Mısır'ın sahil kenti Şarm El Şeyh'te birkaç gündür tartışılan Ortadoğu barışı konusunda son güne damgasını İsrail'in yumuşama sinyalleri vurdu.
Bu yumuşama tabiki Şaron yönetiminin Filistin'e karşı kesin bir ateşkes uygulamaya soktuğu anlamını taşımıyor.
Filistin ve İsrail tarafları karşılıklı iyiniyet misyonu bağlamında yeni bir süreçten bahsettiler ve bölgesel barış için daha anlamlı ve daha somut neler yapılabilirin üzerinde durdular.
Şarm El Şeyh'te biraraya gelen iki tarafın ortak kanaati barış oluşturmaktı; lakin barışın geçerli olabilmesi için sözde vaadlerden ziyade net davranışlar beklenmek ve sergilenmek durumunda.
İsrail tarafı zirve sonrasında bin kadar Filistinli tutukluyu salıvereceğini kaydetti. Filistin bu adımı olumlu buldu; ama bunun ikili müzakereyle yapılmasının daha anlamlı olacağı beklentisini de dile getirdi.
Zirvede ateşkes kararı alındı ama bu ateşkesin kalıcılığı tarafların kafasından ziyade sokağa yansıması önem arzedecek.
Filistinli muhalif örgütler ile Şaron'un partisi Likud'un bakış açısı önemli.
Filistinli Hamas ve Hizbullah örgütleri Şaron'a ilk etapta güvenememenin endişesindeler.
Şaron'un direnişi kırmak için bunu yaptığını söyleyen Filistinli muhalif kanat, İsrail'in adım atmasına dikkat kesilmiş durumda.
Şaron'un Likud partisinde daha büyük çatlaklar var.
Gazze'deki bazı Filistinlilere çalışma izni verilmesi ve Filistinli tutukluların salıverilmesi Likud milletvekillerini böldü.
Bu bölünme Şaron'a tehdit boyutuna kadar vardı.
Bütçe görüşmeleri sırasında Şaron'a ayakbağı olmayı hesaplayan Likud içindeki radikal vekiller Şaron'un ayağını kaydırmayı dahi planlamaktalar.
Ortadoğu barışı adına Şarm El Şeyh zirvesi önemli bir başlangıç iken sorunlu bir başlangıca da namzet görünüyor.
Ortadoğu'nun iç dengelerine getirilmesi planlanan barışın kolay kolay getirilemeyeceğini söylersek çok da karamsar olmayız.
Ama bölgesel deneyimler bizi böyle bir düşünceye sevkediyor.
İsrail'den ve Şaron'dan hareket beklemek ilk öncelik olacak.
Barışı dilinden düşürmeyen de, her defasında barışı baltalayan da Şaron oluyor.
Bu yumuşama tabiki Şaron yönetiminin Filistin'e karşı kesin bir ateşkes uygulamaya soktuğu anlamını taşımıyor.
Filistin ve İsrail tarafları karşılıklı iyiniyet misyonu bağlamında yeni bir süreçten bahsettiler ve bölgesel barış için daha anlamlı ve daha somut neler yapılabilirin üzerinde durdular.
Şarm El Şeyh'te biraraya gelen iki tarafın ortak kanaati barış oluşturmaktı; lakin barışın geçerli olabilmesi için sözde vaadlerden ziyade net davranışlar beklenmek ve sergilenmek durumunda.
İsrail tarafı zirve sonrasında bin kadar Filistinli tutukluyu salıvereceğini kaydetti. Filistin bu adımı olumlu buldu; ama bunun ikili müzakereyle yapılmasının daha anlamlı olacağı beklentisini de dile getirdi.
Zirvede ateşkes kararı alındı ama bu ateşkesin kalıcılığı tarafların kafasından ziyade sokağa yansıması önem arzedecek.
Filistinli muhalif örgütler ile Şaron'un partisi Likud'un bakış açısı önemli.
Filistinli Hamas ve Hizbullah örgütleri Şaron'a ilk etapta güvenememenin endişesindeler.
Şaron'un direnişi kırmak için bunu yaptığını söyleyen Filistinli muhalif kanat, İsrail'in adım atmasına dikkat kesilmiş durumda.
Şaron'un Likud partisinde daha büyük çatlaklar var.
Gazze'deki bazı Filistinlilere çalışma izni verilmesi ve Filistinli tutukluların salıverilmesi Likud milletvekillerini böldü.
Bu bölünme Şaron'a tehdit boyutuna kadar vardı.
Bütçe görüşmeleri sırasında Şaron'a ayakbağı olmayı hesaplayan Likud içindeki radikal vekiller Şaron'un ayağını kaydırmayı dahi planlamaktalar.
Ortadoğu barışı adına Şarm El Şeyh zirvesi önemli bir başlangıç iken sorunlu bir başlangıca da namzet görünüyor.
Ortadoğu'nun iç dengelerine getirilmesi planlanan barışın kolay kolay getirilemeyeceğini söylersek çok da karamsar olmayız.
Ama bölgesel deneyimler bizi böyle bir düşünceye sevkediyor.
İsrail'den ve Şaron'dan hareket beklemek ilk öncelik olacak.
Barışı dilinden düşürmeyen de, her defasında barışı baltalayan da Şaron oluyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005