Her şey ama her şeyin bir anlamı vardır. Meydana gelen her olay ne kadar basit görünürse görünsün, müspet veya menfi yönden üzerine saatlerce konuşulabilecek kadar bileşenlerine ayrılabilir, çeşitli sonuçlar çıkartılabilir. Hal böyleyken, ülkemizde meydana gelen gelişmeler en anlamayana bile ekonomide önemli sorunlar olduğunu bağırırken, beklenilenin ne olduğu bilinmeden dipsiz kuyuları keşif serüvenimiz devam etmekte.Borçlar 400 milyar doları aşmış, piyasada nakit kalmamış taş devri değiş-tokuşuyla işler yürütülmeye çalışılıyor, çekler senetler icralık, işsizlik diz boyu, her gün gaspın, hırsızlığın yeni bir versiyonuyla tanışıyoruz. Fakat, değil mi ki adamlar köşe başlarını kapmışlar, değil mi ki zehiri bal, akrebi tavşan diye yutturacak imkanları ellerinde tutmuşlar ve de tutmaya devam ediyorlar. Böyle olunca hiçbir feryat, hiçbir şikayet sandığa kadar sorumlu makamı ilgilendirmiyor. Yalnız halk uyanıyor, böyle olunca da bu görmezden gelme taktiği, başını kuma gömen devekuşlarının, eğer halen kalmışsa halk ile olan bağlarını tamamen koparıyor.İbretlik bir haber basına yansıdı. Türkiye'nin doğalgaz sektörünü yöneten Botaş, yıllardır kamu kurumlarına ve belediyelere sattığı gazın bedelini tahsil edemiyor. İş oraya vardı ki, Temmuz'da personeline maaş ödemesi yapamıyor ve ödeme yapabilmek için kredi arıyor. Bakanlar araya girmesine rağmen, Botaş gibi bir kurum % 15 faiz ile 200 milyon dolar kredi bulamıyor. Nihayet bir banka % 20 faiz ile kredi vermeye razı oluyor ve maaşlar ödeniyor. Botaş'ın kamu kurumlarından toplam gaz bedeli alacağı 5,6 milyar dolara yükselmiş. En sağlam müşterisinden alacağını alamayan Botaş'ın bankalara olan borcu da 1,1 milyar YTL'yi bulmuş. Dikkat edin, bir kurum nasıl devlet eliyle çökertilir işte size ilk birkaç adım. Hükümet'in bakanları kredi bulmak yerine Botaş'ın alacağını almasının çaresini bulsalar, yılda 200 milyon YTL faiz bu kuruluşun cebinde kalacaktı. Başbakan Erdoğan'ın geçen yıl bankacılık sektörünün % 70'lere varan karlarıyla övünmesi geldi hemen aklıma. AKP döneminde bankaların sırtının yere gelmeyeceği konusunda Başbakanla aynı fikirdeyim. Vatandaş mı? Tabi ki tuş.Siz yoksa nakit(aslında emisyon) sorununun sadece pazarda olduğunu mu düşünüyordunuz? Bırakın iyi bir ekonomiyi normalin altında herhangi bir ekonomide bu tür sorunlar yaşaması mümkün olmayan bir tekel kuruluş bile bu duruma gelmişse vah ekonominin ve vatandaşın haline. Kötü haber tez yayılır derler, Botaş'ın bu zararları karşılamak için Eylül'den itibaren her ay % 6'lık zamlar zincirine başlayacağı konuşuluyor. Faiz yükünü yine vatandaş karşılayacak. Hangi faiz yükünü? Kamu kurumlarının borcunu ödemeyi geciktirdiği için bankalardan alınan borca karşılık bankalara ödenecek faiz yükünü. Tezgahın kralını yapmış adamlar.Böyle bir ekonomi düzleminde memur maaşlarında yapılacak artırımdan ümitvar olmak gerçekçi bir davranış olmaz. Memurlar geçen yılın enflasyon farkını da istiyorlar. En büyük şansları önümüzdeki yılın seçim yılı olması. İktidarın ilk günlerinde memurları kale almayan hükümetten bir şekilde rövanşı istiyorlar. Ama unuttukları bir şey var ben hatırlatayım. Pazarlık edecekleri hükümet yetkilileri de olsa gerçekte IMF ile pazarlık edecekler. IMF'nin ipleri gevşettiği daha ne görüldü ne duyuldu. Son söz; bu iktidarın bu millete vereceği hiçbir şey yok. Olsaydı şimdiye kadar verirdi. Seçim rüşveti mi? Tutmaaaz!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Serdar Peker / diğer yazıları
- Domuz jeltini / 09.07.2012
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007