Aynı Çekiç Güç'ten kaç kez ısırılacağız?!

Türk siyaseti maalesef başını BOP'a gömmüş, değil geleceği, burnunun dibini göremiyor.Devlet ve milleti tehdit eden gelişmelere ilişkin akl-ı selim sahiplerinin de uyarı ve öngörülerine kulak asmıyorlar. Bölgemizi ve ülkemizi ısıracak yeni bir Çekiç Güç teranesi okunuyor.90'li yılları hatırlayın; Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, o dönemde Amerika'nın Körfez müdahalesine ve bölgemize konuşlandırılan Çekiç Güç'e dair uyarılarda bulunmuştu?Çekiç Güç ile başımıza çok belalar saracaklar, bu operasyonlarda asıl hedef Türkiye'dir, demişti. Göreceksiniz, İsrail'in Arz-ı Mev'ud ideali ekseninde bölgesel Kürdistan devleti oluşturulacak, bu oluşumu da Türkiye'nin sırtına yükleyip taşıtacaklardır, öngörüsünde bulunmuştu. Böyle olmadı mı, Haydar hoca haklı çıkmadı mı?!O dönemde "Bunlar komplo teorileri canım, bunlar kara mizah?" diyerek gülüp-geçen siviller ve askerler, bugün Haydar hocanın karşısında başları önlerine düşmüş vaziyette? Başlarımızın öne düşmesi yetmiyor ki, aklımızın başımıza düşmesi gerekiyor. Nitekim hala aklımız başımız düşmediği içindir ki, atı alanlar, çoktan Üsküdar'ı geçti. Millet ve devlet, Prof. Dr. Baş'ın öngördüğü halleri birebir yaşadı, yaşıyor.12 Temmuz 1991'de Bakanlar Kurulu, ilk Çekiç Güç'e izin verdi. Çekiç Güç, İncilik ile Pirinçlik üslerine yerleştirildi. Irak'ın kuzeyindeki Zaho'da da askeri karargâhı oluşturuldu.Sivil-asker herkes gördü ve iş işten geçtikten sonra nihayet itiraf etti ki, bu Çekiç Güç, yıllarca Türkiye'yi vuran terör örgütünü doğurdu. Bu Çekiç Güç, bölgemizde etnik ve mezhepsel ayrışmaların toplum mühendisliğini yaptı. Fitne ateşini yaktı.Çekiç Güç ve Körfez operasyonları Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi'ne evrildi; AKP hükümeti eş-başkanlık misyonu üstlendi.1 Mart 2003 tezkeresinin TBMM tarafından reddedilmesinin akabinde ve ma'lum Çekiç Güç'ün süresinin sona erdiği günün bir önceki gününde, AKP hükümeti, Amerika için ikinci bir dolambaçlı tezkere düzenlemesi yaptı. Hükümet, ABD'ye Türk hava sahasını açtı. Ve Erdoğan'ın "kahraman Amerikan askerleri"(!) dediği işgal güçleri, ikinci tezkereyle birlikte Irak'a saldırdı, BOP işgali aldı başını gitti. Çekiç Güç, AKP maharetiyle BOP gücü olarak boy verdi. Ve sonunda "Bölgesel Kürdistan" oluşumunu doğurdu, AKP'nin kucağına bıraktı.Birinci Çekiç Güç'ün sonuçlarından ders çıkartmayan ve başını BOP'a gömmüş Türk siyaseti, şimdi ikinci Çekiç Güç ve tampon bölge ile milletin başına bilerek veya bilmeyerek yeni belalar sarmaktadır.AKP hükümeti, Suriye bahanesiyle daha önce NATO'yu bölgeye çağırmıştı. Başarılı olamadı. Şimdi tampon bölge ve yeni Çekiç Güç telaşında baş çekerek işgal ordularına adeta davetiye çıkartıyor!BOP'ta kullandıkları Türkiye'yi, bölgedeki ateşin içine çekmek isteyen küresel güçler, karada savaşacak Koalisyon Güçlerine katılmamak için madem 49 rehineyi bahane ediyorsun, al sana rehineler, buyur vazifenin başına, dediler. Yapmacık bahanesi ortadan kaldırılan AKP hükümetinden şimdi özle hizmet bekliyorlar.Bahtsızlığa bakın ki, 03 Eylül 2010'da Diyarbakır'daki referandum konuşmasında "Çekiç Güç'ü biz gönderdik" diyerek halkı avlamak için yalandan efelenen Erdoğan ve ekibi, bugün bölgemize ikinci Çekiç Güç yerleştirmenin gayretini sergiliyor.Birinci Çekiç Güç ile Kuzey Irak'ta Bölgesel Kürdistan oluşumunu türetenler, AKP'nin teşne olduğu ikinci Çekiç Güç planlarıyla Kuzey Irak'a, Türkiye, Suriye ve İran'dan puzzle parçalarını ekleyerek Büyük Kürdistan oluşumu üreteceklerdir.Çekirdeği gördüğünde o çekirdekten boy verecek ağacını tahayyül edemeyen siyasi aymazlar; birinci Çekiç Güç çekirdeğinden boy veren Bölgesel Kürdistan'ı da mı görmüyorlar?! Ki İsrail eksenli Büyük Kürdistan ağacını ve meyvesini gebe ikinci Çekiç Güç tohumunu tampon bölgeye atıyorlar!Bölgemizdeki işgal güçleri, ne zaman Müslümanların, Kürt, Türk, Türkmen, Arap, Acem vs. halklarının hayrına rüya gördü ki; AKP hükümeti, bu ikinci Çekiç Güç rüyasından hayır bekliyor.Bırakın Amerika ve işgal güçlerinin bölgemiz hakkında hayır rüya görmesini; bunların semirttiği İslamcı kılıklı silahlı şebekeler değil mi, Kürt, Türk, Türkmen, Arap demeden bölgede kim varsa, herkesin anasını ağlatanlar!Hz. Peygamber'in ikazıyla, "Mü'min aynı delikten iki kere ısırılmaz" (Buhârî, Edeb, 83) iken; bizim imanımıza, Müslümanlığımıza ne oldu ki, aynı delikten bin kere ısırılıyoruz, hala ayıktığımız yok?Ayıkmayanlar, her türlü belaya müstahak olur!