Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, önüne konulan resmi rakamlara bakarak milletin gerçeklerinden uzak bir şekilde ekonominin iyiye gittiğinden bahsededursun, ekonomideki reel tablo her geçen gün daha da kötüye gidiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) haziran ayı işsizlik verilerini açıkladı.
Her ne kadar resmi işsizlik oranı aylık 0,2 puan artışla yüzde 8,6'ya, resmi işsiz sayısı da 52 bin artarak 3 milyon 47 bin kişiye yükselse de asıl artış gerçek işsizlik denilen atıl iş gücünde yaşandı.
TÜİK'in verilerine göre, zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel iş gücü ve işsizlerden oluşan atıl iş gücü oranı aylık bazda 1,8 puan artarak yüzde 32,9 oldu.
DİSK-AR, TÜİK'in "atıl iş gücü" olarak tanımladığı geniş tanımlı işsiz sayısının 13 milyon 383 bin kişiye yükseldiğini açıkladı. Geniş tanımlı işsiz sayısı, Haziran 2023'te 9 milyon 151 bin kişi, Haziran 2024'te 11 milyon 740 bin kişiydi.
Tekrar altını çizelim; hükümet yetkililerin ekonomi iyiye gidiyor dediği dönemde gerçek işsizlik oranı yüzde 32,9'a, gerçek işsiz sayısı da 13.4 milyon kişiye yükseldi.
Hükümete göre ekonominin iyiye gitmesi, vatandaşların iş bulması anlamına gelmedi.
TÜİK, temmuz ayına ilişkin ekonomik güven endeksini açıkladı. Buna göre, endeks, Eylül 2024'ten bu yana, yani 10 aylık süreçte en düşük seviyeyi gördü.
Endeks, temmuzda aylık bazda yüzde 0,4 azalışla 96,3 değerini aldı. Endeks haziranda 96,7 idi. Malum, endeksin 100'ün altında olması ekonomiye güvenin olmadığını gösteriyor. Bakan Şimşek diyor ki, "Ekonomi iyiye gidiyor", reel sektör diyor ki, "Ekonomiye güvenmiyoruz."
Ekonomik güven endeksi Mehmet Şimşek'in ekonomiyi yönettiği dönemde Mart 2024 ve Mart 2025 hariç hep 100'ün altında olmuş, yani reel kesim sürekli güvensizliğini ifade etmiş. Ve görüyoruz ki endeks düşmeye de devam ediyor.
Biraz daha pratik örneklere geçelim. Malum, yüksek faiz ve yüksek maliyetler, ayrıca pazar darlığı sebebiyle üreticiler zarar ediyor ve hatta kepenk kapatıyor.
Türkiye'nin en köklü kuruluşları bile yaşanan bu ekonomik olumsuzluklardan zarar görüyor.
Koç Holding bünyesindeki iki önemli şirket olan Arçelik ve Otokar, 2025 yılı ilk yarı finansal sonuçlarını Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) paylaştı.
Açıklanan bilançolar, her iki şirketin de yılı zararla kapattığını ortaya koydu.
Otokar'ın 80 milyona yakın zarar ettiği ortaya çıkarken, Arçelik'in zararı dudak uçuklattı. Beyaz eşya ve tüketici elektroniği alanında Türkiye'nin önde gelen markalarından Arçelik, 2025'in ilk 6 ayında toplam 4,07 milyar TL net zarar açıkladı.
Şirket yılın ilk çeyreğinde 2,3 milyar TL zarar etmiş, piyasa beklentilerinin üzerinde gelen bu rakam yatırımcıyı şaşırtmıştı. İkinci çeyrekte ise Arçelik 3,4 milyar TL net parasal pozisyon kazancı bildirse de yıl genelindeki zararı dengelemeye yetmedi. Şirket, geçen yıl aynı dönemde 22,8 milyar TL net kâr açıklamıştı.
Bakan Şimşek, "Ekonomi iyiye gidiyor" ama şirketler, holdingler zarar açıklıyor, konkordatolarda, iflaslarda, kepenk kapatmalarda büyük artışlar var.
Mehmet Şimşek yönetiminin vatandaşlara yansıması ise son derece olumsuz. Parayla para kazanan sermaye grupları memnun ama üreterek, alın teriyle para kazanan vatandaşların durumu ise perişan.
Türk-İş'in temmuz ayı verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 26 bin 413 TL'ye, yoksulluk sınırı ise 86 bin 036 TL'ye yükseldi. Bu rakamlar, hükümetin yıl başında belirlediği ve zam yapılmayan 22 bin 104 TL'lik asgari ücretin, yalnızca karnı doyurmaya bile yetmediğini açıkça ortaya koyuyor. Asgari ücret, açlık sınırının bile 4 bin lira altında kaldı, asgari ücretli için açlık sınırı da lüks oldu.
Bakan Şimşek, kişi başı milli gelir açıklıyor ama asgari ücretlinin, emeklinin bu gelirle hiçbir alakası yok. Bakan Şimşek ekonomisi, geliri belli ellerde stoklarken, vergi tabana yayılarak fatura asgari ücretliye, emekliye kesiliyor.
Bir örnek de tarım kesiminden… Antalya'da yaşanan don, dolu ve fiyat krizi, karpuz üreticisini zor durumda bıraktı. Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Top, "Karpuzlar tarlada kaldı, zarar eden üretici gelecek yıl karpuzdan uzak durabilir. Bu da ithalatı tetikleyebilir. Zaten İran ve Suriye üzerinden gelen karpuzlar vardı, bu girişler daha da artabilir" dedi.
Bakan Şimşek ekonominin iyiye gittiğini söylüyor ama tarım üreticisi ürününü tarladan toplayamıyor, zarar ediyor, üretimden soğuyor, bu sebeple daha fazla ithalata mahkum hale geliyoruz.
Önemli olan enflasyonun düşmesi değil, vatandaşın alım gücünün artmasıdır.
Önemli olan Merkez Bankası'nın rezervlerinin emanet parayla şişirilmesi değil, üretimle, ticaretle, reel ekonomiyle dolmasıdır.
Önemli olan ekonominin büyümesi değil, üreticiye kazandıran, vatandaşın gelir düzeyini artıran, milli gelirin adil bir şekilde paylaşıldığı bir büyümedir.
Yıllardır uygulanan neoliberal kapitalist politikalar gösterdi ki, bu politikalarla vatandaşın yararına bir ekonomik gelişme asla olmuyor.
Hem büyüme, hem istihdam, hem de gelir adaleti istiyorsak, bunun tek adresi Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli, bu eşsiz modeli uygulayacak olan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) ve lideri Hüseyin Baş'tır.
- Komisyonda ‘ısınma turları’ mı? / 22.08.2025
- Memurlar, talep ettikleri zamma ulaşabilecek mi? / 21.08.2025
- Rusya-Ukrayna savaşı sona yaklaştı mı? / 20.08.2025
- Nesillerimizi kaybediyoruz / 19.08.2025
- Dün Andımız, bugün Türk milleti tanımı! / 14.08.2025
- BTP Gençlik Kampı ve örnek lider / 05.08.2025
- Ekonomik gerçekler, Bakan Şimşek’i yalanlıyor / 31.07.2025
- Komisyonda CHP dışındaki oylar nitelikli çoğunluk / 30.07.2025
- Ciğerlerimiz yanıyor: Mücadelede bilimi kullanmalıyız / 29.07.2025