Birleşmiş Milletler Özel Elçisi olarak Türkiye’ye gelen Angelina Jolie, resmi sıfatı ile Cumhurbaşkanımız ile görüştü.
Türkiye’ye ikinci kez gelen Jolie, Ürdün ve Mısır’a da ziyaretlerde bulunmuştu.
Sınırlarımızdaki Suriyeli sığınmacıların kamplarını gezen aktris, dünya genelindeki mülteci kamplarını ziyaretleri ile tanınıyor.
Malum, BM’nin ülkeler arasındaki hukuka riayet ve insan hakları konusundaki çalışmalarının gerçek niyetlerini yansıtmadığını her fırsatta dile getiriyoruz.
BM maalesef, ABD’nin ve İsrail’in yayılmacı tutumları karşısında timsah gözyaşları döküyor.
Eğer yaşanan hukuksuzluklardan şikayetçi ise Elçi Jolie, sınırlarımızı açtığımız Suriyelilerin kamplarını ziyaret edeceğine, sınır ötesinde yaşanan ve Suriyelilerin ülkelerini terk etmelerine neden olan işgali sorgulamalıdır.
Bosna ve Kosava’da yaşananlar, Tunus, Mısır, Libya işgalleri, Suriye vahşeti, Filistin gerçeği, Lübnan olayları; Keşmir’de, Afganistan’da ve Irak’taki tecavüzler… Bunları gerçekleştirenler sorgulanmamakta, işgal neticesi fakir ve çaresiz kalan halklar ziyaret edilmektedir.
Bu olaylar, insan haklarını hiçe saymaktan başka bir şey değildir. Ziyaretin bir başka boyutu ise, 5 yıldızlı otel menüsü gibi hazırlanan mutfağı ve ev şartları ile son derece lüks kabul edilen konteyner kentlerin neden teftiş edildiğidir.
Türkiye AB sürecinden itibaren ciddi bir baskı altında. Talepler şeklinde istenilen siyasi tavizler her ilerleme raporunda önümüze konmuştu. İç işlerimizi ilgilendiren meseleler üyelik uğruna katlanılması gereken tavizlere dönüştü.
Bugün ise, ABD’nin işgaline ses çıkarmayan Türkiye, bu işgalden kaçanlara sığınaktır. Ancak görünen o ki, bu kamplar da iç işlerimize müdahalenin bir vesilesi yapılmaya çalışılıyor.
Konu hakkında bir eğitimi olmadığı halde BM’nin Özel Elçisi sıfatıyla karşılanan bayana, kamplarımızda kalanlar hakkında bilgi verdik. Hakkımızdaki rapor kötü çıkarsa ki muhtemeldir öyle olacak, Türkiye’ye, BM nezdinde daha olumlu adımlar atması yönünde tavsiyelerde bulunulacak.
İşin mantığı yanlış olduğu için ne tavsiye edilirse edilsin haksızlıklara merhem olamaz. Önemli olan meseleyi temelden çözmektir. Eğer BM halkların şartlarını daha iyi yapmak istiyorsa, pek çok üyesinin adının karıştığı projelere hayır diyebilmelidir. Hatırlanacaktır, Suriye’ye askeri müdahale konusu iki kez BM gündemine geldi ama Rusya ve Çin dışında, bu haksızlığa hayır diyen çıkmamıştı.
Önce vahşete izin verip, sonra geride kalanlara çare olmak hele hele barıştan ve iyi niyetten bahsetmek hiç de inandırıcı olmuyor…
Türkiye’ye ikinci kez gelen Jolie, Ürdün ve Mısır’a da ziyaretlerde bulunmuştu.
Sınırlarımızdaki Suriyeli sığınmacıların kamplarını gezen aktris, dünya genelindeki mülteci kamplarını ziyaretleri ile tanınıyor.
Malum, BM’nin ülkeler arasındaki hukuka riayet ve insan hakları konusundaki çalışmalarının gerçek niyetlerini yansıtmadığını her fırsatta dile getiriyoruz.
BM maalesef, ABD’nin ve İsrail’in yayılmacı tutumları karşısında timsah gözyaşları döküyor.
Eğer yaşanan hukuksuzluklardan şikayetçi ise Elçi Jolie, sınırlarımızı açtığımız Suriyelilerin kamplarını ziyaret edeceğine, sınır ötesinde yaşanan ve Suriyelilerin ülkelerini terk etmelerine neden olan işgali sorgulamalıdır.
Bosna ve Kosava’da yaşananlar, Tunus, Mısır, Libya işgalleri, Suriye vahşeti, Filistin gerçeği, Lübnan olayları; Keşmir’de, Afganistan’da ve Irak’taki tecavüzler… Bunları gerçekleştirenler sorgulanmamakta, işgal neticesi fakir ve çaresiz kalan halklar ziyaret edilmektedir.
Bu olaylar, insan haklarını hiçe saymaktan başka bir şey değildir. Ziyaretin bir başka boyutu ise, 5 yıldızlı otel menüsü gibi hazırlanan mutfağı ve ev şartları ile son derece lüks kabul edilen konteyner kentlerin neden teftiş edildiğidir.
Türkiye AB sürecinden itibaren ciddi bir baskı altında. Talepler şeklinde istenilen siyasi tavizler her ilerleme raporunda önümüze konmuştu. İç işlerimizi ilgilendiren meseleler üyelik uğruna katlanılması gereken tavizlere dönüştü.
Bugün ise, ABD’nin işgaline ses çıkarmayan Türkiye, bu işgalden kaçanlara sığınaktır. Ancak görünen o ki, bu kamplar da iç işlerimize müdahalenin bir vesilesi yapılmaya çalışılıyor.
Konu hakkında bir eğitimi olmadığı halde BM’nin Özel Elçisi sıfatıyla karşılanan bayana, kamplarımızda kalanlar hakkında bilgi verdik. Hakkımızdaki rapor kötü çıkarsa ki muhtemeldir öyle olacak, Türkiye’ye, BM nezdinde daha olumlu adımlar atması yönünde tavsiyelerde bulunulacak.
İşin mantığı yanlış olduğu için ne tavsiye edilirse edilsin haksızlıklara merhem olamaz. Önemli olan meseleyi temelden çözmektir. Eğer BM halkların şartlarını daha iyi yapmak istiyorsa, pek çok üyesinin adının karıştığı projelere hayır diyebilmelidir. Hatırlanacaktır, Suriye’ye askeri müdahale konusu iki kez BM gündemine geldi ama Rusya ve Çin dışında, bu haksızlığa hayır diyen çıkmamıştı.
Önce vahşete izin verip, sonra geride kalanlara çare olmak hele hele barıştan ve iyi niyetten bahsetmek hiç de inandırıcı olmuyor…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018