"Az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik, altı ay bir güz gittik, döndük bir de arkamıza baktık ki, bir arpa boyu yol gitmişiz." Bu bir masal tekerlemesidir. Ama ilginç değil mi, günlerce gidilmiş ancak bir arpa boyu ilerlenmemiş? Aslında gider gibi eyleme geçilmiş ama bir yerlere gidilememiş. Ancak toplum kandırılmak istenmiş. Ya da her yol sizi doğruya götürmez sakın inanmayın denilmiş.
Bir yerlere toplumu götürdüğünü sananlar, ülkeyi iyiye, güzele taşıdığını düşününler veya bu insanlara inananlar geriye dönüp baktıklarında bir arpa boyu ilerlemediklerini görüyorlar mı? Kısaca yıllar, bizim yerimizde saymamıza neden olmuş. İnatlaşmak, çok bildiğini sanmak bizi çıkmaz yola sürüklemiş. İşte o zaman altı ay bir güz gitsek de amaca ulaşamayız, ulaşamadık da.
İnsanları şaşırtmak, kafa sersemliği yaratmak bizi şaşkına çevirmez mi? Demek ki bir yola çıkmadan önce o yolun çıkar yol olup olmadığını iyi araştırmak gerekiyor. Bilim insanlarına, meslek odalarına, sanatkârlara o yolun doğru olup olmadığını sormak gerekiyor. Tabii ki bu yolun başarıya ulaşması akıl ister, dünya görüşü ister, bağımsız düşünme ister. Yaşanmışlıklardan ders çıkarmak ister. Karayolları Genel Müdürlüğü neden yollara işaretler koyar? Çünkü çıkmaza girmeyelim, yanlış yola sapmayalım diye. İnsanlığın toplumsal işaretleri ise bilim insanlarıdır, deneyimli insanlardır.
Eğitim, okullaşma, yargı, tarım, sanayi, ulaşım, sağlık, sanat, yayıncılık, toplumsal kuruluşlar, siyasi partiler, toplumun yol göstericisidirler. Bu kurum ve kuruluşlara yüz çevirir, kulak tıkarsak elbette ki bir arpa boyu ilerleyemeyiz, ilerleyemedik de.
Bir zamanlar, ilaç üreten kuruluşlarımız vardı kapattık. Dünya ile yarışan üniversitelerimiz vardı. Üniversitelerimizi vasıfsız insanlarla doldurduk.
Köylerimiz cıvıl cıvıl insanlarla doluydu köylerimizi boşalttık. Cuma akşamı köy okulunda İstiklal Marşı eşliğinde göndere bayrak çekilir, pazartesi sabahı yine Ulusal Marşımızla bayrak gönderden indirildi. Bu eylemimizi de bitirdik. Çünkü taşımalı eğitime geçtik.
Bir iş insanımızın sözünü hiç unutamam, "Yol yaparak, köprü yaparak, AVM'ler yaparak ülkeyi kalkındıramazsınız. Ülke üretimle, eğitimle kalkınır." Köy boşaltılmışsa, şehirlerde varoşlar oluşturulmuşsa, binlerce genç işsiz sokaklarda dolaşıyorsa orada kalkınmadan ve ilerlemeden söz edilemez.
Evet, yollar yaptık, köprüler yaptık, havaalanları yaptık bu oluşumlar çok güzel. Ama bu oluşumları kimler kullanıyor? Bu yapılaşmalardan kimler ceplerini doldurdu ve dolduruyor?
Şehir hastaneleri yaptık, yapıyoruz. Bugün devlet hastanelerinden randevu almak olanaklı değil, olsa da en erken bir ay sonrasına gün veriliyor. Üç aylık raporlu ilaç alan insanlarımız, 200 TL civarında cebinden para ödüyor. Çalışanımız, emeklimiz yıllar öncesinde hem ilaç parası ödemiyor, hem de aylarca hastane kapılarında beklemiyordu.
Demek ki politikacılarımızla birlikte az gittik uz gittik ama bir arpa boyu ilerleyemedik. İnatlaşma, belirli çevreleri kayırma hesapları içinde olan kişilerle ülkemizi ve toplumumuzu ileri seviyelere taşıyamadık.
Çok mu yol kat ettik de ben mi bilmiyorum yoksa?
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023