Bir ilan vardı binanın önünde; Dikkat! Binaya girmek yasaktır. Yıkılma tehlikesi. Aradan birkaç gün geçti. Yine oradan geçerken bina yok olmuş. Binanın bulunduğu alan üstünde bir makine. Zafer kazanmış komutan edasıyla duruyor. Öyle ki binanın temelini bile kazımıştı bu makine.
Asıl adı, tanımı nedir bilmem. Markasından ötürü olsa gerek “kato” diye isimlendiririz bu aracı. İnsan eline benzer bir kepçesi vardır. İnşaatlarda, yol yapımlarında, temel kazmalarda, dere ıslahlarında vs. kullanışlı bir araçtır.
Niye mi anlattım bunları? İstanbul’da bir köy derneğimiz var. Artvin, Şavşat, Kirazlı Köyü Derneği. Bizim yöremiz dört mevsim ıslaktır. Ha bire yağar. Dereler taşar, yollar bozulur vs. Artı köyümüz afet bölgesi ilan edilmiş. Neden? Dere çok, göl çok. Islahları yapılmamış yıllardan beri. Mühendislerin söylediği; Köyün altından dereler akıyor.
Benzer sorunlar diğer köylerde, ilçe merkezinde de var. Hatta bentlerin yıkılması sonucu beş vatandaşımız ölmüş, haberlere bile çıkmıştı Şavşat. Haliyle muhtarlar, kaymakama gidiyorlar. Dere ıslahları, alt yapı çalışmaları, yol yapımı vs. için ihtiyaç, istek ve şikâyetlerini bildiriyorlar.
Kaymakam durumun farkında; Muhtarlar haklı. Devletin sorumluluğunu yerine getirmesi lazım. Bunun içinde araç, gereç lazım. Bu araç, gereci temin içinde ödenek lazım ama yürütmenin (hükümetin) ilçeye ayırdığı ödenekle bu araç, gerecin vidalarını ancak alırsın.
Ama birilerinin de bir şey yapması lazım. Kaymakamda devleti temsil ettiğine göre bu görev ona düşüyor. Ve vuruyor salmayı. İlçe ve ilçeye bağlı 63 köyün bu tip ihtiyaçlarının karşılanması için her köye 2500 TL salma payı düşüyor. Köylerden toplanan bu parayla “kato” alınacak ve sırayla 63 köye hizmet götürülecek. Artık bizim köye ne zaman sıra gelirse.
Ha, kaymakam bu uygulamaya, sırf vatandaşın işi görülsün mantığıyla gittiğine eminim. Çünkü başka çare yok. Ama köylerde de pek kimse yok. İşte bizim muhtarda buna binaen İstanbul’daki köy derneğine haber göndermiş. Para, para, para istiyor. Yoksa hizmetten mahrum kalacağız (!) diyor.
Bu Anadolu’nun bir fotoğrafıdır. Benim vatandaşım hala eğitimde, sağlıkta, alt yapı, yol vs. gibi devletin yapması gereken işleri kendi yapmakta, bedelini kendi ödemektedir. Neden mi devlet yapmalı? Çünkü sosyal devlet kavramında bu hizmetlerin hepsi devletin, vatandaşa bedelsiz götürmekle yükümlü olduğu işler, hizmetler kapsamındadır da ondan. Yada sosyal devlet olduğumuz iddiası sadece laftır.
Evet, bu Anadolu fotoğrafını elimize alarak, iktidar ve mutlu azınlığın sadece birer kare fotoğraflarına bir bakalım. Hani geçen gün yazdım; Sayın Bakan, 25 bin TL’ye ev alıyor, haftayı devriyesinde 300 bin TL’ye satıyor. Yani Sayın Bakan’ın bir alış, verişten yaptığı karla bir ilçe ve 63 köyünün ihtiyacı karşılanabilirmiş. Yani Sayın Bakan, kendisi için olan gayretini devleti ve milleti içinde ortaya koysaydı, benim muhtarım İstanbul’dan para istemezdi.
Yine deniz kumundan ev yaparak, kum kadar para sahibi olan Ali Bey (Ağaoğlu), lüks otomobillerinden birine kıyıp, üniversiteye hibe etmiş. Fiyatı 450 bin TL. Yani 2 kato parası. Yani 2 Şavşat artı 126 köye hizmet ederi. Yahu adamın malının kâhyası mısın? Evet, kâhyasıyım. Çünkü sınırda bekleyen benim kardeşim, anladın mı?
Eğer rahatlayacaksanız
Bir zamanlar 12 Eylülcülerin el, eteklerini öpenler, tablolarına milyarları verenler, dergilerinde, gazetelerinde ordu nerede diye haykıranlar şimdi bu darbecilere düşman kesildiler. İktidarından, sosyal yapılanmalarına kadar herkes bir hırs, bir hınç, bir intikam peşinde. Ama kime karşı? Kimin için? Ne için?
Eğer Türkiye için diyorsanız, yalan söylüyorsunuz. Çünkü daha dün davetlerde, toplantılarda el pençe duruyordunuz. El öpüyordunuz. Üstelik böyle bir yükümlülüğünüzde yoktu. Sonra bu nasıl bir köprüydü ki, otuz yıldır dayı, dayı diyordunuz, şimdi ise darbeci, darbeci diyorsunuz?
Millet için diyorsanız, benim milletim kindar değildir. Bence, siz gündemi saptırmak, milleti geçmişe, acılarına götürerek artı rantlar elde etmek için bu çorbayı ısıtıyorsunuz. Ama eğer tatmin olacaksanız bir fikrim var. Milletimiz Rambo filmlerine hastadır. Bu işi yargının bitiremeyeceği malum. O zaman Rambo taktiğiyle bu işi bitirelim. Böylece intikamınız alınmış olur! Var mısınız?
Evren ve Şahinkaya’yı Marmaris’te aynı eve götürelim. Yaşlarını toplayalım. Atıyorum 180 mi çıktı. Bulundukları eve 180 kilo C 4 patlayıcı yerleştirelim. Kilolarını hesaplayalım. Kaç çıktı? 150 mi? Hazır NATO üssüde ülkemize kurulmuşken, bi 150 Kg’lık füzeyi de Marmaris’e yöneltsin. Sonra bu kişilerin iktidarlarında kaç kişi idam cezası verildi? 517 yanılmıyorsam. O zaman 517 tane tankı da Marmaris’e getirelim artı faili meçhulleri de hesap edip, o miktarda donanma komutanlığından savaş gemisi talep edelim ve eş zamanlı olarak ateş emri verelim. Böylece 12 Eylülün ruhu bile kalmaz. Sizde rahat edersiniz. Olur mu?!!!
Asıl adı, tanımı nedir bilmem. Markasından ötürü olsa gerek “kato” diye isimlendiririz bu aracı. İnsan eline benzer bir kepçesi vardır. İnşaatlarda, yol yapımlarında, temel kazmalarda, dere ıslahlarında vs. kullanışlı bir araçtır.
Niye mi anlattım bunları? İstanbul’da bir köy derneğimiz var. Artvin, Şavşat, Kirazlı Köyü Derneği. Bizim yöremiz dört mevsim ıslaktır. Ha bire yağar. Dereler taşar, yollar bozulur vs. Artı köyümüz afet bölgesi ilan edilmiş. Neden? Dere çok, göl çok. Islahları yapılmamış yıllardan beri. Mühendislerin söylediği; Köyün altından dereler akıyor.
Benzer sorunlar diğer köylerde, ilçe merkezinde de var. Hatta bentlerin yıkılması sonucu beş vatandaşımız ölmüş, haberlere bile çıkmıştı Şavşat. Haliyle muhtarlar, kaymakama gidiyorlar. Dere ıslahları, alt yapı çalışmaları, yol yapımı vs. için ihtiyaç, istek ve şikâyetlerini bildiriyorlar.
Kaymakam durumun farkında; Muhtarlar haklı. Devletin sorumluluğunu yerine getirmesi lazım. Bunun içinde araç, gereç lazım. Bu araç, gereci temin içinde ödenek lazım ama yürütmenin (hükümetin) ilçeye ayırdığı ödenekle bu araç, gerecin vidalarını ancak alırsın.
Ama birilerinin de bir şey yapması lazım. Kaymakamda devleti temsil ettiğine göre bu görev ona düşüyor. Ve vuruyor salmayı. İlçe ve ilçeye bağlı 63 köyün bu tip ihtiyaçlarının karşılanması için her köye 2500 TL salma payı düşüyor. Köylerden toplanan bu parayla “kato” alınacak ve sırayla 63 köye hizmet götürülecek. Artık bizim köye ne zaman sıra gelirse.
Ha, kaymakam bu uygulamaya, sırf vatandaşın işi görülsün mantığıyla gittiğine eminim. Çünkü başka çare yok. Ama köylerde de pek kimse yok. İşte bizim muhtarda buna binaen İstanbul’daki köy derneğine haber göndermiş. Para, para, para istiyor. Yoksa hizmetten mahrum kalacağız (!) diyor.
Bu Anadolu’nun bir fotoğrafıdır. Benim vatandaşım hala eğitimde, sağlıkta, alt yapı, yol vs. gibi devletin yapması gereken işleri kendi yapmakta, bedelini kendi ödemektedir. Neden mi devlet yapmalı? Çünkü sosyal devlet kavramında bu hizmetlerin hepsi devletin, vatandaşa bedelsiz götürmekle yükümlü olduğu işler, hizmetler kapsamındadır da ondan. Yada sosyal devlet olduğumuz iddiası sadece laftır.
Evet, bu Anadolu fotoğrafını elimize alarak, iktidar ve mutlu azınlığın sadece birer kare fotoğraflarına bir bakalım. Hani geçen gün yazdım; Sayın Bakan, 25 bin TL’ye ev alıyor, haftayı devriyesinde 300 bin TL’ye satıyor. Yani Sayın Bakan’ın bir alış, verişten yaptığı karla bir ilçe ve 63 köyünün ihtiyacı karşılanabilirmiş. Yani Sayın Bakan, kendisi için olan gayretini devleti ve milleti içinde ortaya koysaydı, benim muhtarım İstanbul’dan para istemezdi.
Yine deniz kumundan ev yaparak, kum kadar para sahibi olan Ali Bey (Ağaoğlu), lüks otomobillerinden birine kıyıp, üniversiteye hibe etmiş. Fiyatı 450 bin TL. Yani 2 kato parası. Yani 2 Şavşat artı 126 köye hizmet ederi. Yahu adamın malının kâhyası mısın? Evet, kâhyasıyım. Çünkü sınırda bekleyen benim kardeşim, anladın mı?
Eğer rahatlayacaksanız
Bir zamanlar 12 Eylülcülerin el, eteklerini öpenler, tablolarına milyarları verenler, dergilerinde, gazetelerinde ordu nerede diye haykıranlar şimdi bu darbecilere düşman kesildiler. İktidarından, sosyal yapılanmalarına kadar herkes bir hırs, bir hınç, bir intikam peşinde. Ama kime karşı? Kimin için? Ne için?
Eğer Türkiye için diyorsanız, yalan söylüyorsunuz. Çünkü daha dün davetlerde, toplantılarda el pençe duruyordunuz. El öpüyordunuz. Üstelik böyle bir yükümlülüğünüzde yoktu. Sonra bu nasıl bir köprüydü ki, otuz yıldır dayı, dayı diyordunuz, şimdi ise darbeci, darbeci diyorsunuz?
Millet için diyorsanız, benim milletim kindar değildir. Bence, siz gündemi saptırmak, milleti geçmişe, acılarına götürerek artı rantlar elde etmek için bu çorbayı ısıtıyorsunuz. Ama eğer tatmin olacaksanız bir fikrim var. Milletimiz Rambo filmlerine hastadır. Bu işi yargının bitiremeyeceği malum. O zaman Rambo taktiğiyle bu işi bitirelim. Böylece intikamınız alınmış olur! Var mısınız?
Evren ve Şahinkaya’yı Marmaris’te aynı eve götürelim. Yaşlarını toplayalım. Atıyorum 180 mi çıktı. Bulundukları eve 180 kilo C 4 patlayıcı yerleştirelim. Kilolarını hesaplayalım. Kaç çıktı? 150 mi? Hazır NATO üssüde ülkemize kurulmuşken, bi 150 Kg’lık füzeyi de Marmaris’e yöneltsin. Sonra bu kişilerin iktidarlarında kaç kişi idam cezası verildi? 517 yanılmıyorsam. O zaman 517 tane tankı da Marmaris’e getirelim artı faili meçhulleri de hesap edip, o miktarda donanma komutanlığından savaş gemisi talep edelim ve eş zamanlı olarak ateş emri verelim. Böylece 12 Eylülün ruhu bile kalmaz. Sizde rahat edersiniz. Olur mu?!!!
Akın Aydın / diğer yazıları
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024