Bir film dönüyo ama...

Televizyonlarda, sosyal medyada ve toplu taşım araçlarındaki ekranlarda dönen bir film var biliyorsunuz. Basından, sanat dünyasından, akademik çevreden vs. tanınmış isimlerin görüntülerinin ardından, "Biz milletiz Türkiye'yi darbeye, teröre yedirmeyiz" sloganıyla biten filmden bahsediyorum.
Filme diyecek söz yok; düşünce güzel, görsellik iyi, mesaj coşkulu, slogan çarpıcı. Gelgelelim, filmde yer verilen isimlere baktığınızda bütün bunların buharlaştığını görüyorsunuz hatta filmin yapılmasına zemin olan konjonktüre ters düşen bir mantığın işlendiğini anlıyorsunuz, tabii fark eden için...
Ne demek istiyorum?
Yine bir soruyla devam edelim:
Bu film niçin yapıldı? Amacı ne? Muhataplara nasıl bir mesaj verilmek isteniyor?
Sloganından yola çıkarsak; 15 Temmuz darbe girişimini boşa çıkaran millet olma bilincine vurgu var. Yine 'darbe' ve 'terör' kelimelerinden hareketle, girişimde rol alan terör örgütüne yani FETÖ'ye vurgu var. Yani denmek isteniyor ki; bu örgütün devleti yıkmaya yönelik terör girişimini millet olarak önledik, bundan sonra da geçit vermeyeceğiz.
Bu mesaja kim itiraz edebilir ki?
Fakaaaaat... Slogan iyi de, bu film için seçilen bazı kişiler en hafifinden 'ne alaka' dedirtecek cinsten.
İsimlere girecek değilim.
Ama, sadece milyon dolarlar karşılığında konserler ve reklam filmleri için yolu ülkeme düşen popçunun Türkiye'yi yedirtmemekten ne anladığını çok merak ediyorum.
Geçmişte FETÖ'nün liderine övgüler yağdıran, etkinliklerinde boy gösteren gazetecilerin sert bir ifadeyle objektife bakıp 'ülkeyi yedirtmeyiz haa' pozundaki sahteliği ben görüyorum, ya siz?
Yine, malum şebekeye hem gönül, hem de finans olarak bağı; sosyal medyada, haber sitelerinde fâş olmuş; ekranlarında yer verdikleri pespayeliklerle Türk Milletini millet yapan ne kadar unsur varsa iğdiş eden medya patronlarının 'biz milletiz' derken hangi milleti kast ettiklerini sorguluyorum, ya siz?
Daha da önemlisi, Dinlerarası Diyalog'un Türkiye ayağı olan FETÖ'nün, bir zamanlar meydanı boş bulduğu için, dahası, neredeyse toplumun her kesiminden destek gördüğü için, pervasızca empoze ettiği bir mantık vardı; İslam ile diğer dinler eşittir. Firaset gözlüğüyle bakanlar, filme yansımış bu mantığı hemen fark edecekler. Biliyorum, bu tespitim birilerini rahatsız edecek, ben meramımı anlatayım da varsın rahatsız olsunlar.
Şunu anlamazsak, 15 Temmuz öncesi sergilenen gaflet, yanılgı devam ediyor demektir: FETÖ'yü finans, sayı, etki güç olarak büyütüp bu milletin başına bela eden âmil, bir Vatikan projesi olan Dinlerarası Diyalog misyonudur. Bu misyon, bu misyonun sahipleri ve misyonun amaçları anlaşılıp gerekli tedbirler alınmazsa, kusura bakmayın ama darbe süreci devam ediyor demektir. Yani Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ifadesiyle, devlet 'asıl faili' gözden kaçırmamalıdır.
Bakın, 'Rabb'in aciz kulu' Fetullah, 9 Şubat 1998 tarihinde, zamanın Papa'sına yazdığı mektupta aynen şunları yazıyordu:
"Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik."
E daha ne desin. Vatikan kaynaklarında 'İslam ülkelerinin Hıristiyanlaştırılması' için oluşturulduğu gizlenmeyen PCID'nin icrası için elinden gelen her şeyi yapacağını söyleyenin ödüllendirilmeyeceğini düşünmek ahmaklıktır. İşte o ödülün adı; Türk milletinin imanını çalmak için seferber edilen okullardır, dershanelerdir, televizyonlardır, gazetelerdir, dergilerdir vs. Bütün bunları kurmak için akıtılan milyon dolarlardır.
Bakın, PCID'nin icrasında rol isteyen FETÖ'nün başı öyle bir gaza geliyor ki, anında asıl safını belli ediyor ve namluyu Müslümana çeviriyor. İşte o satırlar: "İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır."
Mektubun devamındaki şu satırlara da dikkatlerinizi çekip neticeye gelmek istiyorum:
"Yeni fikirlerimiz varmış iddiasında bulunmuyoruz. Yine müsamahanıza sığınarak, bu misyonun hedeflerine yakından hizmet etmek için üstlenmek istediğimiz birkaç teklifte bulunmayı arzu ediyoruz."
Milletimizi Hıristiyanlaştırmak, olmadı İslam'dan soğutmak, dolaysıyla dinî ve millî direncini yok ederek işgale hazır hale getirmek için planlanmış misyona olan şu adanmışlığa bakar mısınız?
Bir daha soruyorum, bakar mısınız?
Bir daha sordum, çünkü 1998 yılında bu mektup Papa'ya takdim edilip, misyona hizmet sözü verildikten sonra, Bilge İnsan Prof. Dr. Haydar Baş Bey, başta mektubun sahibini, ona gönül olarak, finans olarak, siyaseten destek veren herkesi yıllarca, hiç durmadan-yılmadan ve ağır bedeller ödeyerek uyarmıştı. Kimse dinlemedi ve biz 15 Temmuz dehşetini yaşadık.
Şimdi dönen bu filmden hareketle diyorum ki; bu misyon devam edecekse bir FETÖ gider yenisi gelir. Ve maalesef bir sonraki 15 Temmuz bizi bitirir.
Allah milletimizi korusun...