BTP neden gizlendi, gizleniyor?

Dün BTP'nin 23'cü kuruluş yıl dönümüydü ve dünkü yazıma, 'Bağımsız Türkiye Partisi neden kuruldu' başlılığını atmış ve bir değerlendirme de bulunmuştum.  

Kurulduğu günden bugüne geçen 23 yılda ülkemizdeki tek farklı sesin, siyasi partinin BTP olduğu inkarı mümkün olmayan bir gerçektir.

Nedeni çok açık: BTP'nin kuruluş amacı, siyasi, sosyal, ekonomik, milli ve manevi açılım söylemleri ve ilk günden bugüne, 'Ne AB, ne ABD! Yaşasın tam bağımsız Türkiye' hedefidir.

Düşünün bir kere! Bir parti her seçime vaatlerini noterden tasdik ettirerek giriyor ve hiçbir siyasi parti bunu eleştirmiyor bile. Hiçbir medya gündem bile etmiyor. 

Neden? 'Aman! Duyup, halk uyanmasın' diye.

Ülkemizin yeraltı, yerüstü talan ediliyor. BTP bu talanı, ülkemiz zenginliklerinin maddi karşılığını ve nasıl ekonomiye kazandırılacağının formülünü açıklıyor. 'Ey Türk Milleti! Hazine üzerinden dilencilik yapmaya daha ne kadar devam edeceksin' diyor.

İktidar tepki göstermiyor. Muhalefet ve medya gündem etmiyor. 

Neden? 'Aman! Millet duyup, uyanmasın' diye.

Erdoğan ve kurmayları başta Yahudi sermayederler olmak üzere yurt dışında fırıl fırıl faizli borç para ararken BTP'nin ebedi genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Rus Meclisinde, kendine ait ekonomi tezini anlatıyordu.

Ama ne muhalefet ne de medya gündem etmiyordu.

Neden? Millet uyanmasın, kapitalizm devam etsin, sefamız bozulmasın, diye.

Bu ülkede Fethulah Gülen ve arkasındaki ABD-Vatikan gücüne karşı, tek mücadele eden ve bütün siyasi partilere, dini ve sosyal yapılanmalara elçiler göndererek, bu mücadeleyi beraber yapalım, vatanımızı, insanımızı ve maneviyatımızı kurtaralım' çağrısı yaparken bırak desteklenmeyi siyasi ve yargı kıskacına alınan, susturmak için her yolu denenen tek parti BTP idi. Tek lider Haydar Baş idi.

15 Temmuz'dan sonra 'kendini, FETÖ'yü dize getiren kahraman' olarak lanse edenlere karşı bile ne medya, ne de muhalefet, 'Haydar Baş ve partisi sizi uyarmamış mıydı' çıkışını bile yapmadılar. 

Özetlersek!

Bu ülkede İslamcılar, Haydar Baş'ı gündem etmedi. Neden? İnsanımız gerçek İslam'ı öğrenmesin, diye.

Bu ülkede Atatürkçüler, Haydar Baş'ı gündem etmedi. Neden? İnsanımız, gerçek Atatürk'ü tanımasın, diye. 

Bu ülkede 'Sünni'yim' diyenler Haydar Baş'ı karaladılar. Neden? Çünkü Haydar Baş, Peygamberimizin sünnetini anlatıp, nasıl sünnet ehli olunur, sorusunun içini doldurduğu için. 

Bu ülkede Şii-Caferi-Alevi önderleri, Haydar Baş'ı gündem etmediler. Neden? İnsanımız gerçek Şiiliğin, Caferiliğin, Aleviliğin ne olduğunu öğrenmesin, diye. 

Hülasa bütün bu prangalara rağmen dün Haydar Baş bugün Hüseyin Baş, 'Bağımsız Türkiye' hedefinden zerre taviz vermedi. 

Neden, sorusunun cevabını Merhum Prof. Dr. Haydar Baş tek cümle ile özetlemişti: 'Biz siyaseti, Allah rızası için yapıyoruz'. Niyeti, 'Allah rızası olanların' yolun Allah açar. 

Nasıl, sorusunun cevabını da Azerbaycan İktisat Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ruşen Guliyev yıllar önce yaptığı bir konuşmadan vereyim;

"Ben ekonomi sahasında bir araştırmacıyım. Ben üniversitede öğrenciyken bir öğretmenim vardı. Allah rahmet eylesin, bana, 'Ruşen bir kitap yazacağın zaman öyle bir kitap yaz ki, o kitap, sana bir utanç getirmesin' demişti'…

"Ekonomi sahasında eğitimi olmayan bir insanın ekonomide devrim yaratan bir eser yazması…

Sosyolojide eğitimi olmayan bir kişinin sosyolojide devrim yaratan bir eser yazması…

Tarih alanında eğitimi olmayan bir kişinin, tarihçi bilim adamlarını bile hayrete getiren ve 'biz bunları bilmiyorduk' dedirten Hoş Geldin Atatürk kitabını yazması…

Kendini Sünni olarak ifade eden bir kişinin, 12 Ehl-i Beyt imamı hakkında Sünni âlemde devrim yaratan bir kitap yazması mümkün müdür? 

Eğer bütün bu eserleri kaleme alan bir kişi ise ben, size soruyorum; 'Böyle bir insan bu bilgileri nereden getiriyor?' Bu soruya doğru düzgün cevap verirsek nasıl şanslı insanlar olduğumuzu da idrak edebileceğiz".

Ne yapacağız? 

Bu sorunun cevabını da Prof. Dr. Haydar Baş'ın, vefatının 4. yıl dönümünde 'Haydar Hoca ezberleri bozan adamdı' diyen BTP lideri Hüseyin Baş'tan verelim.

Sayın Baş şöyle diyordu: "Burada her birinize sorsak, hepiniz başka bir şey söylersiniz. Kimine göre Haydar Hoca cesaretti, kimine göre vefaydı, kimine göre güçtü, kimine göre nezaketti, kimine göre bilimdi, kimine göre ilimdi. Haydar Hoca aslında ezber bozandı… 

Dünya'da küresel bir sistem kurulmuş. Kurulan bu sistemin çarkları dönüyor. Ve bu çarklara hiç kimsenin çomak sokmak gibi ne bir derdi var ne bir gücü var. 

Ama Haydar Hoca hakikaten yalın kılıç, güçlü adamdı ama karşısına, dünyayı koyduğunda ne gücün var, koca bir dünya var karşında. 

O güçsüzlüğünü bilmesine rağmen o dünyaya kafa tutabilen bir adamdı. Dolayısıyla bize düşen de o bozduğu ezberleri halkımıza anlatabilmek."

Görev anlaşılmıştır…