Başbakanın yurtdışı gezileri

Artık dünyada olaylar çok hızlı gelişiyor. Dünya arenasında kartlar hızlı bir şekilde açılıyor. Son birkaç gün içerisinde Türkiye' yi ilgilendiren ciddi gelişmeler oldu.Mesela Barzani 2007 yılında Kerkük' ün bir Kürt şehri olacağını ilan etti.Kıbrıslı Rumlar KKTC ile ticaret yapılmasına izin vermek için Maraş bölgesini istedi.ABD Fener Rum Patrikhanesinin ekümenlik olduğunu Türkiye'nin artık bunu tanımasını istedi.Kısaca İMF, AB, ABD ve global güçler eliyle Türkiye'nin boynuna geçirilen ilmik gün geçtikçe biraz daha sıkıştırılıyor. Kurtlar masasına konulan Türkiye bir o tarafa bir bu tarafa savruluyor. Tüm bunlar olurken başbakanımız sanki bir toplum mühendisliği üstlenmiş gibi insanımıza bu olaylar abartılıyor. Dercesine dokuz günlük Avustralya gezisine çıkıyor. Eşi emine ERDO?AN' la Yüzüklerin Efendisinin çekildiğinin ÇHRİSTCHURCH turu atıyor. Tahate tepesinden manzara izlerken sizde böyle şeyler düşünmeyin demek istiyor. Ama devlet idare etmek ciddi bir iştir. Devletin başbakanı üç bakanı ile birlikte 9 gününü Türkiye'den 17 bin Km. uzakta yalnızca yılda 80 bin dolar ticaret hacmimiz olan Avustralya da geçiremez. Zaten olayın ticari boyutunun olamayacağını Rahmi Koç şu cümleleri ile ifade etmiştir. "Bu ziyaretten maksat gezmek ise ona bir şey diyemem. Ama maksat ticaret ise olsa olsa 80 bin dolarlık ticareti 90 bin dolara çıkarabilirsin."Başbakanımız gezen güzel oturan gazel olur deyimiyle yola çıkaraktan üç yıllık iktidarında 90 sefer yurt dışı seyahatine çıkmıştır. Sayın başbakan bu ziyaretleri savunurken dışarıda Türkiye' nin tanıtımını ve Türkiye' nin mallarına dışarıda Pazar buluyoruz demektedir. Halbuki hükümetin üç yılık dış ticaret karnesine baktığımızda 2001 yılında 10 milyar dolar olan dış ticaret açığı 2002 de % 54 , 2003 de % 43 , 2004 ise % 56 artarak 34.4 milyar dolar ile Cumhuriyet tarihinde dış ticaret açığı rekoru kırılmıştır. 2005 yılında ise durum bundan farklı değildir. Bu tabloya bakıldığında az buçuk ekonomi bilen insan Sayın Başbakanımızın ziyaret ettiği ülkelere Türk mallarını değil bilakis o ülkenin mallarına Türkiye'yi Pazar yaptığı görülecektir. Zaten başbakanın kendi ifadesi ile en iyi yaptığı işin Türkiye' yi pazarlamak olduğu ifade edilmiştir.Ama şu da bilinmelidir ki mahkeme kadı ya mülk değil.