Demokrasinin önündeki engel, seçim barajı? Onu anladık da, anlamadığımız; Yüksek Seçim Kurulu'nun(YSK) Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı gibi, Tayyip efendiyi koruyup kollaması ve muhalif partilerin önüne set çekmesi. Seçim sürecinde Cumhurbaşkanı'nın Anayasa'ya aykırı biçimde parti genel başkanı gibi propaganda yapmasına, Başbakan, bakan, milletvekilleri, vali ve kaymakamların devletin tüm imkânlarını hukuk tanımayarak iktidar partisi için seferber etmesine sessiz kalan YSK, AKP karşısındaki partilere zorluk çıkarmak için elinden gelen her şeyi yapmıştır. Usulsüzlüklere, hukuksuzluğa ilişkin şikâyet ve itirazları külliyen reddeden, ya da ben karışamam diyen bu kurum, hepten iktidarın gücüne kulak verip boyun eğmiştir.YSK, seçim öncesi sonrası anayasa ihlâllerini önlemesi gereken bir kurum olması gerekirken, anayasayı ihlâl suçunu işlemiştir.Oysa seçimlerin anayasa ve yasaya uygun şekilde dürüstçe yapılması görevi YSK'ya verilmiştir (Anayasa, madde: 799).YSK, görevini savsaklamış dahası kötüye kullanmıştır.Anlaşılan o ki, seçim barajının kaldırılmasından önce YSK'nın tarafsızlığını sağlamak zorunlu şarttır.Barajı istediğiniz kadar kaldırın, iktidarın arkasında kapı gibi YSK varsa, şaibeli kediler(!), sonuçları patilemeye devam edecektir.Yaptırım mı? YSK kararlarına karşı İdari Yargıda dava açabilirsiniz. Bundan sonuç alamazsanız, Anayasal Yargıya gidersiniz yani Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvuruda bulunabilirsiniz.Yargı ağır işlediğinden atı alan Üsküdar'ı çoktan geçmiş olur. Kaldı ki, bu satırların yazarı önceki seçimlerde tüm bu yolları denemiş, sonuç alamamıştır.Çözüm ne olabilir?Bağımsız yargı, işin olmazsa olmazıdır. Yukarıda değindiğimiz Anayasa'nın 79. Maddesi hükmü, seçimlerin genel yönetimi ve denetimini yargı organına vermiştir. Seçimlerin yargı organı YSK'dır (Anayasa'nın aynı maddesi). Yargı erki siyasetin vesayetinden kurtulursa YSK da bağımsızlığına kavuşmuş olur.Daha dumanı üstünde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararnamesiyle 2600 hakim ve savcının yeri değiştirildi. Siyasal iktidarın dümen suyunda hazırlanan 2015 ana kararnamesi, ortalığı hallaç pamuğu gibi attı. Bu şartlarda hangi mahkemenin hangi yargıcı bağımsız olarak sadece adalet ve vicdanı ile hüküm verebilecek. Verse, yerinden olacak, belki de meslekten atılacak? Örnekleri gözümüzün önünde.TBMM yeni bir dönem olabilir mi? Henüz hükümet için çıkmaz sokaklar görünmüşken. Yasama döneminin hukuksuzluğa çare olabileceği aklımızın ucundan bile geçmiyor.Sonuç olarak diyecek odur ki, barajı kaldırmak yetmez; Yargının bağımsızlığı bir ön meseledir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023