Bir gerçeği daha açıkladılar; ‘İnsan yetiştiremedik’

Müthiş bir yokluk, dahası her haneden en az bir veya daha fazla şehit vermiş Türk Milleti tam bağımsızlığını kazanmak için bütün varlığını ortaya koyarak Kurtuluş Savaşı'nı kazanmıştı.

Yıl 1922 idi ve Atatürk şöyle diyordu; "En önemli ve verimli görevlerimiz, eğitim ve öğretim işleridir. Eğitim ve öğretim işlerinde kesinlikle başarı sağlamak gerekir. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu yolla olur." 

Atatürk bu tespitini lafta bırakmadı. Her alanda olduğu gibi eğitim alanında çok kısa sürede büyük adımlar attı ve neredeyse sıfıra yakın olan okuma-yazma oranını çok yukarılara çıkardı.

Sadece okuma-yazma mı? Hayır. Osmanlı döneminde eğitim için yurt dışına gitmiş, geri dönmemiş aydınlarımızı göreve çağırmış ve onlarda bu çağrıya koşarak gelmiştiler. 

Zamanın şartlarına göre değerlendirildiğinde Atatürk dönemindeki eğitim mantığının toplum, sanayi, tarım, teknoloji alanındaki etkileri ve diğer devletler arasındaki yeri görülecektir.

21. yüzyılda ise her alanda 'önce insan' diyen, insan merkezli siyaset yapan Prof. Dr. Haydar Baş eğitim için de şöyle diyordu; "Eğitim bir milletin var oluşudur. Eğer bir millet, kendi doneleri, kendi kültür yapısı, siyaset yapısı, medeniyet yapısıyla insanını, kendi yararına, menfaatine kazanmazsa o milletin, devlet olarak ayakta kalması asla mümkün olamaz."

Ve merhum Baş Hocamız o tarihi tespiti yapıyordu;

"Öyle ki başa geçenler, kurumları düzeltmek istese de, hak ve hukuk dağıtmak gayesinde olsa da asıl problemi halledemedikleri için başarılı olamıyorlar.

Her zaman ifade ediyoruz. Önce insan, meselesi çözülmelidir. İnsan, 'Hak adına ve kendi yararına' kazanılmadıktan sonra hangi kanunu, nizamı getirseniz, hangi düzenlemeyi yapsanız da işe yaramayacaktır."

Evet, Atatürk'ten sonra başa geçenler birçok adımlar attılar, kendilerine göre devlet ve milleti dizayn etmeye kalktılar. Ama insan, sorununu çözemedikleri için siyasi varlıklarını bile koruyamadılar. 

2001 yılında ise '3Y' (yasakları kaldıracağız, yolsuzluğu ve yoksulluğu bitireceğiz) artık 'dindar gençlik' sloganıyla yola çıkanlar, yol yaptılar, tünel, havalimanı, köprü, hastane yaptılar.

Her ile üniversite açtılar. Okul ve derslik sayılarına katladılar. Diğer taraftan devleti adeta yeniden dizayn ettiler.

Ve 18 yıl sonra itiraf geldi; İnsan yetiştiremedik!

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz ay İbn-i Haldun Üniversitesi Külliyesi açılış töreninde; "18 yılda eğitim, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadık. Bu konuda kendimi biraz mahzun hissediyorum. 18 yılda her alanda tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı eğitim, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum" dedi.

Valla! Fazla düşünmeye gerek yok! Tablo ortada. İlk, orta ve yüksek öğretimde yapılan araştırmalar, dünya sıralamasındaki yerimiz belli.

Daha önemlisi benliğini kaybetmiş bir nesil var ortada. Daha dahası 'dindar gençlik' parolasıyla yola çıkanların 18 yıldır yönettiği ülkede deist-ateist patlaması yaşanıyor. 

Eğitimli, alanında uzmanlaşmış gençler ise umutsuz ve bir an önce batıya gitme gayretindeler.

Bu tabloyu başarısızlık olarak tanımlamak övgü olur. Bu tablo çöküştür ve bu çöküşten diriliş şarttır.

Milli eğitime dönecek olursak! 

AKP iktidarlarının en çok değiştirdikleri kanun, 'imar kanunu'. En çok değiştirdikleri sistem ise 'eğitim sistemi'. 

Sonuç? İmarda can kayıplar, gençlik ve gelecekte ise ümit kayıpları artarak devam ediyor.

Oysa AKP'nin ilk milli eğitim Bakanı Erkan Mumcu, sistemde şikâyetçi olmuş ve yeni sistem şart, demiş ve sistemi değiştirmişti. 

Sonraki Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'te sistemden şikâyetçi oldu. Yeni sistem şart, demiş, sistemi değiştirmişti.

Ondan sonraki Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'da, sistemden şikâyetçi olmuş, sistemi değiştiriyoruz' demişti.

Bir sonraki Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'de; 'Böyle sistem olmaz. Sistemi değiştiriyoruz, demişti.

Ondan sonra Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı; 'Sistem çok sıkıntılı. Değiştiriyoruz' demişti.

Sondan bir önceki Milli Eğitim Bakanımız İsmet Yılmaz da; 'Böyle sistem mi olur? Sistemi değiştiriyoruz' demişti.

Ve son Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'ta aynı şikâyette bulundu ve bir çok değişikliğe imza attı.

Sonuç; İnsan yetiştiremedik!

Çözüm; 'Anneler insan mühendisidir, insan emekçisidir. Her anneye maaş bağlayacağız. Eğitimdeki eşitsizliği kaldıracağız, eğitimi bedava yapacağız' diyen Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli.

BTP lideri Hüseyin Baş; 'Gençlerimize ilk önce öğrenmeyi öğreteceğiz. Hayallerinin önünü açacağız ve Türkiye'yi, gençlerimizin hayalleri üzerine bina edeceğiz.'