Yaklaşık 45 gün Trabzon ve ilçelerinde bulundum seçim çalışmaları için.
Bölge olarak Sürmene ve Köprübaşı ilçeleri, bu ilçelere bağlı belde ve köyleri dolaştım.
Bir yıllık parti olan BTP'nin biz kurmaylarından çok azı, geçmiş hayatında siyasi yönü olan kimselerdik.
Siyaseti bilsek de bilmesek de bu bir yıl zarfında insanımıza ulaştırdığımız bir çok önemli mesajımız oldu.
Bizim anlattığımız "şeyler" insanımız tarafından şayet yeterince algılanmamış olsa da, ya da biz anlatmak konusunda yetersiz kaldıysak da, bu "şeyler" bu ülke ve millet için hayati öneme hayiz "şeylerdi".
Dedik:
Ekonomik bağımsızlığını kaybetmiş millet, bağımsızlığını da kaybetmek durumundadır.
Dedik:
Aç bîilaç bırakılan insanlar kendilerini bekleyen tehlikelerden haberdar olamaz.
Dedik:
Bizim, ülke olarak, bugün ekonomik yönden içine düştüğümüz bu tehlikeli durum asıl başka büyük tehlikeleri gizlemek içindir.
"Benim cebimde para yok, birilerinin Hıristiyan olmasından bana ne" diyebilen bir insan bu dikkat çektiğimiz tehlikeli sürecin en açık delilidir.
Dolaştığım bazı köylerde cami imamı kişilerin bazı kişilerin "gizli Müslüman" olduğunu savunması, bazı din adamlarımızın da, "Hıristiyanların da cennetlik olduğunu" iddia etmesi, işte bizim dikkat çektiğimiz tehlikeli sürecin hangi boyuta vardığının işaretidir.
Dedik: Dini bütünlüğümüzün milli bütünlüğümüzle birlikte ele alınması gerektiğini, bunlardan birinin kaybolması, zedelenmesi, yara alması, diğerini de aynı oranda olumsuz etkileyeceğini insanımıza anlattık.
Ülkemizde yoğun oranda bir Hıristiyanlaştırma süreci yaşandığını, yeterince önlem alınmazsa bu sürecin milli bütünlüğümüzü de çok etkileyeceğini söyledik.
IMF denen tefeci kurumun el attığı hiçbir devletin iflah olmadığını söyledik.
Bu ülkenin sahip olduğu yer altı zenginlikleri üzerinde birilerinin hesabı olduğunu da söyledik.
Türkiye'nin Yugoslavya gibi parçalanması hesaplarının yapıldığını da söyledik.
Kuzey Irak'ta kurulan Kürt devletinin bunun bir ispatı olduğunu da söyledik.
Kuzey Kıbrıs'ın tek başına ve adanın tek temsilcisi sıfatıyla AB'ye alınmasının, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin adada işgalci duruma düşürülmesi demek olduğunu söyledik.
AB'nin bir Hıristiyan topluluğu olduğunu, bu halimizle bizi içine almayacağını, alması için bizim İslamlığımızın kaybolması gerektiğini de söyledik.
Kendi ekonomik modelimizi oluşturmak zorunda olduğumuzu söyledik.
Ülkemizin sahip olduğunu yeraltı kaynaklarının bizim gibi yedi ülkeyi daha bakabilecek zenginlikte olduğunu söyledik.
Karadeniz Bölgesi'nde yoğun bir Pontus faaliyetinin olduğunu, bölgeden Yunanistan'a götürülüp eğitilen gençlerin daha sonra Türkiye'ye gönderildiğini, bir kısmının emniyet güçlerince yakalandığını söyledik.
Asker-sivil, devlet-millet kaynaşmasının, bir ülke için şart olduğunu, bugün ülkemizde birileri askerle sivili, devletle milleti hep kavga yapar görmeyi amaçladığını söyledik.
Bu ülkede bazı kişilerin dini, bir başka kişilerin de millî duyguları istismar ettiğini, bundan hem dinin, hem de millî duyguların olumsuz yönde etkilendiğini söyledik.
Biz, bir yıllık parti olan BTP'nin müntesipleri olarak hep bunları ve bunlar gibi daha bir çok güzel şeyleri söyledik ulaştığımız her insana.
Ben 45 günlük çalışma sürecimde hep bu konuları gündeme getirdim.
Ülkenin içine düşürüldüğü vahim durumu ve bu durumdan nasıl çıkacağını anlattım.
Kısaca sayın Genel Başkanım Prof. Dr. Haydar Baş'ı anlattım.
Projelerini, düşüncelerini.
İlim adamlığını,
Ülke sevdalılığını,
Azmini,
Kararlılığını,
Bağımsızlık aşkını,
Bir annenin yavrusuna olan sevgisinden daha çok, sayın Haydar Baş hocamın bu ülkeye ve millete olan sevgisini anlattım, ulaştığım her insana. Biraz da geç kaldığım için kendimi ayıplayarak yaptım bunu.
Keşke daha önce yapsaydım bunu dedim kendi kendime.
Neticesi her ne olursa olsun, ben bunları yaptım ve yaptığıma ve çok memnun kaldım.
Bundan sonra da yapmaya devam edeceğim, gücüm yettiği, takatim elverdiği sürece.
Bölge olarak Sürmene ve Köprübaşı ilçeleri, bu ilçelere bağlı belde ve köyleri dolaştım.
Bir yıllık parti olan BTP'nin biz kurmaylarından çok azı, geçmiş hayatında siyasi yönü olan kimselerdik.
Siyaseti bilsek de bilmesek de bu bir yıl zarfında insanımıza ulaştırdığımız bir çok önemli mesajımız oldu.
Bizim anlattığımız "şeyler" insanımız tarafından şayet yeterince algılanmamış olsa da, ya da biz anlatmak konusunda yetersiz kaldıysak da, bu "şeyler" bu ülke ve millet için hayati öneme hayiz "şeylerdi".
Dedik:
Ekonomik bağımsızlığını kaybetmiş millet, bağımsızlığını da kaybetmek durumundadır.
Dedik:
Aç bîilaç bırakılan insanlar kendilerini bekleyen tehlikelerden haberdar olamaz.
Dedik:
Bizim, ülke olarak, bugün ekonomik yönden içine düştüğümüz bu tehlikeli durum asıl başka büyük tehlikeleri gizlemek içindir.
"Benim cebimde para yok, birilerinin Hıristiyan olmasından bana ne" diyebilen bir insan bu dikkat çektiğimiz tehlikeli sürecin en açık delilidir.
Dolaştığım bazı köylerde cami imamı kişilerin bazı kişilerin "gizli Müslüman" olduğunu savunması, bazı din adamlarımızın da, "Hıristiyanların da cennetlik olduğunu" iddia etmesi, işte bizim dikkat çektiğimiz tehlikeli sürecin hangi boyuta vardığının işaretidir.
Dedik: Dini bütünlüğümüzün milli bütünlüğümüzle birlikte ele alınması gerektiğini, bunlardan birinin kaybolması, zedelenmesi, yara alması, diğerini de aynı oranda olumsuz etkileyeceğini insanımıza anlattık.
Ülkemizde yoğun oranda bir Hıristiyanlaştırma süreci yaşandığını, yeterince önlem alınmazsa bu sürecin milli bütünlüğümüzü de çok etkileyeceğini söyledik.
IMF denen tefeci kurumun el attığı hiçbir devletin iflah olmadığını söyledik.
Bu ülkenin sahip olduğu yer altı zenginlikleri üzerinde birilerinin hesabı olduğunu da söyledik.
Türkiye'nin Yugoslavya gibi parçalanması hesaplarının yapıldığını da söyledik.
Kuzey Irak'ta kurulan Kürt devletinin bunun bir ispatı olduğunu da söyledik.
Kuzey Kıbrıs'ın tek başına ve adanın tek temsilcisi sıfatıyla AB'ye alınmasının, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin adada işgalci duruma düşürülmesi demek olduğunu söyledik.
AB'nin bir Hıristiyan topluluğu olduğunu, bu halimizle bizi içine almayacağını, alması için bizim İslamlığımızın kaybolması gerektiğini de söyledik.
Kendi ekonomik modelimizi oluşturmak zorunda olduğumuzu söyledik.
Ülkemizin sahip olduğunu yeraltı kaynaklarının bizim gibi yedi ülkeyi daha bakabilecek zenginlikte olduğunu söyledik.
Karadeniz Bölgesi'nde yoğun bir Pontus faaliyetinin olduğunu, bölgeden Yunanistan'a götürülüp eğitilen gençlerin daha sonra Türkiye'ye gönderildiğini, bir kısmının emniyet güçlerince yakalandığını söyledik.
Asker-sivil, devlet-millet kaynaşmasının, bir ülke için şart olduğunu, bugün ülkemizde birileri askerle sivili, devletle milleti hep kavga yapar görmeyi amaçladığını söyledik.
Bu ülkede bazı kişilerin dini, bir başka kişilerin de millî duyguları istismar ettiğini, bundan hem dinin, hem de millî duyguların olumsuz yönde etkilendiğini söyledik.
Biz, bir yıllık parti olan BTP'nin müntesipleri olarak hep bunları ve bunlar gibi daha bir çok güzel şeyleri söyledik ulaştığımız her insana.
Ben 45 günlük çalışma sürecimde hep bu konuları gündeme getirdim.
Ülkenin içine düşürüldüğü vahim durumu ve bu durumdan nasıl çıkacağını anlattım.
Kısaca sayın Genel Başkanım Prof. Dr. Haydar Baş'ı anlattım.
Projelerini, düşüncelerini.
İlim adamlığını,
Ülke sevdalılığını,
Azmini,
Kararlılığını,
Bağımsızlık aşkını,
Bir annenin yavrusuna olan sevgisinden daha çok, sayın Haydar Baş hocamın bu ülkeye ve millete olan sevgisini anlattım, ulaştığım her insana. Biraz da geç kaldığım için kendimi ayıplayarak yaptım bunu.
Keşke daha önce yapsaydım bunu dedim kendi kendime.
Neticesi her ne olursa olsun, ben bunları yaptım ve yaptığıma ve çok memnun kaldım.
Bundan sonra da yapmaya devam edeceğim, gücüm yettiği, takatim elverdiği sürece.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024