olarak % 30 civarında azalma göstermişlerdir. Böylece şu anda Avrupa'da katolikler azınlıkta sayılmaktadır.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006