Bizim değil, Batının mayasıdır savaş

Batı medeniyetinin hamuru teslis, ihtilaf ve savaşla yoğrulmuştur.Temeli Protestan-Katolik mücadelesi olan 1618-1648 yılları arasında Avrupa devletlerinin çoğunun katıldığı Avrupa iç savaşı nitelikli Otuz Yıl Savaşı olarak bilinir.İngiltere kralı III. Edward'ın Fransa tahtında hak iddia etmesiyle 1337'de başlayan ve ancak 116 yıl sonra 1453'te sona eren Yüz Yıl Savaşları malumdur.Fransa'da ortaya çıkan Calvinist Protestan Huguenot grubuna dönük kesintisiz kıyım, 1523'te bir Fransız Protestan'ın yakılarak öldürülmesiyle tetiklenir. Fransa'da 1562'de başlayan Din Savaşları 1598'e değin aralıklarla devam eder, nihayet 1789'daki Fransız Devrimi'yle nefes alır.Papa II. Urbanus'un Clermont Konsili'nde yaptığı konuşma ile İslam coğrafyasına dönük başlatılan ve 11.-13. yüzyıllar boyunca süren Haçlı seferleri ve toptan kıyım, balık hafızalar dışındaki akl-ı selimde capcanlıdır.Dinler tarihi uzmanları, Batı dünyasındaki Ortodoksluk, Katoliklik ve Protestanlığın, temel inanç ve ritüelleri birbirinden farklı beşeri-muharref dinler olduğuna dikkat çeker. Kendi içerisinde yüzyıllar boyunca dinler savaşını sürdüren Haçlı dünyası, ancak İslam coğrafyasına dönük işgal ve Haçlı seferleriyle bir araya gelebilmiştir.Haçlı dünyasının İslam coğrafyasına yönelik klasik Şark ve Sömürge Projesi, II. Dünya savaşı sonrasında Haçlı dünyası adına inisiyatif üstlenen ABD eliyle Büyük Ortadoğu Projesi olarak güncellenmiş, İslam coğrafyasında post-modern işgal süreci başlatılmıştır. En vahşi insanlık kıyımının yaşandığı ve en ağır insanlık suçlarının işlendiği bu süreç İslam medeniyetini yok edilmesi süreci olarak yaşanmaktadır. Maalesef ABD ve Haçlı dünyası bu süreci yerel ve bölgesel İslamcı ortakçılarıyla yürütmektedir.Bu süreci idrak etmenin ve doğru okumanın anahtarı, Prof. Dr. Haydar Baş beyin 1992'de kaleme aldığı "Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" adlı çalışmasıdır.Batı kendi medeniyetindeki teslisi, vahşeti ve savaşı, İslam coğrafyasına kusmaktadır.Yüzyıllık din savaşlarıyla bugünlere gelen Batı dünyası, AET ve Avrupa Birliği süreciyle kendini toparlamaya çalışırken; ABD öncülüğünde İslam dünyasını paramparça edecek her türlü kanlı adımlar atmayı sürdürmektedir. Bu entrikalarını ise İslam dünyasından ayarttığı elemanlar ve İslamcı ortakçılarıyla tezgahlamaktadır.Aslı Tevhid olan ve hamuru birlik mayasıyla yoğrulan İslam medeniyeti, ABD ve Haçlı dünyasının aklıyla, adeta 14.15 yüzyıl Avrupa'sının yaşadığı yüzyıl savaşlarına tabi tutulmak istenmektedir. Etnik ve mezhep temelli savaşlar körüklenmektedir. Müslüman Müslümana kırdırılmaktadır. Hakkı teslim etmek gerekir ki, bu post-modern vahşet ve insanlık dramı sürecini hayra çevirmek için Prof. Dr. Baş ve kadrosu dışında çaba gösteren samimi ve imanlı bir yüreğe, selim bir akla, donanımlı bir kadroya rastlamak mümkün değildir.Türk milleti bu gerçeği idrak edip hakkı sahibine teslim etmediği müddetçe, çevre ülkelerdeki gibi kaosa, bölünmeye, parçalanmaya, kardeşin kardeşi kıyımına, vatanını, onurunu ve bağımsızlığını kaybetmeye mahkumdur.