Misyonerler yapacağını yaptıktan sonra,
Varacakları yere varmaya bir ramak,
Tadacaklarını tatmaya bir damak,
Gereceklerine bir hamak kaldıktan sonra bazı tiplerin ortaya çıkıp; "eyvah misyonerlik" diye feryat etmeleri asla samimi bir gayret değildir.
Hatta, şu zamana kadar susup, şimdilerde ortaya çıkmaları, misyonerlere hizmet içindir bile diyebiliriz.
Niye?
Çünkü, misyoner temelini atmış, çatısını çatmış, zemzeme vaftizi suyunu katmıştır.
Bu, inşaası tamamlanan binayı belediye ekiplerinin kepçe, dozer yıkmaya çalışmasına benzer.
Şu veya bu şekilde o binayı yıksanız bile, bina sahibinin diyeceği, ikna edeceği, taraftar olacağı bir sürü insan var.
Hem sonra o binayı yaparken, şu veya bu sebepten göz yuman, izin veren, hatta açılışına teşrif(!) eden adama, sen şimdi ne yapıyorsun demezler mi?
Niye izin verdin,
Niye yıkıyorsun?
Bir kere şunun altını kalın çizgilerle çizelim.
İşin nereye varacağına vakıf olduğu halde AKP'ye rey veren hiç kimse misyonerlikten şikayetçi olamaz.
Biraz daha genelleştirirsek, AB yanlısı hiçbir cemaat, hiçbir hoca, hiçbir hacı, hiçbir "şeyh efendi", hiçbir cemaat mensubunun misyonerlikten şikayet etmeye hakkı yoktur.
Çünkü en büyük misyoner örgüt, AB'dir.
Temellerini Hıristiyan misyonerlerin attığı bir kuruluştan, daha büyük bir misyoner örgüt olabilir mi?
Aynı özelliklere sahip ABD'nin müttefiki, mukimi, hayranı ve dahi ekşi ayranı olan hiçbir kimsenin de misyonerlikten şikayetçi olmaya hakkı yoktur.
Sen reyini ölümüne AB hayranı bir partiye vereceksin, sonra avazın çıktığı kadar "ben misyonerliğe karşıyım" diyeceksin.
İslam terminolojisinde bunun ne anlama geldiğini siz araştırın.
"Diyalog" programında M. Emin Koç'la Diyanet'in hazırladığı "misyonerliğe en güzel kaynak" olacak özellikteki Kur'an meali hakkında tartışan Prof. Zeki Aslantürk, adı üstünde aslan gibi misyonerlik aleyhinde açıklamalar yaptı katıldığı bir panelde.
Söz konusu meali hazırlayan ekipten olan Aslantürk, tam da misyonerlerin istediği şekilde Kur'an ayetlerini yorumluyordu o akşam.
Misyoner yapsa, millet kızar, ama bir ilahiyat profesörü yapınca, kızmaz, sadece şüphe içine düşer.
Panelde sayın Aslantürk tarihi bir tespit(!) de yapıyor; Nurculuktan bunalan gençler, onun tam zıddı olan Hıristiyanlığı seçiyor.
Gerçekleri bu kadar çarpıtan,
Tamamı ısmarlama bu tutarsız bir cümleyi başka kim kurabilir.
Türkiye'de misyonerliğin önünü açan nurcu arkadaşlar değil mi?
Türk insanı, ilk "Nurcu Hıristiyan Tugay Üçal" kavramını bu süreçte duymadı mı?
"Tasfi etmiş Hıristiyanlar" Said-i Nursî'nin sözü değil mi?
"Kur'an'daki Yahudi ve Hıristiyanları azarlayan ayetler bugünün Yahudi ve Hıristiyanlarını bağlamaz" diyen Fethullah Gülen değil mi?
"Allah Yahudi ve Hıristiyanları cennete korsa sizin bilmem ... mı olacak" sözünün bu cemaate mensup kişilere ait olduğunu bilmez sayın Aslantürk, çünkü onun dünyası M.Ü. İlahiyat binasından ibaret.
Bu millet, papazı, hahamı, misyoneri bu cemaate mensup kişilerin organize ettiği toplantılarda tanıdı.
Aslantürk bunu da bilmiyor.
Bir başka şey daha söylüyor Aslantürk; Misyonerlerin hedefi dini değil, vatanı bölmektir.
Yarısı doğru bu cümlenin.
Dini evvel emirde bölüp parçalamak özel bazı ilahiyatçıların görevidir.
Bir de şunu söyledi Aslantürk; bu süreçte; "Noel Baba faaliyetlerine ağırlık verilerek bu sembolleri çocuklarımızın zihinlerine sokuyorlar."
Peki Nurcuların yayın organı Aksiyon (kimi bunu aksiyön diye okur) Dergisi 473. sayısında Noel Baba'yı Anadolu Ereni ilan etmişti.
Noel Baba'yı Anadolu ereni ilan eden nurcuyu Hıristiyanlığın zıdd-ı kamili ilan eden bir akademisyen dediklerinde ne kadar samimi olur, buna siz karar verin.
Bütün bu göstermelik faaliyetler bizim gayretimizi perdelemek içindir.
Bunun farkına varalım lütfen.
Varacakları yere varmaya bir ramak,
Tadacaklarını tatmaya bir damak,
Gereceklerine bir hamak kaldıktan sonra bazı tiplerin ortaya çıkıp; "eyvah misyonerlik" diye feryat etmeleri asla samimi bir gayret değildir.
Hatta, şu zamana kadar susup, şimdilerde ortaya çıkmaları, misyonerlere hizmet içindir bile diyebiliriz.
Niye?
Çünkü, misyoner temelini atmış, çatısını çatmış, zemzeme vaftizi suyunu katmıştır.
Bu, inşaası tamamlanan binayı belediye ekiplerinin kepçe, dozer yıkmaya çalışmasına benzer.
Şu veya bu şekilde o binayı yıksanız bile, bina sahibinin diyeceği, ikna edeceği, taraftar olacağı bir sürü insan var.
Hem sonra o binayı yaparken, şu veya bu sebepten göz yuman, izin veren, hatta açılışına teşrif(!) eden adama, sen şimdi ne yapıyorsun demezler mi?
Niye izin verdin,
Niye yıkıyorsun?
Bir kere şunun altını kalın çizgilerle çizelim.
İşin nereye varacağına vakıf olduğu halde AKP'ye rey veren hiç kimse misyonerlikten şikayetçi olamaz.
Biraz daha genelleştirirsek, AB yanlısı hiçbir cemaat, hiçbir hoca, hiçbir hacı, hiçbir "şeyh efendi", hiçbir cemaat mensubunun misyonerlikten şikayet etmeye hakkı yoktur.
Çünkü en büyük misyoner örgüt, AB'dir.
Temellerini Hıristiyan misyonerlerin attığı bir kuruluştan, daha büyük bir misyoner örgüt olabilir mi?
Aynı özelliklere sahip ABD'nin müttefiki, mukimi, hayranı ve dahi ekşi ayranı olan hiçbir kimsenin de misyonerlikten şikayetçi olmaya hakkı yoktur.
Sen reyini ölümüne AB hayranı bir partiye vereceksin, sonra avazın çıktığı kadar "ben misyonerliğe karşıyım" diyeceksin.
İslam terminolojisinde bunun ne anlama geldiğini siz araştırın.
"Diyalog" programında M. Emin Koç'la Diyanet'in hazırladığı "misyonerliğe en güzel kaynak" olacak özellikteki Kur'an meali hakkında tartışan Prof. Zeki Aslantürk, adı üstünde aslan gibi misyonerlik aleyhinde açıklamalar yaptı katıldığı bir panelde.
Söz konusu meali hazırlayan ekipten olan Aslantürk, tam da misyonerlerin istediği şekilde Kur'an ayetlerini yorumluyordu o akşam.
Misyoner yapsa, millet kızar, ama bir ilahiyat profesörü yapınca, kızmaz, sadece şüphe içine düşer.
Panelde sayın Aslantürk tarihi bir tespit(!) de yapıyor; Nurculuktan bunalan gençler, onun tam zıddı olan Hıristiyanlığı seçiyor.
Gerçekleri bu kadar çarpıtan,
Tamamı ısmarlama bu tutarsız bir cümleyi başka kim kurabilir.
Türkiye'de misyonerliğin önünü açan nurcu arkadaşlar değil mi?
Türk insanı, ilk "Nurcu Hıristiyan Tugay Üçal" kavramını bu süreçte duymadı mı?
"Tasfi etmiş Hıristiyanlar" Said-i Nursî'nin sözü değil mi?
"Kur'an'daki Yahudi ve Hıristiyanları azarlayan ayetler bugünün Yahudi ve Hıristiyanlarını bağlamaz" diyen Fethullah Gülen değil mi?
"Allah Yahudi ve Hıristiyanları cennete korsa sizin bilmem ... mı olacak" sözünün bu cemaate mensup kişilere ait olduğunu bilmez sayın Aslantürk, çünkü onun dünyası M.Ü. İlahiyat binasından ibaret.
Bu millet, papazı, hahamı, misyoneri bu cemaate mensup kişilerin organize ettiği toplantılarda tanıdı.
Aslantürk bunu da bilmiyor.
Bir başka şey daha söylüyor Aslantürk; Misyonerlerin hedefi dini değil, vatanı bölmektir.
Yarısı doğru bu cümlenin.
Dini evvel emirde bölüp parçalamak özel bazı ilahiyatçıların görevidir.
Bir de şunu söyledi Aslantürk; bu süreçte; "Noel Baba faaliyetlerine ağırlık verilerek bu sembolleri çocuklarımızın zihinlerine sokuyorlar."
Peki Nurcuların yayın organı Aksiyon (kimi bunu aksiyön diye okur) Dergisi 473. sayısında Noel Baba'yı Anadolu Ereni ilan etmişti.
Noel Baba'yı Anadolu ereni ilan eden nurcuyu Hıristiyanlığın zıdd-ı kamili ilan eden bir akademisyen dediklerinde ne kadar samimi olur, buna siz karar verin.
Bütün bu göstermelik faaliyetler bizim gayretimizi perdelemek içindir.
Bunun farkına varalım lütfen.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024