Benim, bizimle sohbetimden...

Mu'tâd işlerden, iletilerimi gözden geçirip cevaplama işimi de tamamladıktan sonra sanal ağda dolaşırken bir paylaşım gördüm! Tanımadığım ve sanal ağ arkadaşlığı listemde de olmayan ama müşterek bir tanıdığın paylaşımını tekrarlayan bir paylaşımdı... Hani insan bazan tefekkür halindeyken elektrik çarpmışçasına ürperir ya, öylesine çarpıldım! Hatta saatlerdir mu'tâd işlerimle uğraşırken bile devam eden uyku halimden uyandırıverdi beni! "Veda acısı, kabuğunu soyar insanın; yıldızını kazıyıp çırılçıplak ortaya serer, der şair! Marifet; o çıplaklıkta dimdik, olağan dakikalarını yaşıyor gibi olabilmekteymiş! Her yiğidin harcı değil ayrılığa suskunluk! Gözden, yürekten dökülenleri gizleyip bedeninizi, başka sohbetlerle süsleme/k halleri… Kısacası bedeniniz rûhunuzun eline teslim şimdi! (N. YAZICI)." Çarpıldığım, beni uyurgezer rüyamdan uyandıran paylaşım bu!.. İnsanın kabuğunu soyan, yaldızını kazıyıp çırılçıplak ortaya seren vedâ acısından çok; bu acının yaldızını kazıdığını, kabuğunu soyduğunu ve çırılçıplak insan haliyle gözünden ve yüreğinden akıttıklarını saklamayı başararak dimdik durabildiğini, her yiğidin harcı olmayan bu halinde bile ayrılığın dayanılmazlığına -güya- suskunluğunu ifâde eden Dişi aslan Yürekli Kandaşım N. YAZICI imzasını görünce: Sükûtun bu kulak patlatan nârâsını duyanlardan olduğumu; ayrılığın ve hasretin insanın asla kavlamayan, kabuk bağlamayan bir yarası olduğunu bildiğimi, çünkü bu yarayı, 45 yılık Kara Sevdâmı terk etmek sûretiyle kendi ellerimle kendi gönlümde açtığımı amma asla, kat'a bu yaramdan dolayı inlememeğe mecbûr olduğumun onurlu bilincinde olduğumu seslendirmek istedim! Ama fısıltıyla haykırarak! Ama sessizce nârâ atarak! Ama sükûtun sağır kulakları patlatan Tekbîri ile... Sükûtumun ve halimin fotoğrafını, daha önce duygudaşlarıma arz ederken: "Benim Ötüken'in yüce zirvesi, Dağların dumanı, bulutu benim! Bugünün susmayan kükreyen sesi, Tarihin haykıran sükûtu benim!..." diye sessizliğin nârâsına dikkat çekmeğe çalışmış/mış/ım! Kesmemiş olmalı, en azından beni bile iknâ edememiş olmalıyım ki: "Sînemde dizilir baharlar, yazlar Karanlığa, nûra var gönlümde yer; Gece gökyüzünde kayan yıldızlar Yerini gönlüme emânet eyler!" diye koca galaksinin seyr ü seferini gönlüme hapsetme ukalâlığına soyunmuş/muş/um!... "Yaşıtım ben, aksakalla ve gençle Dünlü yarınlıyım devr-i âlemle. Nefret muhabbetle keder sevinçle Sarılır uyurlar benim sînemde!..." diyerek de, içimde sessizce çırpındırdığım heyûlâyı hisseden, gözlerini kapatarak görebilen gören gönüllere göstermeğe çalışmış/mış/ım! Yine kesilmemiş, en azından kendimi bile iknâ edememiş olmalıyım ki: "Soyuma bağlıyım ben ilk sözümle Duyar son sözümü "Türk'üm" diyenler... Ağlarlar dertliler benim gözümle Benim kahkahamla güler gülenler!..." diyerek enâniyyet ukalâlık hakkımı kullanmış/mış/ım! Kendime sıkıştığım zamanlarda çok yakıştırdığım ukalâlığımla: "Ölürken ölümü ben öldürürüm, Şehâdet sadece bende doğuştur! Mazlûmu her zaman ben güldürürüm Tanrım! Zâlimlerle beni boğuştur, Tanrım! Zâlimlerle beni boğuştur!..." diye de sabredemeyerek bakar-körlerin gözleri önünde, gözkapakları kapalıyken gören duygudaşlarımın nazârı altında mücâdele meydânına, savaş meydânına atılıvermiş/miş/im! Ve bu savaş alanında ve bu erlik meydânında; gönül gözlerimi fal taşı gibi açıp, dünyevî gözlerimi kapatarak: "Bana güller ihsân eyle, Sen'i koklayayım Ya Rabb! Bana sırlar ihsân eyle, Sen'i saklayayım Ya Rabb! Cefâ ile bezediğin bir ömür ver sersemine, Çile ile yıkanarak beni pâklayayım Ya Rabb!..." diye 1973' lerde yani daha dün, niyâzda bulunduğumu hatırlamışım!... Ve... Ve tam burada; "Söz; bir yürekten kopar, bin yüreği hizâya sokar!" sözüyle tarihe târif edilen sözün kudretini hatırlayıp, sözün kudretine bir daha teslîm olmuşum! Selâm olsun sessizliğin nârâlarını duyabilen hassas kulaklara! Selâm olsun, gözleri kapalıyken tefekkür hâlinde dünyanın öbür ucundaki İ'lây-ı Kelîmetullah savaşçılarını görebilen gönül gözlülere! Ve bu duyanların Başı'na, bu Görenlerin Başı'na selâm olsun... Beni de görsün diye, bendesini de duysun diye yırtındığım, gönül hançeremi patlatırcasına içime haykırdığım nârâlarımı duyup, şu anda nemli gözlerle gülümsediğini hissettiğim sallallâhü aleyhi ve sellem'e selâm olsun... "Gerilir zorlu bir yay/ Oku fırlatmak için; Gece gökte doğar ay/ Yükselip batmak için. Ve....... Kahramanlar can verir/ Yurdu yaşatmak için..." Vesselâm... Selâm, sevgi, duâ...