Bu duruşun vebali de, bedeli de ağırdır
06.04.2019 00:00:00
Bu yazıyı AKP'nin MHP desteğiyle rejimi değiştirdiği günlerde (13 Temmuz 2018'de) yazmışım. Tabi iktidar zafer sarhoşuydu. Gündemi yazarken bu yazıyı 'gönderilecekler dosyasında' unutmuşum. Geçen gün arşivleri karıştırırken buldum. Bakalım ne yazmışım:
"Bugünlerde medyada pek gündem olmasa da Suriye'de yaşanan gelişmeler, Türkiye'nin hem iç politikasını, hem de dış politikasını direkt etkileyecek gelişmelere gebe.
Afrin'e girmemiz, ardından Menbiç'te devriye görevi, YPG'nin çekilmesi filan milletimiz için öngörülmüş mutluluk illüzyonu.
Cumhurbaşkanı danışmanı bizzat açıkladı ki, Rusya izin verdiği için Afrin'e girdik. Yoksa İHA bile kaldıramazdık.
ABD açıkladı ki, Türk askerinin Menbiç'in içine girmesi söz konu filan değil. Haftada birkaç kez dışarıda devriye atacak.
Bir taraftan ekonomik göstergeler, diğer taraftan PKK-PYD terör tehdidi, ABD ile dostluk mesajları, Rusya ile atılan imzalar, 5 milyona ulaşmış başıboş mülteciler haliyle Türkiye ne yapacağını şaşırmış vaziyette.
ABD peş peşe açıklama yapıyor; S-400'leri tabii ki alabilirsin. Ama bunun bedelini de ödetiriz. Rusya daha efendi. Dostluk mesajları veriyor. Çünkü aksi durumda neler yapabileceğini uçak krizinde göstermişti.
Ekonomi, faiz ve dolara endeksli… ABD ile yaşanacak direkt sürtüşmede dolar artacak. Haliyle faiz de artacak. Haliyle işsizlik ve enflasyon da artacak.
Rusya ile sürtüşme halinde ihracattaki en büyük pazarı kaybedeceğiz. Artı doğalgazda Rusya'ya bağımlıyız. Pazar kaybedildi mi tarım kesimi iyice çökecek. Doğalgaz gelmedi mi fabrikalar duracak.
Tabi bu sonuç veya sonuca beş kala ortaya çıkan tablonun kısa bir özeti. Asıl sormamız gereken ise ülkemizi yönetenler bu vahim sonuca Türkiye'yi nasıl getirdi, nasıl mahkûm etti, sorusudur.
Evet, ülkemiz bu çaresizlik noktasına bilerek, istenerek getirildi. 16 yıllık iktidar sahipleri emin olun ki, ABD'nin, AB'nin, İsrail'in Ortadoğu ve Türkiye üzerindeki siyasi, sosyal, ekonomik ve özellikle dini hedeflerini çok iyi biliyorlardı.
Çünkü 1970'lerde Erbakan ile yola çıktıklarından beri siyasi söylemlerinin temeli ABD, AB, İsrail karşıtlığı ve bu güçlerin bölge üzerindeki planları üzerine kuruluydu.
Ama 95'lerden sonra bu söylemlerini bir kenara atıp, onların gemisine bindiler. Geldiğimiz nokta ortada.
Ha! Bilmiyorlardı, diyenler de olabilir. O da mazeret değil…
Ortadoğu'da yaşanan vahşet ortada ve bu vahşetin sahipleri bizzat, "Bu bir haçlı seferidir" diyorlar.
Bugün Osmanlı üzerinden siyaset yapanlar, Osmanlı hayalini kuranlar, Osmanlının, Haçlılarla savaştığını unutmuş olmalılar ki, Haçlı safında Müslümanlara müdahale ediyorlar.
Bu duruşun hem dünyada, hem de ahrette vebali de ağırdır, bedeli de ağırdır."
Diye yazmışım.
Aradan 9 ay geçmiş.
Enflasyonla, faizle, borçla, terörle nasıl mücadele edileceğini görmek için oylarını Sayın Erdoğan'a veren milletimiz yine aldandı ama çıkıp Sayın Erdoğan gibi 'bizi aldattılar' diyemiyor.
3,7'den 7,20'lere kadar çıkan dolar 5,50'lere düşünce bir zafer ilan edildi ve milletimiz kabullendi. İkinci dolar krizi kapıyı zorluyor.
Enflasyon, işsizlik tarihi zirveleri zorluyor. Konut, otomobil, mobilya sektörleri can çekişiyor. Firmalar ya konkordato ilan ediyorlar, ya da fabrikalar yanıyor.
Tarım bitti. Zalim Eset'ten (!) patates, diktatör Sisi'den soğan alıyoruz.
Menbiç'e girecektik, giremedik. Fırat'ın doğusunu temizleyecektik, temizleyemedik.
ABD çekiliyordu. Çekilmediği gibi alenen PYG-PKK zafer anıtı dikti, kutlamalar yaptı. Artık Fırat'ın doğusunda karşımızda PYD-PKK yok. ABD-İsrail var.
S-400 anlaşmasından vazgeçmeyiz, diyorlar ama S-400'ler Türkiye'ye gelmeden kimse inanmıyor.
Kudüs'e kırmızıçizgi çizmiştik. O silindiği gibi, Golan Tepeleri de gitti. Artık İsrail daha vahşi…
Üstüne üslük iç politikada milletimiz her geçen gün daha sert söylemlerle ayrıştırılıyor, kutuplaştırılıyor, kindarlaştırılıyor.
Millet can derdinde, ekmek derdinde, iş, aş derdinde siyasi partiler koltuk kaptırmama derdinde.
Bakın! Bu duruşun bedeli de vebali de ağırdır…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Terör örgütüyle müzakere nasıl devlet politikası olur? / 11.12.2025
- Eğitimden, öğretmenlerden, tarım ve hayvancılığa / 10.12.2025
- İstiklal ve istikbal için Ankara’daydık / 09.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ın vurgularını bir hatırlayalım / 07.12.2025
- PKK: ‘Af maf istemiyoruz, teslim de olmuyoruz’ / 06.12.2025
- Tek çare Müslümanların, İslamlaşmasıdır / 05.12.2025
- Erdoğan, Ruhban okuluna da karşıydı / 03.12.2025
- Papa’nın ziyaretini görenler ve görmeyenler / 02.12.2025
- Ekümeniklik dinî bir unvan değil, siyasî bir silahtır / 01.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş: ‘Ben ölürsem sakın ağlamayın ama’ / 30.11.2025
- Eğitimden, öğretmenlerden, tarım ve hayvancılığa / 10.12.2025
- İstiklal ve istikbal için Ankara’daydık / 09.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ın vurgularını bir hatırlayalım / 07.12.2025
- PKK: ‘Af maf istemiyoruz, teslim de olmuyoruz’ / 06.12.2025
- Tek çare Müslümanların, İslamlaşmasıdır / 05.12.2025
- Erdoğan, Ruhban okuluna da karşıydı / 03.12.2025
- Papa’nın ziyaretini görenler ve görmeyenler / 02.12.2025
- Ekümeniklik dinî bir unvan değil, siyasî bir silahtır / 01.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş: ‘Ben ölürsem sakın ağlamayın ama’ / 30.11.2025
