Bahçeli, Erdoğan’a neden yoldaş oldu?

Sayın Bahçeli'nin yerel seçimler için İYİ Parti'ye yaptığı çağrı, ardından yapılan 'kim daha çok milliyetçi ve milliyetçilerin evi neresi' tartışmalarını ve de MHP'li kurmayların bildik üsluplarını takip ediyorsunuzdur.

Sayın Bahçeli bu çağrıyı neden yaptı? 

Ekonomik kriz, sosyal adaletsizlik ve ortaya çıkan toplumsal tepkiyi iktidar partisine yıkıp milletin önüne 'Türkiye için milliyetçiler' birleşti pozu ile çıkmak için mi? 

Emin olun hayır. Çünkü Sayın Bahçeli ve partisi nereden, nasıl bir rüzgar estiyse Erdoğan'dan çok Erdoğancı, Erdoğan ve AKP'den çok tek adam rejimini savunan konumundalar.

Bu rejimin bekası için İP'i, yerel seçimlerden olası CHP ittifakından uzaklaştırıp, kaybedilen büyükşehirleri yeniden AKP'ye kazandırma gayretinden başka bir şey değildir. 

Erdoğan ve sistemine en çok karşı çıkan Bahçeli idi 

Çok değil 2015, 2016 yıllarının arşivlerin bir açın. Söylenenlere, yapılan tabirlere ve ithamlara bir bakın. Bir kaçını hatırlatayım:

'Erdoğan, 'bu gömlek bu bedene dar geliyor' diyerek milletimizin aklıyla, irfanıyla alay etmektedir. 

Milli Görüş gömleğini giyen Erdoğan, BOP gömleğini giyerek milletimizi yıllarca kandırmış, zamanımızı çalmıştır. 

Ancak milletimiz gömlek değiştirmez. Değiştireceği gömleği de asla giymez. Şerefini gömlek gibi giyip çıkaran, tarafsızlık yeminini ampul gibi yakıp söndüren bir şahsiyet Türkiye'ye istikamet çizemez, milletimizin aklını artık çelemez…

Mesele Erdoğan'ı güvence altına almaktır. Mesele Erdoğan'ın kişisel gayesinin tatmin olmasıdır. Erdoğan başbakanken de, cumhurbaşkanıyken de çift başlılıktan şikayetçidir. Çünkü sözünden başka söz söylenmesini kaldıramamaktadır…

Erdoğan ve Öcalan başkanlık sisteminde söz kesmiş, bölücü çevrelerden gelen mesajlar da bunu doğrulamıştır…

Öcalan canisiyle ve başkanlık sistemini kurma hedefine sabitlenen Erdoğan, geri dönülmeyen bir mecraya sapmıştır…

Oturmuş, teamülleri yerleşmiş parlamenter sistemi yıkmak ve başkanlık kılıfıyla diktatörlüğe geçmek yenilikse, bırakın eskiden bakalım."

Evet, bu ve daha nice sözler Sayın Bahçeli'nin 2015 ve 2016 yıllarında yani Sayın Erdoğan henüz 'tek adam 'olmamışken 80 milyonun şahitliğinde sarf ettiği sözlerden bir kaçıydı bunlar.  

Aradan 1 yıl geçti, geçmedi! Artık ne olduysa bilemiyorum Sayın Bahçeli ve partisi, Erdoğan ve partisinden daha çok 'başkanlık=tek adamlık' rejimini savunmaya ve de koruyup, kollamaya başladılar.

5 yıl geçti. Dış politikada milletin karşısında '7 düvele karşı' bir lider profili çizilirken dışarıda '7 düvel ne derse o olur' icraatları ortada.

Ekonomik kriz ortada. Terör artık dağda filan değil sokaklara inmiş vaziyette. Uyuşturucu, fuhuş, cinayetler her tarafı sarmış.

Millet kindarlaştırılmış, mülteciler sorunu büyüyor, sosyal çalkantılar ürkütücü boyutta, aile kurumu zedelenmiş, eğitim, sağlık parası olana endekslenmiş ama Sayın Bahçeli bugün diyor ki: "Ülkemiz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle muazzam bir serpilme ve yükselme dönemine geçiş sağlamıştır".

Bu muazzam serpilme ve yükselmeden kasıt nedir bilmiyorum ama milliyetçilik damarı kabaranlara Sayın Erdoğan'ın, Para, tıpkı bayrak gibi tıpkı milli marş gibi bir ülkenin gücünü itibarını bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı milletin itibarıdır' sözünü hatırlatıp, 1 dolar 27 TL'yi geçtiğini hatırlatmak isterim. Milletin itibarı nerede?

Basiretsiz muhalefet

Sayın Erdoğan: "Türkiye'nin en büyük talihsizliği basiret yoksunu bu muhalefete sahip olmaktır" dedi.

2010 yılı Şubat ayında ise "Bu muhalefet tarzı, bizim hükümet olarak da, siyasi parti olarak da hayrımızadır. Böyle muhalefete can kurban ama bu muhalefet tarzı ülkenin de, demokrasinin de hayrına değildir" diyordu.

13 yılda Sayın Erdoğan'ın gördüğünü, milletimiz ve muhalefet görmedi. Şimdi muhalefet 'değişim' şarkıları çalarken insanımız ise şikayet üstüne şikayetçi.  

'FETÖ belasına karşı mücadele veren ilk ve tek siyasi partiyiz'

8 Ağustos'ta Aksaray'da partililerle bir araya gelen BTP lideri Hüseyin Baş: "Sizler bugüne kadar Türkiye'ye gelmiş bütün tehlikeleri daha hiç kimse ortaya koymadan sezmiş ve ortaya koymuş, buna çözümler üretmiş bir siyasi kadronun bugünkü temsilcilerisiniz. 

Siz, FETÖ belası Türkiye'deki her türlü bürokrasiye, siyasete,  devlete, özel kurumlara sızarken bunun yanlışlarını fark edip, bunun karşısında durup buna önlem alan, topluma bunun tehlikelerini anlatan tek siyasi yapılanmasınız" dedi.

9 Ağustos'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Bildirisi'nde ise PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere milli birlik ve beraberliğe zarar verecek her türlü tehdide karşı mücadele vurgusu yapıldı.

ABD ile Barzani ile dost olup PKK/KCK-PYD/YPG ile mücadelede başarılı olunabileceğine inanıyor musunuz?

Esad ile düşman olup DEAŞ (IŞID) ile mücadelede başarılı olunabileceğine inanıyor musunuz?

Ya FETÖ! Ortada bu kadar bilgi, belge ve icraat varken FETÖ'nün siyasi ayağı kim sorusu, cevapsız kalmışsa FETÖ ile mücadele edildiğine ben inanmıyorum. Ya siz?