İktidarın ülkeyi borç bataklığına sürüklediğini belirten Prof. Baş, "Borç alıp faizini dahi ödeyemezsen cari açığın çok olacak. Bunu kapatman için de zam üstüne zam, vergi... İktidarın ülkeyi borç bataklığına sürüklediğini belirten Prof. Baş, "Borç alıp faizini dahi ödeyemezsen cari açığın çok olacak. Bunu kapatman için de zam üstüne zam, vergi üstüne vergi koyacaksın. Olan benim milletime oluyor" dedi.Yeni Mesaj: Milli Ekonomi Modeli'nde vatandaşlarımızın hayat seviyesini yükseltecek ne gibi önlemler var. Mesela maaş politikası nasıl? Sizin Vatandaşlık Maaşı gibi ilginç bir projeniz var. Bunu açar mısınız?Prof. Dr. Haydar Baş: Biz ne dedik, biz bu milletin tamamına maaş vereceğiz, dedik. Bazı aklı evveller 'veremez' dedi. Ben veririm. Hadi iddiasına girelim. Ben bunu veririm ancak sizin rey verdikleriniz bunu veremezler çünkü bu işi bilmezler. Toplumun en güçlü kaynağı tüketimdir. Ben şimdi size bir hesap yapacağım. Bak şimdi Türkiye'de bilmem ne kadar insana 500 YTL maaş verdiğimizi düşünelim! Hanımlara gerek ev hanımı meslek maaşı, gerekse de vatandaşlık maaşı 1000 verdiğimizi düşünelim. Bir ayda topluma giren para, bilmem şu kadar eder. Hesap olarak bir kalem, bir tavuk, bir çift ayakkabı satan esnaf bunların 10 katını satacak. Şimdi yılsonuna geldik. Bire 10 katladık. Müşteriler var şimdi piyasada. Hanım daha kocasına minnet etmiyor. Her ay 1000 YTL cebine giriyor. Öyle değil mi? Yaşlılar kimseye minnet etmiyor, her ay 500 YTL cebine giriyor. Keza gencinin öyle, çocuğunun öyle. Pazarda müşteri oluyor. Maaş alıyorlar. İş yapıyorlar. Bunlar zaruri ihtiyacı çok olan sınıftır, parayı üst üste koyup da arttırmaz. Çünkü harcayan sınıftır. En azı bire 10, bire 15 tüketim artar. Dolayısıyla fabrikalar da ürettiğinin 15 katını üretir. Ne veriyordu bu adam vergi olarak yılsonunda? Mesela 100 bin YTL? Şimdi 10 veya 15 ile çarp bunu? 100 bin YTL vergi veren 1 milyon YTL vergi verir, değil mi? En az bire 10 artar. Şimdi görünüşte ne idi? Devlet bunu nasıl verecek? Devletin sonunda kârı 10 katına çıktı, nasıl vermesin? Tüketen herkes üretime kaynaktır da ondan. Bunun hayata mutlaka geçmesi lazım. Şimdi ekonomideki bu anlayış, inşallah devrim niteliğine sahip olur. "Bu modeli uygulamaya çalışan devletler var"Rusya'da, Venezüella'da, ABD'de kısmen hayata geçmeye başlamıştır. Batlık ülkelerde uygulanıyor. Benim kongrelere sunulan tebliğleri içeren kitapları, lütfen okuyun, orada bunu çok net göreceksiniz.Bize 7 milyon insan 'evet' dedi ama bunların 500 bini seçim sandığına gidip sözünde durdu. Şimdi bu 7 milyon kişi sözünde duracak. En az 9 - 10 milyon olacaklar, ben de bu işi bitireceğim. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın, ben bu işi biliyorum, yaparım. Bütün dünya karşımıza çıksa, biz bu işi yaparız. Çünkü bizim ihtiyacımız olan yabancı kaynaklar değil. Bizim kaynaklarımız bize yeter, artar bile. Benim ihtiyacım halkadır. Bu halkın da çalışacağını çok iyi bildiğim için, biz bu işi bununla yaparız. Ama kafamızı duvara vurup da, neden bize söylenen güzel sözleri duymadık da. İşitmedik de, şimdi de 'aç, susuz, biçare kaldık', ülke bölündü, vatan parçalandı dersek, hiçbir güç de bizi kurtaramaz. Yeni Mesaj: Efendim, sizin ortaya koyduğunuz Milli Ekonomi Modeli'nde, vatandaş memnun, tüketici para aldığı için; sanayici memnun, malını sattığı için; devlet daha çok kazanıyor, o da memnun. Fakat maalesef bugün, şu anda uygulanan politikalarda, vatandaş memnun değil, her sabah yeni bir zamla uyanıyoruz. Nitekim daha bir kaç gün önce doğalgaza yeni bir zam daha geldi. Hemen hemen elektrik, doğalgaz, suya zam otomatiğe bağlanmış durumda, çok ciddi oranda artıyor. Şimdi şunu öğrenmek istiyorum: bu türlü hem vergilerde, hem de temel tüketim ürünlerindeki zamlar, özellikle bu son bir yıl içindeki anormal artış neden? Madem tozpembe bir tablo çiziliyor bu kadar zam üstüne zam niye yapılıyor?Prof. Dr. Haydar Baş: Çok yerinde bir soru tevci ettiniz. Ama isterseniz o soruya geçmeden evvel, yine milletten gizlenilen enflasyon rakamlarını gözden geçirelim, sonra "neden bu zamlar oluyor"a geçelim.Şimdi efendim hatırlarsanız, Tüketici Fiyatları Endeksi'nde (TÜFE) yılın ilk 6 ayındaki genel artış yüzde 6 olarak açıklandı. Gerçek rakamlar bunun çok fevkinde. Şimdi elektrik fiyatlarından bahsedelim. Ocak ayında konutta yüzde 19.5, sanayide yüzde 12 arttı. 1 Temmuz'da ev ve işyerlerinde kullanılan elektriğe yüzde 21, sanayide kullanılana ise yüzde 22 zam geldi. Son 6 aylık artış yüzde 40'ı geçti. Şimdi ne diyorlar, TÜFE'de yüzde 6 enflasyon var. Hakikatte ise ilk 6 ayda sadece elektrikte yüzde 40'ın üzerinde enflasyon var.Doğalgaza gelelim, az evvel söylediğinize. Haziran'da konutlarda yüzde 7.4, sanayide yüzde 8.3 zam yapıldı. Ağustos 2008 tarihinde bu kez, konutlara yüzde 16.88, sanayiye yüzde 18.77 oranında yeni bir zam daha geldi. Yılbaşından bu yana yapılan toplam zam oranı yüzde 35'i geçti. TÜFE'de yüzde 6 enflasyon var diyorlar, hâlbuki yüzde 35 sadece doğalgazda enflasyon var. Demir? Yılbaşında 1,015 YTL'den satılan 1 ton demirin fiyatı 1,900 YTL'ye çıktı. Artış yüzde 90'ı buldu. Yağ fiyatları? Son 6 ay içerisinde yüzde 100'den fazla artış oldu. Son 2,5 yıl içerisinden artış yüzde 330. Ne diyorlar? TÜFE'de yüzde 6 enflasyon var, hâlbuki yağda sadece 330.Temel gıdalarda? 6 aylık fiyat artışı mercimekte yüzde 80 arttı, pirinç ve bulgurda zam yüzde 50'ye yaklaştı, tavuk eti yüzde 30'a yakın zamlandı. Ekmekte 6 ayın fiyat artışı yüzde 26. Makarnada yüzde 27'yi geçerken, su fiyatları yüzde 15, koyun eti yüzde 12, şeker yüzde 11 artış yaptı.Şimdi bir kaç kalem daha zikrederek sorduğunuz sorunun cevabına geçeceğim. Yılbaşında 20-25 YTL arasında değişen bir çuval unun fiyatı, 35-45 YTL arasında satılmaya başladı. Yüzde 100'ü geçiyor. Akaryakıt? Mazot, son 6 ayda yüzde 26 ile en çok fiyat patlaması yapan akaryakıt maddesi oldu. Benzin fiyatları yüzde 15 arttı. Ulaştırmada, vapur ücretleri yüzde 48, dolmuş fiyatları yüzde 12, şehirlerarası tren ücreti son 1 ayda yüzde 24 arttı.Haberleşmede... Son 6 ay şehiriçi telefon görüşme fiyatları yüzde 12, cep telefonu görüşmeleri yüzde 7 ile genel fiyatların üstüne çıktı.Şimdi bunları ele aldığımız zaman, 6 ayda TÜFE'de yüzde 6'lık bir enflasyon var sözü bir hikaye, bir rüya, bir vehimden ibaret kaldı. Şunların hepsinin ortalamasını topladığınız zaman, 6 aylık enflasyon oranı yüzde 40'ın altına düşmez.Şimdi böyle bir ülkede yaşıyorsunuz. Böyle bir ülkede yaşayan insanların elbette ki devletini de desteklemesi hiç ama hiç mümkün olmayacak. Vatandaştan istenilen verginin alınması hiç mümkün olmayacak. Borç alarak nereye kadar?Sen devamlı surette borç alıp bunun faizini dahi veremez halde ekonomiyi devam ettirmek istersen, senin açıkların çok olacak. Cari açığın çok olacak. Şu anda Türkiye'nin cari açığı tam 52 milyar doları geçti. Şimdi soruyorum, "Bu 52 milyar dolar cari açığı kapatabilmesi için hükümetin ne yapması lazım?" Zam üstüne zam koyması gerekmiyor mu? Vergi üstüne vergi koyması gerekmiyor mu?İşte az önce söylediğimiz rakamlar bu dediğimizin ispatı. Önce ispatını yaptık, sonra rakamları zikrediyoruz. Vergiler de artacak. Artırmaya mecburdur. Bu zamların bir sebebi daha şudur: Kamuya ait bir takım kuruluşlar var. Bunlar özelleştirilme teşebbüsüne kalkındığında, biz "Kesinlikle bunlar Türk devletine, milletine faydalı olan, kârlı olan kurumlardır" demiştik. Nedir bunlar? Telekom, Petkim, Tüpraş, POAŞ, Erdemir, SEKA, Sümerbank, limanlar... sayabildiğin kadar say. Sen şimdi bunları kalkıyorsun, özelleştiriyorsun. Yahu bunlar senden ne istedi ki, bunları özelleştirdin. Hepsi kâr getiren, milyar dolarlar kar getiren kurumlar ve kuruluşlar. Diyelim ki sen borçlarını vermek için bunları sattın. Ne oldu? Borcun üç misline çıktı. 220 milyar dolarla borcu devraldın, bugün borcun 600 milyar dolara çıktı. İç ve dış borç toplamı buna çıktı. Niye sattın bunları peki? Sonra bakıyorsun ortada öyle bir manzara var ki, hakikaten insanın hatırına bir takım şeyler de geliyor.Şimdi bunların bazıları da kime satıldı biliyor musunuz? Ecnebi iş adamlarına. Ecnebi işadamı diyor ki, "Ben yüzde şu kadar kârla bu işi kabul etmem. Ben daha fazla kâr isterim".Elektrikteki zam furyasının bir sebebi de budur. Elimizdeki gül gibi kurumları elin oğluna verdik, o da gül gibi bizim sırtımızdan, kamçılaya kamçılaya zam olarak bunu alıyor. Erkeksen alma. Karanlıkta ne kadar durabilirsin. Ne yapacaksın? Hadi on tane lambanı dokuza düşür, gene ona vereceksin. Şimdi bu kuruluşlar, kurumlar ecnebi güçlerin eline geçti. Ecnebiler senin benim gibi merhamet etmez. Bu sebeplerden dolayı zamların gelmesi kaçınılmazdır. Bundan sonra daha da kötü olacak. Hiç kimse bundan daha iyisini beklemesin. Niye?Çünkü hakikaten bunlara sormak lazım, "kaynak nerede, ne yapacaksınız?" Sen elindekini elinden çıkardın. Yapacağın bir şey kalmadı. Bu şekilde de bunu cevaplandırabiliriz.