İç politika duvara toslamış, dış politika yüzlerine gözlerine bulaşmış; sanat politikası mı? Gören bilen varsa beri gelsin! Ya hukuk politikası!.. Anladıkları, işlerine gelmeyen yargı kararlarına karşı diklenmek, yargıç ve savcıları hedefe koymak, adaleti hukuktan kaçırıp siyasetin kollarına atmak. Bunların hukuk politikası budur. Oysa, değişen-gelişen olaylar karşısında yasaları gözden geçirip, yürürlükteki hukukun toplumun ve bireylerin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde düzenlenmesi işidir hukuk politikası. Malzemesi sosyolojidir, ekonomidir.
Diyeceksiniz ki, hadi bunların bilgi ve becerileri yok! Peki, cumhurbaşkanı maaşını dahi üçe beşe katlayan ücretler alan baş danışmanları ne işe yarar, vitrin süsü mü bunlar?
Yandaşlık baskın ve geçer akçe olunca, bilgi, tecrübe ve liyakat olmasa da olur, kafasıdır bu. Danışmanlara da haksızlık etmeyelim! Danışman tanış olunca, iktidarın fikriyatına uygun konuşacaktır, ancak doğruyu işaret etseler de danışmanları dinleyen kim?
İnsan haklarına saygısı olmayanların ihtisasa saygısı hiç olmaz ve her şeyi ben bilirim, başkasının aklına ihtiyacım yok, "dediğim dedik, çaldığım düdük" diyerek ülkeyi bugünkü tabloya getiriverirler. Düdüğü bunlar çalsa da, tenekeyi başkaları çalar?
Türkiye'nin terörle imtihanıdır yaşadıklarımız. Hala yönetmeyi beceremeyen AKP iktidarı şikâyet edip durmakta, teröre lânet okumaktadır. Onu bu halk yapıyor zaten. Sen müşteki (şikâyetçi) değil, çözüm merciisin. ABD, Ankara'daki vatandaşlarını uyarıyor bombalı saldırıya karşı. Almanya, Türkiye'de bulunan 150 bin Alman'ın her birine uyarı mektubu gönderiyor.
Bizi bırakın, yabancı basında sorulan şu: "İktidar halkı koruyabiliyor mu?"
İktidar şaşkın, ne yapacağını bilmez durumda. O kadar ki, ancak başkentin bağrında patlayan bombaların, katliamın üçüncüsünde Ankara'nın Emniyet Müdürü'nün olmadığını farkedebiliyor!?
Katliamın peşinden alelacele bu makama asaleten atama yapılıyor. Sorarlar adama, senin en önemli sorunun terör değil mi? Acilen güvenliğe ihtiyacın var ve de ülkenin baş şehrinin emniyet müdürünü tayin etmiyorsun ya da edemiyorsun; tüm istihbari bilgiler bu kentin tehlikede olduğunu işaret ediyorken. Acılarımıza rağmen, aymazlığın trajikomik boyutlara vardığının resmidir bu.
AKP iktidarının 14 yıllık bilançosu, çözümsüzlüğün sıradanlaşmasıdır.
Çözüm seçenekleri nelerdir?
Küresel güçlerin tasarladığı oyunun içindeyiz. Teröre yönelik savaşın toplumda geniş mağdur kitleleri oluşturmaması, ulusal güvenliğin sağlanması için bugüne kadar siyasal iktidar yetersiz kalmıştır.
Şiddeti, nefreti ve savaşı aşmak için çare ne başkanlık aldatmacasıdır, ne Washington ve ne de Brüksel'dir. Çare, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) etkin hale getirilmesidir.
Bunun öncelikli yolu da, toplumun tüm kesimlerinin temsil edileceği, ulusal birlik ve beraberliği, milletin gerçek iradesini yansıtacak barajsız bir Meclis'in teşkilidir.
Ba'de harab'ül-Basra ya da iş işten geçmeden!