Bağ bozumu

Toplumları "millet" yapan ana kurumlar, temel değerler ve ciddi bir tarih süreci vardır. Anayasa için ise "toplumsal mutabakat metni" nitelemesi yapılır.Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "millet olma"nın olmazsa olmaz kurumlarını "devlet, ordu, din, aile ve adalet" olarak yıllardan beri hatırlatır. Bu ana kurumları koruyamayan toplumlar "sürü" olmaya mahkumdur, der.Bu kurumlara tutunarak temel değerleri, ortak idealleri ve hayatı paylaşarak "millet" olmak ve millet kalmak mümkündür. Ufuk ve idealler, fert ve toplumların boy aynasındaki görüntüsüdür.Bu gerçekler perspektifinden Türk milletinin bugününe ve geleceğine bakıldığında, vaziyetin hiç de iç açıcı olmadığı görülecektir.Milletin yüreğine ve toplumsal hafızaya şöyle bir atf-ı nazar edin lütfen?Devlet; küçülmüştür.Ordu; tasfiye edilmiştir.Din; içi boşaltılmıştır.Aile; "iç şiddet"le cebelleşmektedir.Adalet; çivisi çıkmıştır.Temel değerler; kim kime dumduma vaziyet malumdur.Ortak idealler; ortada ideal namına bir şey kalmamıştır.Devletin en üst düzeyinden toplumun en at katmanına kadar her seviyede yaşanan dalaşlar, kapışmalar, çatışmalar ve facialar, bu toplumsal bağ bozumu üstüne tuz ekmektedir.Devlet erkanının, siyaset erbabı ve toplum öncülerinin, ufuk ve ideal diye milletin önüne koydukları şeyler ise maalesef başlı başına fecaattir."Büyük millet" ve "baba devlet" çıtasının, sürü millet ve cüce devlet seviyesine düşürülmediğini söyleyebilecek birisi varsa, beri gelsin?"Büyüklük" kavramı siyasi baskı, politik kibir, dediğim dedik, ötekisinin canı cehenneme ve icma halinde dillere pelesenk olmuş demokratik diktatörlük olarak boy göstermiyor mu?!"Büyüklük" kavramını "insanlık, adalet, hizmet, asalet, irfan ve medeniyet ufuklarına doğru yükselme azmi ve gayreti" olarak gören var mı?  "Büyük millet" olma ideali olan var mı, Prof. Dr. Baş'tan gayrı? "Kainat devleti" olma ufku ve projesi olan var mı, Prof. Dr. Baş'tan başka?Yok? Keşke olsa.İşin daha vahim olan devlet erkanı, hükümet erbabı ve aydın geçinen takımın Türk milletinin önüne koydukları perspektif, çağdaş kölelikten başka bir şey değil:Dağılmış AB'ye kapı kulu olmak,İşgalci ABD'ye emir eri yahut BOP ekseninde Müslümanlara karşı kullandığı model lejyoner olmak,Yeraltı-yerüstü kaynaklarını, madenlerini ve GSMH'sını kendi eliyle ecnebiye peşkeş çekmiş bir züğürt ağa olmak,Liberalizmin İslamcı kılıklı Medine dilencileri olmak,36 etnik parçaya bölünmüş ve her bir parçası diğer bir parça ile dalaşa tutuşmuş "demokrat çil yavruları" olmak!Kısaca tasmasız çağdaş köleler topluluğu! Şunların ideallerine bakın, Allah aşkına? İdeallerine bakın da, boylarının ölçüsünü alın!Bu algı, bu anlayış seviyesi ve bu boy aynasındaki görüntü, onurlu insanın, büyük milletin ve koskoca devletin öldüğü yerdir.Başbakan R. T. Erdoğan ve müşavirinin, helal lokmasını yerin 400-500 metre derinliklerinde kavrularak kazanan madencilere tekme-tokat girişmelerinin arka planındaki itici güç, işte bu "çağdaş kölelik" algısı ve idealinden beslenmektedir.Bu algı, bu ufuk ve bu idea tablosu, Türk milletini kökünden kazıyacak, sürü haline dönüştürüp tarihten silecek vaziyetin göstergesidir.Bu vaziyeti anlamak için sadece AB'nin ölü hali ve ona takılmış Türkiye'yi görmek yeterlidir.Prof. Dr. Baş'ın 2002'de öngördüğü ve haber verdiği üzere AB dağlıyor, içten çöküyor. AB karşıtı siyasi partiler, ilk sıraya konuşlanıyorlar. Yani AB bitmiş, Haçlı tabutu olmuş!Türkiye'dekiler ise AB tabutuna tutunmuşlar, Türkiye'yi kabristana sürüklüyorlar? Ufukları bu kadar bunların!Türk milleti, bu "çağdaş köleliğe" veya "alçak sürünmeye devam ederek sürü olmaya" razı ise, diyecek bir şey yok? Hayır, razı değilse; o zaman, bu vahşi bağ bozumunu durdurup onurlu insan, büyük millet ve kainat devleti inşa edecek olan Prof. Dr. Baş ve BTP kadrolarına yetki devri yapması gerekiyor.