AKP ve MHP ortaklığının aldığı erken seçim kararı ortalığı birbirine katarken mağduriyetleri kapıda olanlara bakalım;
Seçmenler bu listenin başını çekerken, siyasi partiler, Cumhurbaşkanı adayı olacaklar da potansiyel mağdurlar arasında gözükmektedir.
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), uyum yasaları doğrultusunda açıklayacağı, Cumhurbaşkanı adaylığı için üç beş günle sınırlı sürede 100 bin imzanın toplanması hem seçmeni hem de adayı zora sokacaktır.
Seçim sandıklarının güvenliği ve kullanılan oyların denetimi, seçimlerin normal sürede yapılması durumunda bile sorunları davet ediyorken, baskın seçim süreci bu sıkıntıları katlayacaktır.
Tüm bunlar seçme ve seçilme hakkının ihlâlinin güncelleşmesinin ayak sesleridir. Güncelleştiğinde hak ihlâli gerçekleşecek, mağduriyetler olacaktır.
Mağduriyet, hukuk yoluna başvurmanın koşullarındandır. Mağduriyet henüz olmamış ama mağdur olma riski varsa, yani potansiyel mağduriyet durumunda yargıya gidilebilir mi?
Özellikle Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvuruda bulunulabilir mi?
AYM'nin bireysel başvuru incelemelerinde bugün itibariyle geldiği noktaya bakıldığında potansiyel mağduriyete ilişkin olumsuz bir duruşunun olduğu söylenebilir.
Örnek verelim; Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerinde uygulanması kararlaştırılan plan ve projelere dair idari yargıda açılan iptal davası sonucunda verilen kararın uygulanmaması nedeniyle yapılan bireysel başvuruda, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı ve adil yargılanma haklarının ihlâl edildiği iddia edilmiştir. Anayasa Mahkemesi başvuruyu reddetmiş ve gerekçesinde plan ve projeyle ilgili başvuruda bulunanın doğrudan kişisel ve güncel hakkının bulunmadığı; kendi bireysel haklarının ihlâl edildiğini ileri sürmeksizin, toplumun menfaatlerinin ihlâl edildiği iddiasıyla AYM'ye bireysel başvuruda bulunulamayacağını hükme bağlamıştır.
AYM kararının eleştirilecek noktası şudur; bir genel düzenleyici işlemin, herhangi bir uygulama işlemi olmaksızın bireyin temel hakkını doğrudan ihlâl edebileceği hususunun nazara alınmamasıdır.
Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadında mağdur sıfatı, potansiyel mağduriyeti de kapsamaktadır.
Erken seçimi düzenleyen işlemler mağduriyetlere yol açacaktır. Kısa sürede, seçime katılacak siyasi partiler yeterince hazırlık yapamayacakları gibi, mâli yardım alamayan partilerin durumu daha da zorlaşacaktır. Bu nedenle şimdiden "potansiyel mağdur" sıfatıyla yargı yoluna başvurulabilmelidir.
Sürenin yetersizliği, adalete erişim hakkını da önlemektedir.
AYM'ye bireysel başvuru için iç hukuk yollarının tüketilmesi şartı varsa da, bu koşul katı biçimde uygulanmamakta, esnetilebilmektedir. İçinde bulunduğumuz koşullar iç hukuk yollarının tüketilmesine tahammülü kaldıracak durumda değildir.
OHAL süreci de yapılacak seçimin demokrasiye uygunluğunu tartışır hale getirmiştir.
Nitekim AB Parlamento Komisyonu da Türkiye'deki seçimlerin AB kriterlerine uygun bulunmadığını, OHAL koşullarında demokratik bir seçim yapılamayacağını açıklamış, seçimlerin ertelenmesini tavsiye etmiştir.
AB yargı organı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları da bu şekilde yoruma müsaittir.
Potansiyel mağduriyetlerin somutlaşmadan yargının müdahalesi, anayasasına adalete erişim ve adil yargılanma haklarını yazan ülkemiz için gerekli ve zorunlu bir durumdur.
Seçmenler bu listenin başını çekerken, siyasi partiler, Cumhurbaşkanı adayı olacaklar da potansiyel mağdurlar arasında gözükmektedir.
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), uyum yasaları doğrultusunda açıklayacağı, Cumhurbaşkanı adaylığı için üç beş günle sınırlı sürede 100 bin imzanın toplanması hem seçmeni hem de adayı zora sokacaktır.
Seçim sandıklarının güvenliği ve kullanılan oyların denetimi, seçimlerin normal sürede yapılması durumunda bile sorunları davet ediyorken, baskın seçim süreci bu sıkıntıları katlayacaktır.
Tüm bunlar seçme ve seçilme hakkının ihlâlinin güncelleşmesinin ayak sesleridir. Güncelleştiğinde hak ihlâli gerçekleşecek, mağduriyetler olacaktır.
Mağduriyet, hukuk yoluna başvurmanın koşullarındandır. Mağduriyet henüz olmamış ama mağdur olma riski varsa, yani potansiyel mağduriyet durumunda yargıya gidilebilir mi?
Özellikle Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvuruda bulunulabilir mi?
AYM'nin bireysel başvuru incelemelerinde bugün itibariyle geldiği noktaya bakıldığında potansiyel mağduriyete ilişkin olumsuz bir duruşunun olduğu söylenebilir.
Örnek verelim; Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerinde uygulanması kararlaştırılan plan ve projelere dair idari yargıda açılan iptal davası sonucunda verilen kararın uygulanmaması nedeniyle yapılan bireysel başvuruda, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı ve adil yargılanma haklarının ihlâl edildiği iddia edilmiştir. Anayasa Mahkemesi başvuruyu reddetmiş ve gerekçesinde plan ve projeyle ilgili başvuruda bulunanın doğrudan kişisel ve güncel hakkının bulunmadığı; kendi bireysel haklarının ihlâl edildiğini ileri sürmeksizin, toplumun menfaatlerinin ihlâl edildiği iddiasıyla AYM'ye bireysel başvuruda bulunulamayacağını hükme bağlamıştır.
AYM kararının eleştirilecek noktası şudur; bir genel düzenleyici işlemin, herhangi bir uygulama işlemi olmaksızın bireyin temel hakkını doğrudan ihlâl edebileceği hususunun nazara alınmamasıdır.
Oysa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadında mağdur sıfatı, potansiyel mağduriyeti de kapsamaktadır.
Erken seçimi düzenleyen işlemler mağduriyetlere yol açacaktır. Kısa sürede, seçime katılacak siyasi partiler yeterince hazırlık yapamayacakları gibi, mâli yardım alamayan partilerin durumu daha da zorlaşacaktır. Bu nedenle şimdiden "potansiyel mağdur" sıfatıyla yargı yoluna başvurulabilmelidir.
Sürenin yetersizliği, adalete erişim hakkını da önlemektedir.
AYM'ye bireysel başvuru için iç hukuk yollarının tüketilmesi şartı varsa da, bu koşul katı biçimde uygulanmamakta, esnetilebilmektedir. İçinde bulunduğumuz koşullar iç hukuk yollarının tüketilmesine tahammülü kaldıracak durumda değildir.
OHAL süreci de yapılacak seçimin demokrasiye uygunluğunu tartışır hale getirmiştir.
Nitekim AB Parlamento Komisyonu da Türkiye'deki seçimlerin AB kriterlerine uygun bulunmadığını, OHAL koşullarında demokratik bir seçim yapılamayacağını açıklamış, seçimlerin ertelenmesini tavsiye etmiştir.
AB yargı organı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları da bu şekilde yoruma müsaittir.
Potansiyel mağduriyetlerin somutlaşmadan yargının müdahalesi, anayasasına adalete erişim ve adil yargılanma haklarını yazan ülkemiz için gerekli ve zorunlu bir durumdur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023