logo
29 EKİM 2025


Batum’un Osmanlı ve Türkiye Eksenindeki Tarihsel Serüveni

03.09.2025 00:00:00

Batum hep ilgimi çekmiştir. 300 yılı aşkın süre Osmanlı hakimiyetinde kalmış olan Batum aynı zaman da Misak-ı Millî hudutlarımız içerisinde yer almaktadır. Batum coğrafi konumu nedir, sosyolojik yapısı nasıldır, Müslüman nüfusun vaziyeti nedir diye merak etmişimdir. Trabzon seyahatimizi bahane ederek Batum'u ziyaret etmeye karar verdik. Bu merakla çıktığımız yolculukta ilk durak, Türkiye ile Gürcistan'ı birbirine bağlayan Sarp Sınır Kapısı oldu.  

Sarp Sınır Kapısı'ndan Giriş ve Sahil Yolu

Kemalpaşa ilçesinin Sarp Köyü'nden geçerek Gürcistan tarafındaki Sarpi'ye ulaşıyorsunuz. Yerleşim adeta ikiye bölünmüş; Türk tarafında cami, Gürcü tarafında ise tam simetrisinde bir kilise bulunuyor. Bu karşıtlık, yapay sınırın bütün keskinliğiyle göze çarpmasına rağmen, aslında ortak kültürel geçmişin izlerini de hatırlatıyor. Sınırdan geçtikten sonra Batum'a sahil yolunu takip ederek yaklaşık 20 dakikada ulaşmak mümkün. Taksiden dolmuşa, otobüsten özel araca farklı seçenekler olsa da yolun ilk yüzü sizi hemen trafik yoğunluğuyla karşılıyor. Ancak bu bekleyiş Karadeniz'in büyüleyici manzarasıyla hafifliyor: bir yanınız masmavi deniz, diğer yanınız yemyeşil dağlar. Anadolu'da Karadeniz köylerinin dağlara serpilmiş evleri neyse, burada da aynı manzarayı görüyorsunuz. Bu yolculuk, yalnızca Batum'a gidiş değil; Osmanlı-Rus sınır hattının tarihî önemini hissettiren bir kültürel geçiş seremonisi gibi. Kafkasya'nın incisi Batum, yalnızca Karadeniz'in kıyısında bir liman şehri değil; Osmanlı'nın fütuhat siyasetinin, Rusya ile girilen uzun soluklu mücadelenin ve Cumhuriyet'in diplomatik kazanımlarının merkezinde yer alan stratejik bir şehirdir. Bugün Gürcistan'a bağlı Acara Özerk Cumhuriyeti'nin başkenti olan Batum, Türkiye açısından yalnızca coğrafi değil; siyasi, kültürel ve dini bakımdan da önem taşımaktadır. Bu güncel izlenimlerin gerisinde ise, Batum'un Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan uzun ve çalkantılı tarihî serüveni yatmaktadır.

Tarihî Arka Plan: Osmanlı'dan Cumhuriyet'e

Fatih Sultan Mehmed'in 1461'de Trabzon'u fethi, Osmanlı nüfuzunun başlangıcı olmuş, Kanuni devrinde ise Batum fiilen Osmanlı topraklarına katılmıştır. Batum, Osmanlı hâkimiyetine Kanuni Sultan Süleyman döneminde, 1547'de yapılan seferlerle katılmıştır. 1547'de başlayan Osmanlı nüfuzu, 1578 Çıldır Seferi ile kalıcı bir hâkimiyete kavuştu. Ne var ki bu istikrar, 19. yüzyılın son çeyreğinde 93 Harbi ile sarsılacaktı. Osmanlı'nın adalet merkezli idaresi sayesinde bölge, İslam medeniyetinin nüfuz sahasına girmiştir. Camiler, medreseler, vakıf kültürü Batum'un sosyal dokusuna kök salmıştır. Gürcü halkın bir kısmı İslam'la müşerref olmuş, bu kimlik yüzyıllar boyunca korunmuştur. Günümüzde Batum'un sokaklarına çıktığınızda bu geçmişin izlerini hâlâ görebiliyorsunuz.

93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu için büyük kayıplara yol açtı. Savaş sonucunda Batum, Kars, Ardahan ve Artvin gibi bölgeler Rusya'ya bırakıldı. Bu durum, özellikle bu topraklarda yaşayan Müslüman nüfus arasında büyük bir endişe yarattı. Rus İmparatorluğu'nun baskısı altında dini ve kültürel kimliklerini koruyamayacakları korkusu, büyük bir göç dalgasını tetikledi. On binlerce Müslüman Gürcü, bu topraklardan ayrılarak Anadolu'nun farklı bölgelerine göç etti. Bu göçmenler, başta Marmara, Ege ve Karadeniz bölgeleri olmak üzere Türkiye'nin birçok iline yerleşti. Bu durum, Türkiye'de önemli bir Gürcü diasporasının oluşmasına zemin hazırladı. Batum da bir otobüs durağında sohbet ettiğimiz elinde tespih olan ağzı dualı bir Acaralı Türkiye'de akrabalarının olduğunu bu kişilerin ordu, Sakarya ve İstanbul da yaşadıklarını anlattı. Bize yol gösteren bir başka Tiflisli ise Türkiye gelini olduğunu ve İstanbul da oturduklarını kızlarının ise Batum'da çalıştığını onu ziyaret için geldiklerini ifade etti. Bu ve benzeri örnekler Acaralılar, Anadolu Türkleri ile içli dışlı olduğunu ve Anadolu'nun zengin mozaik yapısını da gözler önüne seriyordu. 

Kars Antlaşması ve Özerk Cumhuriyet Fikri

Atatürk liderliğindeki TBMM Hükümeti, 1921'de Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan ile Kars Antlaşması'nı imzaladı. Bu antlaşma, Türkiye'nin doğu sınırlarını kesinleştiren ve Misak-ı Millî hedeflerinden kısmen ödün verilerek sağlanan bir barış anlaşması niteliğindeydi. En önemli gündem maddelerinden biri, Misak-ı Millî sınırları içinde kabul edilen Batum'un statüsüydü. Zorlu diplomatik müzakereler sonunda, TBMM Hükümeti Batum'u Sovyet Gürcistanı'na bırakmak durumunda kalındı. Ancak bu karar, basit bir taviz değil, dönemin koşulları içinde stratejik bir denge unsuru olarak şekillendi.

Batum'dan vazgeçilmesiyle birlikte Türkiye'nin doğu sınırları kesin ve güvenli hale geldi; bu durum, Batı'da Yunan işgaliyle mücadele eden genç Cumhuriyet için hayati önem taşıyordu. Aynı zamanda Moskova ve Kars Antlaşmaları ile Sovyet Rusya'nın siyasi ve askeri desteği sağlanarak Millî Mücadele'nin başarısı için kritik bir kazanım elde edildi. Atatürk'ün hassasiyetle üzerinde durduğu bir diğer nokta ise Batum'daki Müslüman halkın haklarıydı. Kars Antlaşması'nın 6. maddesiyle Batum, Gürcistan'a bırakıldı ancak bölge halkına geniş bir idari özerklik ve dini-kültürel hakların korunması şartı getirildi. İşte bu madde, günümüzdeki Acara Özerk Cumhuriyeti'nin temelini oluşturmuştur.

Özetle, Atatürk ve Millî Mücadele Hükümeti, zorunlu bir toprak tavizi karşılığında hem doğu sınırlarının güvenliğini sağlamış hem de Batum'daki Müslüman Gürcülerin kimliklerini koruyabilmeleri için "özerklik" şartını garanti altına almıştır. Böylece görünürde bir kayıp, aslında diplomatik bir kazanıma dönüştürülmüştür.

"Ne var ki Batum'un kaderi yalnızca bu antlaşmayla çizilmedi; I. Dünya Savaşı ve sonrasındaki gelişmeler, şehri yeniden uluslararası siyasetin gündemine taşıdı."

I. Dünya Savaşı sürecinde Batum yeniden gündeme geldi. 1918 Brest-Litovsk Antlaşması ile Osmanlı'ya katıldıysa da sevinç kısa sürdü. Mondros Mütarekesi ile kaybedildi. 

Gürcistan'daki Müslüman Gürcüler, genellikle Acaralılar olarak adlandırılır. Batum ve çevresindeki bölge, Gürcistan'ın özerk cumhuriyetlerinden biri olan Acara Özerk Cumhuriyeti'dir. Bu isim, bölgenin tarihsel ve kültürel kimliğine işaret eder.

Acaralılar, asırlar boyunca Müslüman kimliklerini korumuşlardır. Bu bağlılık, Sovyetler Birliği dönemindeki baskılara rağmen devam etmiştir. Özellikle kırsal kesimlerde, köylerde bu dini kimliğin daha belirgin bir şekilde korunduğu gözlemlenmektedir. Camiler, gelenekler ve yaşam biçimleri, bu kimliğin en önemli göstergeleridir. Bu nedenle, makalede yer alan bilgilerin çoğu, tarihsel ve sosyolojik gerçeklere dayanmaktadır. 

1991'de Sovyetler'in dağılmasıyla Acara yeniden özerk cumhuriyet statüsüne kavuştu ve Türkiye–Gürcistan ilişkilerinde Batum ekonomik ve kültürel iş birliğinin merkezi haline geldi. Bu tarihî ve siyasi arka planın ardından Batum'un kültürel dokusunu en iyi yansıtan yapılardan biri, şehrin kalbinde yükselen Orta Camii'dir.

Orta Camii (Ahmet Paşa Camii)

Batum'un merkezinde yer alan Orta Camii (Ahmet Paşa Camii), şehrin siluetine Osmanlı'dan miras kalan zarif bir yapı olarak dikkat çeker. Osmanlı mimarisinin klasik çizgilerini taşıyan bu cami, 1866 yılında Osmanlı valisi Ahmet Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. XIX. yüzyılda Batum'un Osmanlı hâkimiyetindeki canlı ticaret merkezi olması, caminin de şehrin en önemli yapılarından biri hâline gelmesini sağlamıştır. Sovyetler Birliği döneminde ibadete kapatılmış ve depo olarak kullanılmış; ancak 1990'larda Gürcistan'ın bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte restore edilerek yeniden ibadete açılmıştır. Günümüzde Gürcistan'daki Müslümanların en önemli dini merkezlerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir.

Namaz vakitlerinde camiden ezan sesi yükseliyor. Bu bizi farklı ruhi iklimlere taşıdı ve mest etti. Caminin içine adım atanlar, kendilerini bir anne kucağında ya da baba ocağında hissettiren sıcak bir atmosferle karşılaşırlar.

Cami çevresindeki Türklerin yoğun olduğu sokakta restoranlar, küçük dükkânlar ve çay ocaklarıyla çevrili. Bu sokak, Anadolu şehirlerinin sahil mahallelerini andıran bir canlılık taşıyor. Biz de günün yorgunluğunu burada bir çay ocağında demli bir çay eşliğinde giderdik. Türkiye'den gelen müteşebbislerin açtığı işletmeler dikkat çekerken, epey sayıda Türk çalışana da rastlamak mümkündür. Bu durum, Batum ile Türkiye arasındaki kültürel ve ekonomik bağların ne kadar sıkı olduğunu gösterir.

Gastronomi açısından Orta Camii çevresi, Batum'un en özgün tatlarını sunar. Acara mutfağının simgelerinden "haçapuri", Trabzon peynirlisine benzeyen tereyağlı ve peynirli yapısıyla öne çıkar. Bunun yanı sıra armut suyundan yapılan gazlı içecek, Acaralıların millî içeceği olarak sofralarda yerini alır. Bu lezzetler, Batum'un hem Karadeniz hem de Kafkas kültürleriyle beslenen zengin mutfak mirasını yansıtır. 

Şehrin manevi kimliğini cami çevresinde hissederken, sahilde ise farklı kültürlerin çatışmasını sembolleştiren Ali ile Nino heykeli karşımıza çıkar.

Ali ile Nino

Batum sahilinde yer alan ve şehrin adeta simgesi hâline gelmiş Ali ile Nino heykeli, yalnızca turistik bir obje değil, aynı zamanda bölgenin sosyolojik gerçekliğini yansıtan güçlü bir semboldür. Müslüman Ali ile Ortodoks Hristiyan Nino'nun romanlardan sahile taşan hikâyesi, coğrafyanın toplumsal dokusunu ve kimlik çatışmalarını da gözler önüne serer.

Bu dev heykeller her akşam yavaşça birleşip ardından yeniden ayrılacak şekilde tasarlanmıştır. Bu görsel şölen, Batum'u ziyaret edenlere İslam dininin hala o coğrafyadaki etkisini de gösteriyor. Ali ile Nino, bu yönüyle Batum sahilinde yükselen bir sanat eseri olmanın ötesinde, şehrin hafızasına kazınmış bir tarih ve kimlik metaforu hâline gelmiştir.

Batum'un sahilinde bu sembolik anlatı karşımıza çıkarken, şehrin doğasında da Karadeniz ruhunu yansıtan coğrafya ve folklor öne çıkar."

Coğrafya ve Folklor

Batum şehircilik açısından fazla gelişmiş olmasa da, tabiat güzellikleriyle öne çıkıyor. Dağ ve denizin buluştuğu noktada, yeşilin ve mavinin hâkimiyeti altında bir Karadeniz şehri hissi veriyor. Halk oyunları ise bizim horonumuza çok benziyor; bu da Anadolu ile kültürel akrabalığı hissettiriyor.

Batum sahilinde gezerken Anadolu kültürüyle yakın irtibatın canlı izlerini görmek mümkün. Sahildeki teknelerle düzenlenen geziler, kente Karadeniz'in eşsiz manzarasını farklı bir açıdan seyretme imkânı sunuyor. Kıyıda taze meyveler ve közde mısır satan satıcılar, Anadolu sahil kentlerindeki alışıldık görüntüleri hatırlatıyor. Karadeniz müziğinin ritmiyle sahilde horon tepen gençler ve yöresel kıyafetleriyle folklor gösterileri sunan gruplar, Batum'un kültürel kimliğinin Anadolu ile ortak damarlarını ortaya koyuyor. Bu sahne, Batum'un yalnızca coğrafi olarak değil, sosyokültürel olarak da Anadolu'ya ne kadar yakın olduğunu hissettiriyor.

Batum'un bu kültürel yakınlığını derinlemesine anlamak için ise Acara Müzesi'ni ziyaret etmek kaçınılmazdır.

Acara Müzesi

Acara Müzesi, Batum'un kadim tarihini bütün katmanlarıyla gözler önüne seren önemli bir kültürel miras mekânıdır. Ziyaretimizin dikkate değer bir kısmını bu müzeye ayırmamızın nedeni, burada sergilenen eserlerin Batum'un binlerce yıllık tarihine ışık tutmasıdır. Müzenin koleksiyonları, yalnızca bölgenin arkeolojik zenginliğini değil, aynı zamanda sosyokültürel sürekliliğini de belgelemektedir.

Müzede ön plana çıkan eserler arasında Bronz Çağı'na ait arkeolojik buluntular, günlük yaşamı yansıtan etnografya koleksiyonları ve dokumalar dikkat çekmektedir. Osmanlı dönemi paraları, Batum'un tarihsel süreçte ticaretteki merkezi rolünü ortaya koyarken, geleneksel kıyafetler Anadolu örnekleriyle büyük benzerlik göstermektedir. Ayrıca kılıçlar ve tüfeklerden oluşan silah koleksiyonu, bölgenin askerî geçmişini somutlaştırmaktadır. İslami yazmalar, dini hayatın izlerini günümüze taşırken; kemençe ve tulum gibi müzik aletleri ortak kültür sembolleri olarak dikkat çekmektedir. Nümizmatik ve sanat eserleri ise Batum'un çok katmanlı tarihini gözler önüne seren diğer önemli unsurlardır.

Bütün bu yönleriyle Acara Müzesi, Batum'un Osmanlı hâkimiyetinden Cumhuriyet dönemine uzanan tarihî sürekliliğini anlamak açısından adeta bir hazine niteliği taşımaktadır. Geçmişten bugüne bu sürekliliği görürken, Batum'un günümüzde en çok dikkat çeken yönlerinden biri de ekonomik gerçekleridir.

Ekonomik Gözlemler

Batum, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Türkiye'nin hem kaybı hem de diplomatik kazanımı oldu. Bugünse ekonomik gerçeklerin adeta bir aynasıdır.

Ziyaretimizde en çarpıcı nokta, para birimleri arasındaki uçurumdu. Paramızı Gürcü Lari'sine çevirdiğimizde, Batum'daki döviz bürolarında iki para birimi arasındaki farkın ne kadar açıldığını gördük. Gürcistan'ın para birimi Lari bugün Türk Lirası'ndan yaklaşık 16 kat daha değerli. Daha birkaç yıl öncesine kadar benzer alım gücüne sahip olan iki para birimi arasında kısa sürede büyük bir fark oluştu. Bu dramatik değer kaybı, vatandaşın alım gücünü hızla eritmiştir. Dün bir maaşla rahatça doldurulabilen market sepeti, bugün yarı yarıya bile dolmamaktadır. Maaş artışları enflasyon karşısında yetersiz kalırken, "dünya lideri" söylemlerinin gölgesinde halkın mutfak masrafı her geçen gün ağırlaşmaktadır.

Ekonomideki bu tablo, turizme de doğrudan yansımaktadır. Türkiye bir dönem ucuz ve kaliteli tatilin merkezi iken, bugün pahalılık ve güven sorunu nedeniyle yabancı turistler için cazibesini kaybetmiştir. Buna karşılık Batum, güçlü para birimi ve uygun fiyatlarıyla bölgesel bir çekim noktası hâline gelmiştir. Bu ekonomik tablo, aslında bölgenin tarih boyunca dini ve milli bütünlükle korunan kimliğiyle de bağlantılıdır.

"Dini Bütünlüğümüz, Millî Bütünlüğümüzün Teminatıdır"

Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın "Dini bütünlüğümüz, millî bütünlüğümüzün teminatıdır" sözü, Batum ve Acara örneğinde yalnızca bir fikir değil, tarihî ve sosyolojik bir gerçeklik olarak karşımıza çıkmaktadır. 93 Harbi sonrasında Osmanlı hâkimiyetinden koparılan bu topraklarda yaşayan Müslüman Gürcüler, inançlarını muhafaza edebilmek için Anadolu'ya göç etmek zorunda kalmış; böylece Anadolu'nun toplumsal dokusunu güçlendiren önemli bir unsur hâline gelmişlerdir. Bugün de Acara'da yaşayan Müslüman Gürcüler, kimliklerini Türkiye ile ortak bir bütünün parçası olarak görmekte, kendilerini Türk milletinden ayrı değerlendirmemektedirler. Bu durum, dini bütünlüğün toplumsal bağları nasıl pekiştirdiğini ve millî kimliğin devamlılığında en güçlü teminat olduğunu göstermektedir. Batum ve Acara örneği, küresel ölçekte ulus-devlet yapılarının çözülmeye çalışıldığı günümüzde dahi, inanç üzerinden pekişen birlikteliklerin millî bütünlüğü koruyan en sağlam harç olduğunu somut biçimde ortaya koymaktadır.

Batum, Osmanlı'nın fütuhat siyasetinden Cumhuriyet'in diplomatik manevralarına, bugünün ekonomik gerçeklerine kadar Türkiye için bir aynadır. Bu şehir, tarihsel hafızamızın, kültürel akrabalığımızın ve ekonomik derslerimizin birleştiği bir yerdir. Batum sokaklarında gezen bir Türk, hem Osmanlı'nın mirasını hem Cumhuriyet'in diplomatik izlerini hem de bugünün ekonomik farklarını aynı anda görür.

Model, Osmanlı hâkimiyeti dönemindeki Batum'u tasvir etmektedir. Model 1910 yılında yapılmıştır.

Şehirde üç cami bulunuyordu: Aziziye Camii, Ahmediye Camii ve Müftü Camii. Yakınında "Burun Tabya" adıyla bilinen bir Türk askeri kalesi vardı; diğer kale ise günümüzdeki limanın civarında yer alan "Sarı-Su" idi. Kasabada ayrıca 1865 yılında inşa edilmiş tek bir Hristiyan kilisesi bulunuyordu: Aziz Nikola Kilisesi.

 

  

Batum'un kalbi: Osmanlı mirası Orta Camii. Müslümanların buluşma ve ibadet mekânı hâlâ dimdik ayakta.


 

Adjara ailesinin 19. yüzyıl sonu – 20. yüzyıl başındaki gündelik yaşamını yansıtan mutfak ve ev eşyaları: şömine, duvar sedirleri, bakır ve ahşap mutfak gereçleri, kilim, sandık ve akvani (beşik).


Batum'un simgesi hâline gelen Ali ile Nino heykeli önünde çekilen bir hatıra fotoğrafımız.

Batum'un sahil şeridinde son dönemde yeni yapılar yükselse de, yüzlerce daireye ev sahipliği yapan eski Sovyet dönemi apartman blokları hâlâ varlıklarını koruyor.

Bugün Gürcistan Anayasa Mahkemesi'ne ev sahipliği yapan Batum, yalnızca tarihî değil, siyasi açıdan da stratejik önemini korumaktadır.

  

Batum'un sahil gezintisinde seyyar satıcılar


 

Acara mutfağından görsel: Haçapuri yemeği

Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
BTP'den Cumhuriyet Bayramı şöleni
'Türk bayrağını dalgalandırın'
İsrail ordusunda intiharlar artıyor
279 asker intihar girişiminde bulundu, 36'sı öldü
Mülk sahibinin yeğeninden açıklama
'Bina 2012'de kat karşılığı yapılmıştı'
Elma toplamaya gidiyorlardı
Mersin'de feci kaza
Cumhuriyet Bayramı kutlanıyor
Devlet erkanı Anıtkabir'i ziyaret etti
Tam bağımsızlığın şartı ekonomik bağımsızlık
Cumhuriyet ve kalkınma hamlesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 29 Ekim mesajı
'Milletçe iftiharla idrak ediyoruz'
Yaşasın Cumhuriyet
Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında
Dalga geçiyor
'İsrail'in Gazze'ye saldırısı ateşkesi tehlikeye atmaz'
Diyanet bu sefer 'Atatürk' dedi
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajı
Karadağ’da, Türk karşıtı gösteriler devam ediyor
Türk vatandaşlarına ait işletmeler kapandı
Gebze'de bina çöktü
Enkaz altında 7 kişinin olduğu tahmin ediliyor
TFF, bahis oynadığı tespit edilen hakemleri açıkladı
152 hakem Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na sevk edildi
O kadar da cümle kurmuştular... Netanyahu emir verdi
İsrail Gazze Şeridi'ne hava saldırısı başlattı
Yerlikaya son durumla ilgili açıklama yaptı
26 kişi hafif yaralandı
BTP'den Cumhuriyet Bayramı şöleni
'Türk bayrağını dalgalandırın'
İsrail ordusunda intiharlar artıyor
279 asker intihar girişiminde bulundu, 36'sı öldü
Mülk sahibinin yeğeninden açıklama
'Bina 2012'de kat karşılığı yapılmıştı'
Elma toplamaya gidiyorlardı
Mersin'de feci kaza
Cumhuriyet Bayramı kutlanıyor
Devlet erkanı Anıtkabir'i ziyaret etti
Tam bağımsızlığın şartı ekonomik bağımsızlık
Cumhuriyet ve kalkınma hamlesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan 29 Ekim mesajı
'Milletçe iftiharla idrak ediyoruz'
Yaşasın Cumhuriyet
Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında
Dalga geçiyor
'İsrail'in Gazze'ye saldırısı ateşkesi tehlikeye atmaz'
Diyanet bu sefer 'Atatürk' dedi
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajı
Karadağ’da, Türk karşıtı gösteriler devam ediyor
Türk vatandaşlarına ait işletmeler kapandı
Gebze'de bina çöktü
Enkaz altında 7 kişinin olduğu tahmin ediliyor
TFF, bahis oynadığı tespit edilen hakemleri açıkladı
152 hakem Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'na sevk edildi
O kadar da cümle kurmuştular... Netanyahu emir verdi
İsrail Gazze Şeridi'ne hava saldırısı başlattı
Yerlikaya son durumla ilgili açıklama yaptı
26 kişi hafif yaralandı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.