logo
18 NİSAN 2024

Biz bize benzeriz, onun için farklıyız

06.07.2005 00:00:00
Gülmesini de güldürmesini de biliriz.Gürlemesini de, sağanak olup yağmasını da biliriz. Ama herşeyin zamanını da biliriz.Hani vardı ya, "her şey zamanında" diye...Önce bir fıkra.Amerikalı işadamı, ziyaret için gittiği Çin'de halkın mezarlık ziyaretlerinde mezarın başına pirinç bıraktıklarını görür. Arkadaşı Çinliye biraz alaycı bir tavırla sorar:- "Mezarlarınıza koyduğunuz pirinçleri, ölüleriniz ne zaman yiyecek?"Çinli, başını kaldırmadan cevap verir: - "Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman!" Dünyada kaç millet var, önce şahsı için bir uydurup, sonra hem kendi gülen hem de başkasının gülmesine sebep olan?Bu durum en fazla Karadeniz yöresi için geçerli.Bir Karadenizlinin fıkraya konu olmaktan gocunduğuna hiç şahit olmadım.Temel ile Dursun, bir de Fatime, hadi bir Hatice olsun, bunlar hayali birer kahramandır.Senarize edilen bir fıkrayı kalıcı ve sahici yapabilmek için bir iki kahraman lazım.Siz bunlara oyuncu, figüran falan deyin.O zaman da Temel ile Dursun devreye girer, anlatılanlar havada kalmasın diye.Başlar anlatan; Temel bir gün... bir diğeri; Fatime Dursun'a bir gün dedi ki...Ve koro halinde gülüşme faslı başlar.Karadeniz fıkraları, önceden tasarlanan, kurgulanan şeyler değildir.Gidin bir Karadenizli köyüne.Oturun kahvenin önünde bir-iki saat.Ayrılırken en az üç-dört fıkralık malzeme ile ayrılırsınız. Bu derece hoşnutluk ülkenin başka yörelerinde de zor bulunur.Ama işin içinde namus ve benzeri değerlerin dile dolandığı bir fıkra kepazeliği olursa buna da kimsenin sessiz kalmasını beklememek lazım.Yani ille de gülüp, güldüreceğiz diye kimseyi rencide etmeye hakkımız yok.Bunun adı fıkra olmaz o zaman.Geçenlerde bir dostum "Türklerin adetleri" başlığıyla bir yazı gönderdi ve yaklaşık elli madde sıraladı. Ben de bunlardan bir kısmını yayınladım. Türklük damarı kabaran bir okuyucu bunlardan rahatsızlık duydu.Normaldir, duyabilir.Bütün Türk ulusundan özür diliyorum.Fakat bir an düşündüm, o yazılanlar hakikaten yapıyor muyuz diye, el cevap yapıyoruz.Türkiye'de bunlar yapılıyor olduğu için Türklerin alışkanlıkları diye anlatılır.Yapanın milliyetini araştıracak halimiz yok ya.Mesela yeni dökülen betona yazı yazmak, en sık rastladığımız bir kültürel faaliyet değil mi? Mesela, soba borusu aktığında yoğurt kaplarını telle soba borusuna bağlama tekniğini ilk biz bulmadık mı?Konuşma yeteneği olan hayvanlara ilk olarak küfür etmesini öğretmek ne ki? Henüz konuşmaya başlayan çocuğa ilk önce "hadi amcaya küfret" dersini talim edip, küçüklüğünde öğrendiği bu hali büyüyünce de sürdüren kaç çocuk tanırım bir bilseniz. Sonra da aile düşer yollara, aman hocam bu çocuğa bir muska yapsanız, herkese sövüyor.Sakal tıraşı olduktan sonra kanayan yerlerine küçük kâğıtlar yapıştırmak, Nasrettin Hoca'nın fıkralarına bile konu olmadı mı? Bir farkla ki, kağıt yerine pamuk yapıştırmış berber, hoca da geri kalanına keten ekmeyi teklif etmiş.Şimdi şu fıkraya bakın, olması hiç mümkün mü? Değil, ama adam uydurmuş bir kere. Bir semt bulmuş fıkrasına olmuş bitmiş.Adamın biri bir dükkana girmiş ve hamsi istemiş...- "Karadenizli misiniz?" diye sormuş tezgahtar. Adam kızmış:- "Ne olacak?" ve öfkeyle söylenmeye devam etmiş:- "Ne yani? şimdi Antep fıstığı istesem 'Antepli misin?' diye mi soracaksın! 'İzmir tulumu' istesem İzmirli, 'kestane şekeri' istesem Bursalı mı olacaktım?"- "Yooo!" demiş tezgahtar..- "O zaman niye sordun 'Karadenizli misin' diye?" - "Burası nalbur dükkanı da ondan."Türküm demenin neredeyse ayıp sayılacağı bir zamanda Türklüğe toz kondurtmayan okura teşekkürler.Bir fıkrayla bitirelim, nasıl olsa Turgut İzmit bulup göndermiş. Bir akıl hastanesine yeni bir başhekim atanmış. Başhekim, hastaneyi dolaşırken, aşağıdaki yemekhaneye inmiş. Bir de bakmış ki, mutfağın ortasında yere tebeşirle çizilmiş koskocaman beyaz bir daire: dairenin de içinde yere yatmış yüzükoyun, sırtüstü kıvranıp duran 7-8 deli... Bir başka deli de, yemek masasına tek başına oturmuş; reçeli, tereyağı, zeytini, peyniri, rafadan yumurtasıyla, yerde kıvrananlara bakıp bakıp gülerek bir güzel kahvaltı ediyor.Başhekim, masada oturana sormuş:- "Yerdeki beyaz dairenin içinde; bir yüzükoyun, bir sırtüstü uzanıp dönerek ne yapıyor bunlar?"Masadaki deli:- "Tebeşirle o beyaz daireyi ben çizdim, demiş. İçindekilere de dedim ki: O beyaz dairenin altından geçerseniz, kahvaltı edebilirsiniz benim gibi..."- "Neden öyle kıvranıyorlar ki?"- "Yere çizilmiş dairenin altından geçmeye çalışıyorlar da, ondan."Başhekimin gözleri hayretle açılmış ve yine sormuş masadaki deliye:- "Senin adın ne?"Hiç beklemediği bir yanıt gelmiş:-"Günter Verheugen..."
 
Müslim Karabacak / diğer yazıları
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
3 kişinin cansız bedenine ulaşıldı
Define ararken mağarayı çökerttiler
' Enflasyonun düşürülmesi öncelikli hedefimiz'
ABD'de Türkiye ekonomisini anlattı
3 ilçede okullar tatil edildi
Tokat depremle sarsıldı
Katil İsrail'de siyasi kriz
'Savaş Kabinesi feshedilsin'
Öyle büyük bir bela ki
Kansere yakalanma oranını katlıyor
Hayır çeşmesi yaparken toprak kaydı
2 kişi hayatını kaybetti
Çinlilerden 5G çıkarması
Teknoloji avcıları İstanbul'da buluşacak
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
3 kişinin cansız bedenine ulaşıldı
Define ararken mağarayı çökerttiler
' Enflasyonun düşürülmesi öncelikli hedefimiz'
ABD'de Türkiye ekonomisini anlattı
3 ilçede okullar tatil edildi
Tokat depremle sarsıldı
Katil İsrail'de siyasi kriz
'Savaş Kabinesi feshedilsin'
Öyle büyük bir bela ki
Kansere yakalanma oranını katlıyor
Hayır çeşmesi yaparken toprak kaydı
2 kişi hayatını kaybetti
Çinlilerden 5G çıkarması
Teknoloji avcıları İstanbul'da buluşacak
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.