Bizler, bir konuda bayağı cesur insanlar olduk. Bakıyorum gitgide de cesaretimiz artıyor. Aklıma "cahil cesur olur" sözü gelip, bu cesaretimizin derecesinin cahilliğimizin yüksekliği ile bağlantısını kuruyorum. Belki siz insanların cesur olmalarında ne var, diyeceksiniz. Bütün güzel işlerin altında; alınmış doğru bir karar ve onu uygulayacak bilgili, cesaretli bir insan vardır, diye düşünebilirsiniz. Ben de bu düşüncelerinize genelde katılıyorum ama bir istisna konu var ki, hem bilgi yok hem de cesaret çok!.. O konunun ismi de "İslam"dır. İslami konulardaki cesaretimizden dolayı maalesef ortaya güzel değil, çirkin lafı az kalan gudubet şeyler ortaya çıkıyor.
Nereye baksam bu konuda tahsil yapmamış insanlar cesur hareketler sergileyip, bir uzman gibi bol bol laf yapıyorlar, hatta fetva denen hükümleri ne yaptıklarını bilmeden rahatça verebiliyorlar.
Ya da bir sürü günah işleyip ellerini göğüslerine koyup "sen buraya bak" diyorlar. Herhalde kalplerinin temizliğine işaret ediyorlar. Oysa sahih birçok kaynakta kalp temizliğinin nasıl ve nelerden sonra elde edilebileceği açıkça anlatılıyor. Her günahın kalpte siyah bir nokta meydana getirdiği bu siyah noktaların çoğalması halinde kalbin kararıp hatta mühürleneceği Allah (cc)'ın ayetlerine karşı kör ve sağır olunacağı yazılıyken, bu şahıs zahiren bakıldığında, yasak olan emirleri işliyor ve kalbinin tertemiz olduğunu nasıl söyleyebiliyor? Kendinde bunu söyleme cesaretini acaba nereden buluyor? Belki bizim bilmediğimiz yönleri vardır, acaba müjdelendi mi, diyeceğim, fakat bunu diyen insanların sayısı, o kadar çok ki, mübarek hepsi mi müjdelendi diyor, toparlanıyorum. Bu kadar İslami konularda yıllarca tahsil yapmış, oradaki hükümleri uygulamaya çalışan ve etrafındaki insanlara bunları anlatan alimler bu sözü (kalbim temiz) diyemezken, biz cahilliğimizi açıkça ortaya koyup bir çırpıda söyleyebiliyoruz.
Şayet kulaktan dolma yarım yamalak bir bilgimiz var ise bu sefer de "Allah bağışlayıcıdır" lafını çokça telaffuz ediyoruz. Önce yaptıklarımızın günah kapsamına girdiğini tespit edebiliyoruz ki ardından da bu sözü söyleyebiliyoruz. Mutlaka Yüce Allah (cc) çok bağışlayıcı ve merhametlidir, fakat biz tövbe edip bir daha o günahlara dönmediğimiz takdirde affa uğrayabiliriz. Şeytani bir vesvese tövbe tarafını silerek sadece "Allah bağışlayıcıdır" sözünü bize fısıldıyor, sanki sen bu yaptıklarına devam et diyor ve bizleri tuzağına düşürüyor. Sonra da cahil insanlarla bir topaç gibi oynadığı için şeytan çok memnun oluyor. Niçin onu memnun ediyoruz? Bu din cahil kalmak tercih edilecek kadar zor ve anlaşılmaz değildir ki!..
Herkesin vazifesi alim olmak değildir ama bir Müslümana Müslümanca yaşama hakkı veren, İslami genel hükümleri alıp, bilmediklerini de bu bilgilerle dolu şahıslara danışıp hareket etmektir. Bilmeyerek yaptıklarına af dileyip, tövbe etmek ve cehennem azabından korunmak için dua etmektir.
Şu iki cümlede ifade ettiğim şeyleri koca bir ömürde yapmak hiç de zor olmasa gerek!..
Hümeyra EZERGÜL
Nereye baksam bu konuda tahsil yapmamış insanlar cesur hareketler sergileyip, bir uzman gibi bol bol laf yapıyorlar, hatta fetva denen hükümleri ne yaptıklarını bilmeden rahatça verebiliyorlar.
Ya da bir sürü günah işleyip ellerini göğüslerine koyup "sen buraya bak" diyorlar. Herhalde kalplerinin temizliğine işaret ediyorlar. Oysa sahih birçok kaynakta kalp temizliğinin nasıl ve nelerden sonra elde edilebileceği açıkça anlatılıyor. Her günahın kalpte siyah bir nokta meydana getirdiği bu siyah noktaların çoğalması halinde kalbin kararıp hatta mühürleneceği Allah (cc)'ın ayetlerine karşı kör ve sağır olunacağı yazılıyken, bu şahıs zahiren bakıldığında, yasak olan emirleri işliyor ve kalbinin tertemiz olduğunu nasıl söyleyebiliyor? Kendinde bunu söyleme cesaretini acaba nereden buluyor? Belki bizim bilmediğimiz yönleri vardır, acaba müjdelendi mi, diyeceğim, fakat bunu diyen insanların sayısı, o kadar çok ki, mübarek hepsi mi müjdelendi diyor, toparlanıyorum. Bu kadar İslami konularda yıllarca tahsil yapmış, oradaki hükümleri uygulamaya çalışan ve etrafındaki insanlara bunları anlatan alimler bu sözü (kalbim temiz) diyemezken, biz cahilliğimizi açıkça ortaya koyup bir çırpıda söyleyebiliyoruz.
Şayet kulaktan dolma yarım yamalak bir bilgimiz var ise bu sefer de "Allah bağışlayıcıdır" lafını çokça telaffuz ediyoruz. Önce yaptıklarımızın günah kapsamına girdiğini tespit edebiliyoruz ki ardından da bu sözü söyleyebiliyoruz. Mutlaka Yüce Allah (cc) çok bağışlayıcı ve merhametlidir, fakat biz tövbe edip bir daha o günahlara dönmediğimiz takdirde affa uğrayabiliriz. Şeytani bir vesvese tövbe tarafını silerek sadece "Allah bağışlayıcıdır" sözünü bize fısıldıyor, sanki sen bu yaptıklarına devam et diyor ve bizleri tuzağına düşürüyor. Sonra da cahil insanlarla bir topaç gibi oynadığı için şeytan çok memnun oluyor. Niçin onu memnun ediyoruz? Bu din cahil kalmak tercih edilecek kadar zor ve anlaşılmaz değildir ki!..
Herkesin vazifesi alim olmak değildir ama bir Müslümana Müslümanca yaşama hakkı veren, İslami genel hükümleri alıp, bilmediklerini de bu bilgilerle dolu şahıslara danışıp hareket etmektir. Bilmeyerek yaptıklarına af dileyip, tövbe etmek ve cehennem azabından korunmak için dua etmektir.
Şu iki cümlede ifade ettiğim şeyleri koca bir ömürde yapmak hiç de zor olmasa gerek!..
Hümeyra EZERGÜL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.