Aybüke'nin ahı

Suriye'de Haçlı işgalinden ve Haçlı destekli IŞİD vahşetinden kaçan insanlar ülkemize, ülkemiz üzerinden AB ülkelerine gitmeye çalışıyorlar. Bu insanların kimisi fuhuş tüccarlarının, kimisi insan tacirlerinin eline düşüyor. Kimisi denizlere düşüyor. Kimisi köprü altlarında dilenciliğe mahkûm... AB ülkelerine geçenlerse, 'keşke vatanımızda ölseydik' diyecekleri günleri bekliyorlar.
Bu kaçışlarda dramatik olaylarda yaşanıyor. Aylan bebeğin sahile vuran cesedi ve Miray kızımızın mektubu malumunuz.
Bu dramlar sadece Suriyelilere mi has?
Hayır. Emin olun ülkemiz ve İslam Coğrafyasında bu dramatik, vebali Kâbe'yi yıkmaktan çok olaylar hemen her gün yaşanıyor.
Bakın! 2016'ya girdiğimiz saatlerde ülkemizde yılın ilk bebeği dünyaya geldi. Tabi Sağlık Bakanı hazırdı. Ne de olsa iyi şov. Hemen bebeğin ailesinin yanına gitti. Yılın ilk bebeği için Sağlık Bakanının yaptığı temenni adeta ülkemizin geleceğini işaret ediyordu;
"İnşallah bahtı Aylan ve Miray bebeğe benzemez."
Aradan birkaç gün geçmemişti ki, Dünya başkenti ilan edilen İstanbul'un en eski semtlerinden Fatih'te, anneannesiyle sokaktaki bir çadırda yaşamaya çalışan 10 aylık Aybüke bebek donarak can verdi. Sağlık bakanının temennisi gerçeğin önüne geçememişti. Eminim ki Aybüke, birilerinde hesap soracak, davacı olacaktır.
Sağlık Bakanı demişken, ülkemizdeki sağlık sisteminden devam edelim. Her hafta telefonlarımıza sağlık bakanlığından tavsiye niteliğinde, altına Sağlık Bakanının adının yazdığı mesajlar geliyor. Bu mesajlar sağlık sorunlarınızı çözüyor mu?
Sağlık bakanı veya hükümetten biri kameralar karşısına çıkanca şu kadar hastane, şu kadar sağlık ocağı yaptık. Şu kadar ambülâns aldık vs. diyorlar. Bu yapı ve araçlar hastalıklarınıza derman oldu mu?
Yok, olmaz, olamazda. Çünkü bir anlayışın hedefi insan olmadıktan sonra icraatları asla insana faydalı olamaz.
Bu ülke Avrupa'nın en kalabalık ve nüfusu en genç ülkesi? Ama bu ülkede iktidar tarafında "ithal doktor" gündem ediliyorsa yandaşa yaptırdığın hastaneden bana ne!
Hepimizin illaki bir hastane macerası vardır. Benimde 2015'in son ayı hastanelerde geçti. Babamın ameliyatında 7 gün refakatçi kaldım hastanede.
Gece hastanenin bütün odaları, gündüz ise koridorları doluydu. Bir hemşireye 35-40 yatılı hasta düşüyor. Hangisine yetişecek. Bir doktor günde 100'e yakın hasta muayene ediyor, yatan hastalara yetişemiyor, günde bir kez görebilirsen ne ala! Vatandaş acı içinde. Yakınları streste.
Sağlık Bakanlığı reklam peşinde? Hastane duvarlarında şu kadar hastane yaptık, şu kadar ambülans aldık seçim afişleri.
 Korkuda var. Hastanelerde her iki metreye, bütün giriş ve çıkışlara artı dönüşlere kanun maddeleri, 'fiili darp şu kadar, sözlü taciz bu kadar' vs. ceza alırsınız. Hakkınızı mahkemede arayın, tabelaları.
Kardeşim! Ben hak değil sağlık aramak için geldim, sağlık.
Sonra Eylül ayında "tükürük bezi tümürü" teşhis ve tedavisi için İstanbul'da bir devlet hastanesine gittik. Doktordan iyi bir fırça yedik; "Niye daha erken gelmediniz, Allah korusun, sakat kalabilirsiniz" babında.
Bütün test ve tahlilleri tamamladık. Ameliyat için sizi arayacağız, dediler. Bir ay, iki ay, üç ay, dört ay. Hala arayacaklar. Her ay gidip, "bizim ameliyat ne oldu" diye de sorduk. "Biz arayacağız."
Gidip özel hastanede bayağı bir rakama ameliyatımızı olduk. Onlar hala arayacak. Tabi arkadaşlar arasında bu konuları konuşurken halimize şükretmek gerektiğini anladım. Vatandaşta ne hastane anıları var, bir bilseniz!
Ha! Hastanelerde kuyruğun filan bittiği yok. Şimdi hastaneler yanında evlerde de hasta kuyruğu oluştu.
Neticede hastane yapmakla, ambülâns almakla, vatandaşa mesaj atmakla bu iş olmuyor. İnsanı, insan yerine koyacaksın ki, hem sen huzur bulasın, hem de milletimiz.
Ama milletimiz, "istikrar sürsün" dedi. Bende, milletimizin "sıtmaya razı edilmiş" halini görünce, "yetmez ama evet" demekten bazen kendimi alamıyorum.     
Bakan Mehmet Müezzinoğlu, ülkemizde görülmeye başlanan 'domuz giribi' vakaları dolayısıyla "korkulacak bir şey yok" açıklamasını yapmıştı. Şu ana kadar 57 kişi öldü.
Şimdi bir de "Zika virüsü" diye bir şey çıktı ortaya.
Korktuğum ise Sağlık Bakanının açıklama yapması.