Dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ekonomi görüşlerini ortaya koyarken toplumun her kesimine hitap eden bir dil ve üslup kullanmaktadır.
Dünya çapında iktisat profesörleri modeli her okuduklarında yeni kodlarla karşılaştıklarını büyük bir hayretle ve hayranlıkla ifade ederlerken, Sayın Baş'ın çok önemli iktisat kurallarını çok basit örneklerle ifade etmesi bugüne kadar çok soğuk ve anlaşılmaz olan bu kuralları bir çobanın dahi anlayabileceği seviyeye getirmiştir.
Bu örneklerden biri de, Sayın Baş'ın sık sık anlattığı bir çuval mısır örneğidir.
Tekrar hatırlatmak gerekirse; elimizde bir çuval mısır ve onun karşılığı 1000 liramız var. Bu mısırları tarlamıza ekiyoruz, normal şartlar altında belki 100 çuval mısır elde edebiliriz ama 10 çuval mısır elde ettiğimizi düşünüyoruz.
Başlangıçta 1 çuval mısır ve 1000 TL vardı, üretimden sonra 10 çuval mısır ve yine 1000 TL var. 1 çuval mısırın karşılığı para piyasada var ama 9 çuvalın karşılığı yok.
Dolayısıyla bu 9 çuval mısırın karşılığı paranın piyasaya sürülmesi lazım ki ekonomi dengeye kavuşsun.
Şimdi bu basit misalin bize neler anlattığını maddeler halinde yazalım:
* 1 çuval mısırdan 10 çuval mısır elde edildiğine göre demek ki Kapitalizmin iddia ettiği gibi kaynaklar sınırlı değil. Milli Ekonomi Modeli'nin altını çizdiği gibi kaynaklar sınırsız.
* Bu örnek, Kapitalizmin iddia ettiği "Her arz kendi talebini doğurur" prensibinin yanlış olduğunu ortaya koyuyor. Üretilen 9 çuval mısır, eğer karşılığında para basılıp talep oluşturulmazsa asla karşılığını bulamaz.
* Dolayısıyla Milli Ekonomi Modeli'nin "Arz talepten büyüktür" prensibi doğru? Yapılan üretim neticesinde arz 10 çuval olurken, talep 1000 TL'dir, yani sadece 1 çuvalı alabilecek talep vardır, 9 çuvalın karşılığı para olmadığı için vatandaş istese de bu, ekonomik talebe dönüşmeyecektir.
* Ekonominin dengeye gelebilmesi için talebin arzı karşılayacak seviyeye yükseltilmesi şarttır. Yani para, emek ve üretimin karşılığı basılmalıdır ve piyasaya sürülmelidir.
* "Para basmak enflasyon oluşturur" mantığı tamamen uydurmadır. Çünkü bu örnekte olduğu gibi 9 çuval karşılığı senyoraj devreye konulmazsa yani para basılmazsa ekonomi deflasyona hatta kepenk kapatma, iflas anlamına gelen stagflasyona girer.
* 9 çuvalın karşılığı daha para basılır da bununla talep oluşturulursa bu mısırın gerçek değerinden satılması anlamına gelir, buna "ekonomik denge" denir. Bu nokta enflasyonun ve faizlerin sıfır olduğu noktadır. Bu denge konumu, Milli Ekonomi Modeli dışındaki modeller için ulaşılması asla mümkün olmayan bir noktadır.
* 9 çuvalın karşılığı para basılması için Merkez Bankası'nın özelleştirilmemesi, devletin kontrolünde olması ve millete hizmet için var olması gerekmektedir. Merkez Bankası milleti adına bağımsız olursa gerçek işlevine kavuşur. Bağımsız kılalım diyerek, milletten ve devletten bağımsız hale getirilip yabancıların kontrolüne geçerse, bu paranın maliyetli bir şekilde bize satılması anlamına gelecektir. Bugün ABD'nin ve AB'nin merkez bankaları böyledir, o yüzden trilyonlarca dolar borçları vardır ve para bastırdıkça borçları artmaktadır.
* 9 çuvalın karşılığı basılan paranın devletin kasasında ya da belirli ellerde toplanması ekonomiye bir şey kazandırmaz. Bu paranın üretim karşılığında talep oluşturması için adil bir şekilde tüketim kabiliyeti olan vatandaşların cebine girmesi gerekmektedir.
* Paranın adil bir şekilde vatandaşa paylaştırılması, Milli Ekonomi Modeli'nde sosyal devlet projeleri olarak ifade edilmektedir. 5000 TL asgari ücret, 1000 TL vatandaşlık maaşı, 1500 TL ev hanımı maaşı, 250 TL çocuk parası, 15000 TL doğum parası gibi projeler bir seçim vaadi değil, 9 çuval karşılığı basılan paranın vatandaşa adil olarak paylaşımının sağlanması, üretilen mamullerin talep bulması içindir.
* Bu durum, devleti "Baba Devlet" yapar, halk devletine saygı duyar, ayakta kalması için her türlü mücadeleyi verir. Terör kendiliğinden biter. Yani devlet-millet kaynaşması için de 9 çuval mısırın karşılığının para olarak devreye konulup vatandaşın devlet eliyle vatandaşın cebine konulması gerekmektedir.
* Eğer 9 çuvalın karşılığı para basılmazsa, bu sefer talep oluşması için dışarıdan faizli borç alınması, kredilerin ve kredi kartlarının, senet ve çeklerin devreye girmesi gerekmektedir. İhtiyaç duyulan para basılmadıkça, piyasadaki para yetersiz olacağından bir süre sonra borçlar, krediler, çekler, senetler ödenemez, faizler ana parayı geçer, icra dosyaları, hacizler katlanarak artar. 2002 yılında vatandaşların bankalara olan borçları 6,6 milyar TL iken, 2015 yılı sonunda bu rakam 384 milyar TL'ye ulaşmıştır. Borçlu olan vatandaş sayısı 25 milyon kişi, kullanılan kredi kartı sayısı ise 58 milyonu bulmuştur. 19,5 milyon haneli Türkiye'de 25 milyona yakın icra dosyası bulunmaktadır. Bu karanlık tablonun sebebi işte 9 çuval mısırın karşılığı para basılıp vatandaşın cebine konulmamasıdır.
1 çuval mısır deyip geçmeyin, Prof. Dr. Baş'ın bu örneğini Türkiye'nin siyaseti ve de milleti olarak zamanında anlayabilseydik, bugün Rusya gibi, BRICS ülkeleri gibi dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olacaktık.
Dünya çapında iktisat profesörleri modeli her okuduklarında yeni kodlarla karşılaştıklarını büyük bir hayretle ve hayranlıkla ifade ederlerken, Sayın Baş'ın çok önemli iktisat kurallarını çok basit örneklerle ifade etmesi bugüne kadar çok soğuk ve anlaşılmaz olan bu kuralları bir çobanın dahi anlayabileceği seviyeye getirmiştir.
Bu örneklerden biri de, Sayın Baş'ın sık sık anlattığı bir çuval mısır örneğidir.
Tekrar hatırlatmak gerekirse; elimizde bir çuval mısır ve onun karşılığı 1000 liramız var. Bu mısırları tarlamıza ekiyoruz, normal şartlar altında belki 100 çuval mısır elde edebiliriz ama 10 çuval mısır elde ettiğimizi düşünüyoruz.
Başlangıçta 1 çuval mısır ve 1000 TL vardı, üretimden sonra 10 çuval mısır ve yine 1000 TL var. 1 çuval mısırın karşılığı para piyasada var ama 9 çuvalın karşılığı yok.
Dolayısıyla bu 9 çuval mısırın karşılığı paranın piyasaya sürülmesi lazım ki ekonomi dengeye kavuşsun.
Şimdi bu basit misalin bize neler anlattığını maddeler halinde yazalım:
* 1 çuval mısırdan 10 çuval mısır elde edildiğine göre demek ki Kapitalizmin iddia ettiği gibi kaynaklar sınırlı değil. Milli Ekonomi Modeli'nin altını çizdiği gibi kaynaklar sınırsız.
* Bu örnek, Kapitalizmin iddia ettiği "Her arz kendi talebini doğurur" prensibinin yanlış olduğunu ortaya koyuyor. Üretilen 9 çuval mısır, eğer karşılığında para basılıp talep oluşturulmazsa asla karşılığını bulamaz.
* Dolayısıyla Milli Ekonomi Modeli'nin "Arz talepten büyüktür" prensibi doğru? Yapılan üretim neticesinde arz 10 çuval olurken, talep 1000 TL'dir, yani sadece 1 çuvalı alabilecek talep vardır, 9 çuvalın karşılığı para olmadığı için vatandaş istese de bu, ekonomik talebe dönüşmeyecektir.
* Ekonominin dengeye gelebilmesi için talebin arzı karşılayacak seviyeye yükseltilmesi şarttır. Yani para, emek ve üretimin karşılığı basılmalıdır ve piyasaya sürülmelidir.
* "Para basmak enflasyon oluşturur" mantığı tamamen uydurmadır. Çünkü bu örnekte olduğu gibi 9 çuval karşılığı senyoraj devreye konulmazsa yani para basılmazsa ekonomi deflasyona hatta kepenk kapatma, iflas anlamına gelen stagflasyona girer.
* 9 çuvalın karşılığı daha para basılır da bununla talep oluşturulursa bu mısırın gerçek değerinden satılması anlamına gelir, buna "ekonomik denge" denir. Bu nokta enflasyonun ve faizlerin sıfır olduğu noktadır. Bu denge konumu, Milli Ekonomi Modeli dışındaki modeller için ulaşılması asla mümkün olmayan bir noktadır.
* 9 çuvalın karşılığı para basılması için Merkez Bankası'nın özelleştirilmemesi, devletin kontrolünde olması ve millete hizmet için var olması gerekmektedir. Merkez Bankası milleti adına bağımsız olursa gerçek işlevine kavuşur. Bağımsız kılalım diyerek, milletten ve devletten bağımsız hale getirilip yabancıların kontrolüne geçerse, bu paranın maliyetli bir şekilde bize satılması anlamına gelecektir. Bugün ABD'nin ve AB'nin merkez bankaları böyledir, o yüzden trilyonlarca dolar borçları vardır ve para bastırdıkça borçları artmaktadır.
* 9 çuvalın karşılığı basılan paranın devletin kasasında ya da belirli ellerde toplanması ekonomiye bir şey kazandırmaz. Bu paranın üretim karşılığında talep oluşturması için adil bir şekilde tüketim kabiliyeti olan vatandaşların cebine girmesi gerekmektedir.
* Paranın adil bir şekilde vatandaşa paylaştırılması, Milli Ekonomi Modeli'nde sosyal devlet projeleri olarak ifade edilmektedir. 5000 TL asgari ücret, 1000 TL vatandaşlık maaşı, 1500 TL ev hanımı maaşı, 250 TL çocuk parası, 15000 TL doğum parası gibi projeler bir seçim vaadi değil, 9 çuval karşılığı basılan paranın vatandaşa adil olarak paylaşımının sağlanması, üretilen mamullerin talep bulması içindir.
* Bu durum, devleti "Baba Devlet" yapar, halk devletine saygı duyar, ayakta kalması için her türlü mücadeleyi verir. Terör kendiliğinden biter. Yani devlet-millet kaynaşması için de 9 çuval mısırın karşılığının para olarak devreye konulup vatandaşın devlet eliyle vatandaşın cebine konulması gerekmektedir.
* Eğer 9 çuvalın karşılığı para basılmazsa, bu sefer talep oluşması için dışarıdan faizli borç alınması, kredilerin ve kredi kartlarının, senet ve çeklerin devreye girmesi gerekmektedir. İhtiyaç duyulan para basılmadıkça, piyasadaki para yetersiz olacağından bir süre sonra borçlar, krediler, çekler, senetler ödenemez, faizler ana parayı geçer, icra dosyaları, hacizler katlanarak artar. 2002 yılında vatandaşların bankalara olan borçları 6,6 milyar TL iken, 2015 yılı sonunda bu rakam 384 milyar TL'ye ulaşmıştır. Borçlu olan vatandaş sayısı 25 milyon kişi, kullanılan kredi kartı sayısı ise 58 milyonu bulmuştur. 19,5 milyon haneli Türkiye'de 25 milyona yakın icra dosyası bulunmaktadır. Bu karanlık tablonun sebebi işte 9 çuval mısırın karşılığı para basılıp vatandaşın cebine konulmamasıdır.
1 çuval mısır deyip geçmeyin, Prof. Dr. Baş'ın bu örneğini Türkiye'nin siyaseti ve de milleti olarak zamanında anlayabilseydik, bugün Rusya gibi, BRICS ülkeleri gibi dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olacaktık.
Murat Çabas / diğer yazıları
- ‘AKP sebep, enflasyon sonuç’ / 04.05.2024
- Asgari ücret artmadı, enflasyon arttı! / 03.05.2024
- Taksim Meydanı, emekçilere neden kapalı? / 01.05.2024
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Asgari ücret artmadı, enflasyon arttı! / 03.05.2024
- Taksim Meydanı, emekçilere neden kapalı? / 01.05.2024
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024