'Bu mallar senin de değil benim de'
"(Peygamber) Emrolunduğu şeyi açıklayıp Rabbinin risaletini tebliğ etti. Allah, onun vesilesiyle ayrılıkları birleştirdi ve gedikleri kapadı
27.06.2025 00:25:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Ali bu hutbeyi Zikar bölgesinde, H. 36 yılında Basra'ya giderken irat etmiştir, Vakidi de bu hutbeyi Cemel adlı kitapta nakletmiştir.
"(Peygamber) Emrolunduğu şeyi açıklayıp Rabbinin risaletini tebliğ etti. Allah, onun vesilesiyle ayrılıkları birleştirdi ve gedikleri kapadı.
Kalpleri dolduran, göğüslerde gizlenen ve kini alevlendiren yakınlar arasındaki düşmanlığı onunla giderdi ve onları birbiriyle uzlaştırdı."
Hilafetin ilk günlerinde, mal istemeye gelen ve dostlarından olan Abdullah İbn-i Zem'a'ya şöyle dedi:
"Bu mallar senin de değil benim de. O, kılıçlarıyla elde ettikleri ganimet, Müslümanlar için saklanmış mallardır.
Eğer onların savaşlarına iştirak ettiysen, onların payı kadar sana da düşer; eğer savaşa katılmadıysan, onların elleriyle elde ettikleri kazançlar başkalarının ağzına olmaz, (onlarda kimsenin hakkı yoktur.)"
Cude b. Hubeyre minberde konuşamayınca Hz. Ali bu hutbeyi irad etti. Bu hutbede Ehl-i Beyt'in faziletleri ve o zamandaki karışık durum söz konusu edilmiştir.
"Bilin ki dil, insanın bir parçasıdır. İnsanın konuşma gücü olmazsa dil, onu konuşmacı yapmaz. Gücü olduğunda ise konuşma ona mühlet vermez. Biz, sözün emirleriyiz. Kök ve damarları bizde güçlenmiş ve dalları bizi gölgelendirmiş tir.
Allah, size rahmet eylesin! Biliniz ki sizler, gerçekler doğrultusunda hakça konuşulanların az olduğu, doğruyu söyleyenin dilinin tutulduğu, hakka sarılanın zayıf düştüğü bir zamanda yaşıyorsunuz.
Zamanın ehli isyanda karar kılmış, yalakacılıkta uzlaşmışlardır. Gençleri kötü ahlaklı, yaşlıları günahkâr, âlimleri münafık, dostları sahtekardır. Ne küçükleri büyüklerine saygı gösterir ne de zenginleri fakirlerine yardım eder."
Za'leb el-Yemami, Ahmed b. Kııteybe'den, o da Abdullah b. Yezid'den, o da Malik b. Dihye'den şöyle rivayet etmektedir: "Biz Emir'el-Mü'minin'in yanında bulunuyorduk. Onun yanında halkın farklılıklarından bahsedilince şöyle buyurdu:
"Onların arasındaki farklılıklar, yapılarındaki unsurların farklılığından kaynaklanmaktadır.
Onlardan bazıları toprağın tuzlu, bazıları tatlı, bazıları sert ve bazıları da yumuşak parçalarından meydana gelmişlerdir.
Onlar, topraklarının birbirlerine yaklaştırdığı kadar birbirlerine yaklaşır ve topraklarının farklılığı kadar birbirlerinden farklı olurlar.
Bu yüzden biri dış görünümü güzel, fakat aklı nakıs; biri boyu uzun, fakat himmeti az; biri amelleri iyi, fakat dış görünüşü çirkin; biri boyu kısa, fakat düşünceleri derin; biri fıtratı iyi, fakat ameli kötü; biri güzel ahlaklı, ama aklı karışık; bir diğeri ise aydın kalpli konuşkan biri olur."
Resulullah'ın vefatından sonra gusül ve teçhiz sırasında şöyle buyurmuştur:
"Anam babam sana feda olsun Ya Resulullah! Başkasının vefatıyla kesilmeyecek olan nübüvvet haberleri ve göklerden gelen hükümler senin vefatınla kesildi.
Senin vefatının bir özelliği vardır; senin ölümünün musibetine duçar olanlar başka musibetleri unuttular ve herkes aynı şekilde senin ölümünün musibetinde yasa büründü.
Sabrı emretmeseydin ve sabırsızlık göstermekten nehyetmeseydin, göz pınarlarım kuruyup, göz yaşlarım tükeninceye kadar ağlardım da derdim şifa bulmaz, hüznüm bitmez ve yine bütün bunlar senin için az olurdu!
Fakat ölüme engel olmak ve savmak da mümkün değildir. Anam babam sana feda olsun! Rabbim katında bizi hatırla, bizi unutma!" Nehc'ul Belaga 231-235 Hutbe
"(Peygamber) Emrolunduğu şeyi açıklayıp Rabbinin risaletini tebliğ etti. Allah, onun vesilesiyle ayrılıkları birleştirdi ve gedikleri kapadı.
Kalpleri dolduran, göğüslerde gizlenen ve kini alevlendiren yakınlar arasındaki düşmanlığı onunla giderdi ve onları birbiriyle uzlaştırdı."
Hilafetin ilk günlerinde, mal istemeye gelen ve dostlarından olan Abdullah İbn-i Zem'a'ya şöyle dedi:
"Bu mallar senin de değil benim de. O, kılıçlarıyla elde ettikleri ganimet, Müslümanlar için saklanmış mallardır.
Eğer onların savaşlarına iştirak ettiysen, onların payı kadar sana da düşer; eğer savaşa katılmadıysan, onların elleriyle elde ettikleri kazançlar başkalarının ağzına olmaz, (onlarda kimsenin hakkı yoktur.)"
Cude b. Hubeyre minberde konuşamayınca Hz. Ali bu hutbeyi irad etti. Bu hutbede Ehl-i Beyt'in faziletleri ve o zamandaki karışık durum söz konusu edilmiştir.
"Bilin ki dil, insanın bir parçasıdır. İnsanın konuşma gücü olmazsa dil, onu konuşmacı yapmaz. Gücü olduğunda ise konuşma ona mühlet vermez. Biz, sözün emirleriyiz. Kök ve damarları bizde güçlenmiş ve dalları bizi gölgelendirmiş tir.
Allah, size rahmet eylesin! Biliniz ki sizler, gerçekler doğrultusunda hakça konuşulanların az olduğu, doğruyu söyleyenin dilinin tutulduğu, hakka sarılanın zayıf düştüğü bir zamanda yaşıyorsunuz.
Zamanın ehli isyanda karar kılmış, yalakacılıkta uzlaşmışlardır. Gençleri kötü ahlaklı, yaşlıları günahkâr, âlimleri münafık, dostları sahtekardır. Ne küçükleri büyüklerine saygı gösterir ne de zenginleri fakirlerine yardım eder."
Za'leb el-Yemami, Ahmed b. Kııteybe'den, o da Abdullah b. Yezid'den, o da Malik b. Dihye'den şöyle rivayet etmektedir: "Biz Emir'el-Mü'minin'in yanında bulunuyorduk. Onun yanında halkın farklılıklarından bahsedilince şöyle buyurdu:
"Onların arasındaki farklılıklar, yapılarındaki unsurların farklılığından kaynaklanmaktadır.
Onlardan bazıları toprağın tuzlu, bazıları tatlı, bazıları sert ve bazıları da yumuşak parçalarından meydana gelmişlerdir.
Onlar, topraklarının birbirlerine yaklaştırdığı kadar birbirlerine yaklaşır ve topraklarının farklılığı kadar birbirlerinden farklı olurlar.
Bu yüzden biri dış görünümü güzel, fakat aklı nakıs; biri boyu uzun, fakat himmeti az; biri amelleri iyi, fakat dış görünüşü çirkin; biri boyu kısa, fakat düşünceleri derin; biri fıtratı iyi, fakat ameli kötü; biri güzel ahlaklı, ama aklı karışık; bir diğeri ise aydın kalpli konuşkan biri olur."
Resulullah'ın vefatından sonra gusül ve teçhiz sırasında şöyle buyurmuştur:
"Anam babam sana feda olsun Ya Resulullah! Başkasının vefatıyla kesilmeyecek olan nübüvvet haberleri ve göklerden gelen hükümler senin vefatınla kesildi.
Senin vefatının bir özelliği vardır; senin ölümünün musibetine duçar olanlar başka musibetleri unuttular ve herkes aynı şekilde senin ölümünün musibetinde yasa büründü.
Sabrı emretmeseydin ve sabırsızlık göstermekten nehyetmeseydin, göz pınarlarım kuruyup, göz yaşlarım tükeninceye kadar ağlardım da derdim şifa bulmaz, hüznüm bitmez ve yine bütün bunlar senin için az olurdu!
Fakat ölüme engel olmak ve savmak da mümkün değildir. Anam babam sana feda olsun! Rabbim katında bizi hatırla, bizi unutma!" Nehc'ul Belaga 231-235 Hutbe
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.