Bu gençler halleder…

Türkiye'de çoğumuzu en çok yoran şeylerden biri politikacılardaki sıradanlık olsa gerek. 

Sonuçları hep aynı kapıya çıkan şeyleri farklı farklı cümlelerle ifade ederek birbirlerine muhalif saflarda yer alsalar da icraatlarına baktığımızda aralarında nüans farklılıkları görürüz çoğunlukla.

Belki de sırf bu yüzden farklı liderler ve iktidarlar tarafından Türkiye'deki bütün sorunlara çözüm adına hep aynı yöntemle müdahale edilmiş ve şaşırtıcı olmayan bir şekilde sorunlar karşısında başarısız olunmuştur.

Ülke olarak aslında yıllardır, Albert Einstein'ın 'delilik' diye tarif ettiği 

'Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek' fiilini yapıp durmuşuz.

Bundan dolayıdır ki fakirlik, zamlar, pahalılık, enflasyon, beyin göçü, yolsuzluk ve adaletsizlik gibi sorunlarla yıllardır yüzleşiyoruz. 

Bu sorunlar bugünkü iktidar sayesinde iyice palazlanmış olsa da kökleri daha eskiye dayanmaktadır. 

Öyle ki Atatürk'ten sonra bu ülkede taş taş üstüne koyan liderlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

Çünkü büyük bir deha olan Atatürk'ün Türkiye için ulaşmak istediği büyük hayalleri vardı. Ömrü vefa etseydi ülkemizi çok daha güçlü bir ülke haline getirecekti. 1923-1938 yılları arasında Atatürk'lü Türkiye'nin imza attığı başarıların benzerlerine sonraki yıllarda ortaya konulamadı.  

1938-2022 yılları arasında politikacılar Atatürk'ün eserleriyle beslendi ve beslenmeye de devam ediyor dersek yanılmış olmayız.

Atatürk'ten sonra Türkiye'yi yöneten politikacılar adeta tek bir kalıptan çıkmış gibi. 

Öyle ki Atatürk'lü yıllardan uzaklaştıkça daha da Avrupa Birliği, NATO, IMF ya da Batıların ortaya koyduğu, milli olmayan hangi kalıplar varsa, bu kalıbın dışına çıkmayı bırakın hayal etmeyi aklının ucundan bile geçirmeyen kişiler parlatılarak önümüze lider olarak konuldu. 

Böylelerinin peşinde gittiğimiz için bugün ülkemiz bu halde…

Statükoyu Haydar Baş Hoca yıktı

Atatürk'ten sonra inşa edilen Türkiye siyasetindeki bu yıllanmış statüko kovanına çomak sokan yegane kişi Prof. Dr. Haydar Baş oldu. 

Türkiye siyasetine seviye kazandıran Haydar Baş Hocam, sadece Türk insanına değil bütün dünya insanlığının önüne siyasette, ekonomide ve maneviyatta çok önemli çığırlar açtı. 

İnsanlığın sömürü düzeni kapitalizme mahkûm olmadığını, her ülkenin kendi milli kaynaklarıyla refah içerisinde yaşayabileceğini Milli Ekonomi Modeli teziyle ortaya koyan Haydar Baş Hocam, ülkemizde ve dünyada insanların sömürüsüne neden olan bu statükodan nasıl çıkılacağının formülünü de hediye etti hepimize. 

Bu bağlamda Haydar Baş Hoca, Atatürk'ün açtığı yola sonradan konulan engelleri temizledi ve Türk gençliğinin önüne, kendi deyimiyle 'kainat devleti' güçlü Türkiye olan bir rota çizmiş oldu. 

Bu rotayı izleyebilmek Atatürk'ün ve de Haydar Baş Hoca'nın ayak izlerine basarak mümkün olabilir. 

Bu bağlamda ümitsiz olmaya gerek yok, çünkü Haydar Baş Hoca yalnızca güçlü Türkiye'ye giden yolun rotasını çizmedi, aynı zamanda Türk insanına bu rotada rehberlik edecek kadroları da yetiştirdi. 

Bugün Bağımsız Türkiye Partisi, Genel Başkan Hüseyin Baş liderliğinde bütün teşkilatları tam kadro hazır bir şekilde milletimizden görev beklemektedir.

Hafta sonu İstanbul'da gerçekleşen coşkulu gençlik şöleninde gençleri söylediği şarkılarla önce coşturan sonra da konuşmasıyla Türkiye'nin tüm sorunlarına partisinin çözümlerini ortaya koyan BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, Atatürk'ün ve Haydar Baş Hocanın yolunda yürüyen bir kadronun genç lideri olarak farkını bir kez daha ortaya koydu.

Onlarca yıldır parti isimleri değişse de yönetmeleri için hep benzer zihniyetlere Türkiye'yi teslim ettik ve geldiğimiz nokta ortaya. 

Artık millet olarak bizim de sıra dışı ancak olması gereken bir adım atarak, 'gençler halleder' deyip Bağımsız Türkiye Partisi'nde buluşmamızın zamanı gelmiştir.