Biri Anayasa Mahkemesi Başkanı diğeri fabrika işçisi

Haçlı batı özellikle son iki yüz yıldır planladığı ve hayata geçirdiği İslam dini ve Müslüman tiplemesi konusunda başarılı olmuş gibi gözüküyor. Genel anlamda zamana ve gelişmelere kapalı bir din ve her daim şiddetten, terörden yana bu dinin mensupları?Batının, dinimiz ve bizler için yapmak istediği ve yaptığı portre bu. Açı olan gerçek ise İslam dünyasından ve ülkemizden, batının, kendince bir İslam ve Müslüman imajı yaratmasına çok büyük destekler gelmesidir.Bu destekleri adı senin, benim gibi olan dinini İslam olarak açıklayan, kendini Müslüman olarak tarif eden insanlar vermiştir. Bu kişi ve anlayışların bir kısmı Müslüman'ın, diyerek her daim din düşmanlığı yapmıştırlar ve yapıyorlar. Bir başka kişi ve anlayışlar ise diğer dinlere yalakalık yapmak için (haşa) Allah'ın kitabına, Peygamberine, Ehl-i Beyt'ine iftira atmaktan bile çekinmiyorlar.Bir diğer kişi ve anlayışlarda, kendileri gibi olmayan, giyinmeyen, yaşamayan her kesim insana mesafe koyup, sadece kendilerini hakkın temsilcisi olarak göstermişler ve İslam'ı adeta bir tabu dini haline getirmişlerdir. Bunların geçmişlerini M. Emin Koç ve Emre Polat, Meltem Tv'de yaptıkları programlarla belgeli bir şekilde önümüze koyuyorlar.   Daha da detaylandırabileceğimiz bu tablo neticesinde İslam dünyası fitne, terör, kargaşa ve vahşetin merkezi haline gelmiştir. Ama bu fitne ve kanın kaynağı ne İslam'dır ve ne de Müslümanlardır.Bu fitne ve kanın kaynağı Hıristiyan batı ve Yahudilerdir. Bu kaynağın İslam dünyasına yansımaları ise bu inançlardan (kafirlerden) daha aşağı olan münafıklar eliyledir. Bu münafıkların hiçbir gücü yoktur. Sadece az bir bedel karşılığı dinlerini, dünyalığa satmış, Yahudi ve Hıristiyanların kölesi olmuşturlar. Kanın, vahşetin, terörün kaynağı budur. Tabloya böyle bakamazsan aşağıdaki gibi bakarsın.Geçen hafta basında iki insanımız, ikisi de Müslüman ve ikisi de ülkemiz ve İslam coğrafyasında yaşananlara bakarak "? Eğer buysa Müslümanlık ben, Müslüman değilim" açıklaması yaptılar. Aralarındaki fark biri Anayasa Mahkemesi Başkanı, diğeri fabrika işçisi.  Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Muş'ta verdiği bir konferansta, İslam Coğrafyasında yaşanan vahşete değinerek, canlı bombaları örnek verip "bu nasıl bir inanç, bu nasıl bir kültür" sorgulamasından sonra "Müslümanlık buysa ben Müslüman değilim" çıkışını yaptı.  Sayın Kılıç'ın açıklamasını defalarca okudum, yanılmamışım; Sayın Kılıç'a göre Müslümanların başka dertleri yokta, kimisi canlı bomba oluyor, kimisi bombalı araçlarla insan katliamından zevk alıyor, kimisi insan kafası kesmekten hoşlanıyor ve Haşim Kılıç buna isyan ediyor, İslam'la yan yana getiriyor. Ama ne hikmetse bu coğrafyadaki asıl eli görmüyor, bu vahşeti gerçekleştirenlerin uşak olduğunu açıklamıyor?Fabrika işçisi 32 yaşındaki Şafak Zengin ise Suriye konusunda ilginç bir tepki veriyor. AKP iktidarı kimlik kartlarında "din" hanesinin yazılmasına lüzum görmemiş ve kaldırılmasına hükmetmişti.   Şafak Zengin'de, Erdoğan'ın, Suriye politikasını şöyle eleştirdi; "Başbakan'la tek ortak noktam aynı dinden olmamdı, onu da kaldırttım. Çünkü eğer o Müslüman'sa, ben değilim, böyle Müslümanlık olmaz. Müslüman, Müslüman'ın kanını dökmez" diye konuştu.Bunlar tepki. Asıla gelirsek ne Haşim Kılıç'ın, ne de Şafak Zengin'in olaylara ve kişilere bakarak "ben Müslüman değilim" tepkileri yanlış ötesi sözlerdir. İslam ve Müslümanlık Allah'ın bahşettiği en büyük nimettir. Bu nimet ne olaylarla ve ne de kişililerle kıyaslanmaz ve asla vazgeçilemezdir. Ha! Vazgeçiyormuşsun? aşağıların aşağısı olursun?