Bayanların örtünmesi ve avret-II

Örtünme, setr-i avret vecibesinden kaynaklanmaktadır. Erkek ve kadın için avretin sınırları değişik olması dolayısıyla farklı boyutlarda ele alınmaktadır. Câbir (r.a.) da Hz. Peygamber'in, avreti açıkta bırakan tek elbise ile örtünmekten nehyettiğini haber vermektedir. (Mişkat, II, 1241, Müslim'den naklen).İnce bir elbise giyinmiş olan baldızı Esma bint-i Ebi Bekir'i görünce Hz. Peygamber başını çevirmiş, "Ey Esma! Buluğa erdikten sonra kadın kısmının -yüz ve ellerini işaret ederek- şu ve şundan başka bir yerinin görünmesi doğru olmaz" buyurmuştur. (Ebu Davud, Libas 31, 4104. hadis).Durum bu olunca, giyilecek elbisenin, ilk planda altını göstermeyecek kalınlıkta ve avreti kapatacak büyüklükte olması gerekmektedir. Giyindiği halde açık kadınlar, yani ince ve şeffaf elbiselerle dolaşan kadınların cennet kokusundan mahrum kalacakları Hz. Peygamber tarafından beyan edilmiştir. (Bk. Müslim, Libas 125, Cennet 52; Muvatta, Libas 7; Ahmed b. Hanbel, 111,356, 440).Nitekim Alkame b. Ebi Alkame, annesinin şöyle dediğini nakletmektedir: "Abdurrahman'ın kızı Hafsa, başında ince bir başörtüsü (şifon gibi bir örtü) olduğu halde Hz. Aişe'nin yanını gitti. Aişe (r.ha) onun başörtüsünü ikiye katlayarak kalınlaştırdı." (Muvatta, Libas 6).Bir başka rivayette de kadın elbisesinin ana vasıflarından birinin "kadının kemiklerinin iriliğini erkeklere göstermemek" olduğu belirtilmektedir. (El-Metalibu'l-Aliye, II, 264; Mecmeu'z-zevad, V, 137-138).Cildi gizlemeyen kumaşların altına mutlaka bu gerekli vasfı yerine getirecek başka bir şeylerin giyilmesi ya da astar giyilmesi gerekmektedir. (Mirkatu'l-Mefatih, IV, 432).Çalışırken de setr-i avrete kesinlikle riayet edilmesi gerekmektedir. Misver b. Mahreme'nin şu açıklaması çok önemlidir: "Taşımakta olduğum ağır bir yükü getirdim. Üzerimde bir elbise vardı. Taş omuzumdayken izarım çözülüverdi, taşı bırakamadım ve o vaziyette yerine kadar götürdüm. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.a.), 'Dön elbiseni al! Çıplak dolaşmayın!' buyurdu." (Müslim, hayz, 19).İmam Buhari, Kitabu'l-Libas'ın daha ilk babında; "De ki, Allah'ın kulları için yarattığı (kullarını mubah her) ziyneti ve rızık cinsinden temiz ve hoş boyunca yiyecek ve içecekleri kim haram kılmıştır" (A'raf: 32) ayeti ve "İsraf etmemek ve gurura kapılmamak şartıyla yiyin, için, giyin ve tasadduk edin" anlamındaki muallak bir hadis ile örtünmenin iki temel prensibine işaret etmektedir. Sonra da sahabi, kavli olarak İbn Abbas'ın "İsraf ve kibir hatalarına düşmediği sürece dilediğini ye, dileğini giy!" sözünü zikretmektedir. (Bk. Buhari, Libas, Bab başlığı; Nesai, Zekat 66; İbn Mace, Libas 23; Ahmed b. Hanbel, II, 181).Hadis-i şeriflerde parfüm kullanılmış olarak kadınların bilhassa yatsı namazında mescide gelmemeleri tenbih edilmiştir. (Müslim, Salat 30).Sahabilerin tatbikatı da aynı tarzda olmuştur. Bir gün Ebu Hureyre (r.a.) koku sürünmüş bir kadına rastladı ve, "Ben, Resûlullah'ı, 'Yıkanmadıkça Allah onların namazlarını kabul etmez' buyururken dinledim. Haydi şimdi eve dön!" dedi. (Minhatu'l-Ma'bud. I, 358; Ebu Davud, tereccül 7).Buhari ve Müslim'in ortaklaşa rivayet ettikleri bir hadiste de Hz. Aişe validemiz şöyle demektedir: "Resûlullah (s.a.a.) kadınların yeni çıkardıkları modaları görseydi, Ben-i İsrail kadınlarının men edildikleri gibi onları mescidlerden mutlaka alıkordu." (Buhari, ezan 163; Müslim, salat, 144; Tirmizi, Cum'a, 36; Muvatta, kıble 15).