Bu kadarı fazla artık. Bunu yapmayacaktınız. Bardağı taşıran son damladır bu. Suriye işgali tez elden başlatılmalı ve yapılan densizliğin hesabı acilen sorulmalıdır. 'Ne oldu?' diye şaşırdığınızı görebiliyorum. Neler olmadı ki... Şu haberi bir okuyun da, Suriye'nin bize neler ettiğini görün:"Lübnan dağlarından doğan, Suriye ve Türkiye topraklarından geçerek Akdeniz'e dökülen Asi Nehri, kirlilik tehdidi ile karşı karşıya. Suriye kaynaklı kirlilik, Asi Nehri'nin Türkiye'ye girdiği bölge ve özellikle denize döküldüğü yerde kendini belli ediyor. Nehrin akıntı olmayan bölümlerinde balık ölümleri yaşanıyor. Asi Nehri'nin geçtiği ve Akdeniz'e döküldüğü Hatay'ın merkez ilçesi Antakya'da ise tam bir görüntü kirliliği yaşanıyor."Gördünüz mü?Lübnan dağlarından doğan Asi nehrini kirletip balıklarımızı öldürüyorlar. Adamlar apaçık cinayet işliyorlar, resmen balıklarımızın canına kıyıyorlar; başbakanımız hala Suriye'deki kaygılarının insani olduğunu ifade ediyor.Canım bu işin insani bir tarafı mı kaldı. Adamlar alenen cana kıyıyorlar. Bu, tereddütsüz bir savaş sebebidir. Gerçi, haklarını da fazla yemeyelim. Bazı önemli gelişmeler olmuyor da değil. Mesela Arap Birliği'nin aldığı yaptırım kararları... Bizim de müdahil olduğumuz ve müslüman Suriye halkını hedef alan (ki balıklarımızı öldürerek bunu fazlasıyla hak ettiler) yaptırımlar, eminim onları hizaya getirecektir. Bak, balıklarımızın katili Suriye halkına karşı verdiğimiz mukaddes ve haklı savaşımızda en büyük destekçimiz, dostumuz, yardımcımız, herşeyimiz Fransa'nın Dışişleri Bakanı Alain Juppe ne diyor: "Esad rejiminin günleri sayılı. Arap Birliği'nin Şam rejimini daha fazla tecrit edecek kararlar almasıyla bu konuda ilerleme kaydedildi."Yaaa, bi şey biliyoruz da konuşuyoruz.Sonra, bu adamlar, iç işlerimize direkt müdahale anlamına gelen balıklarımızı öldürme cüretini göstermeden evvel, aslında bugünlerin bir nevi habercisi olan bir sürü hata yaptılar. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı yalan söyleyecek değil ya, onun ağzından dinleyelim:"9 yıl boyunca, Suriye yönetimine, reformlar konusunda, demokrasi konusunda, insan hakları konusunda her türlü eleştirimizi, her türlü önerimizi iletmekten kaçınmadık. Ne yazık ki, Suriye yönetimi, reformları yapmakta, verdiği sözleri tutmakta isteksiz ve samimiyetsiz davrandı. Bunun da ötesinde, Suriye'den yükselen muhalefet, insanlık dışı yöntemlerle, kan akıtılarak bastırılmak istendi."Ülkesindeki bütün problemleri halletmiş bir başbakanın sözleri bunlar, ey Beşşar, titre ve kendine gel!Şimdi sen bunlara kulağını tıkayacaksın, büyük sözü dinlemeyeceksin, Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eşbaşkanlığı sıfatının verdiği yetkiyle seni ikaz eden başbakanımıza sırt çevireceksin, bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de Asi nehrini kirletip o güzelim balıklarımızı öldüreceksin...Yo, yo... Bu iş burada bitti artık.Sonra anlamadığım bir şey var, bu ne körlüktür; insan haklarının doya doya yaşandığı, ekonomik ve sosyal meselelerini halletmiş Avrupa ülkeleri, dünyanın neresinde bir sorun varsa (ki oralar hep müslüman ülkelerdir) oraya hemen çöken, (pardon orayı çözen diyecektim) ABD, kendileri gibi sıfır sorunsuz, müreffeh bir stratejik ortak olan Türkiye'yi yanlarına almışlar, seni halledecekler (yani sorunlarını halledecekler) sen buna 'evet' demeyeceksin, bir de ağalık taslayacaksın (balıkları unutmuş değilim), yoo, bu kadarı fazla.Önemli bir şey daha var; Türkiye, Arap Birliği ve Avrupa Birliği'ne üye olmadığı halde, Suriye'nin nasıl bitirileceği -dilim de sürçüp duruyor- konusunda yapılan ve yapılacak toplantılara davet alan tek ülke. Bunu da mı görmüyorsunuz! Adamlar birliklerine almadıkları Türkiye'yi, iş Suriye'ye gelince toplantılarına çağırıyorlar, baş tacı yapıyorlar, öncü kuvvet yapıyorlar senin tınladığın bile yok.Galiba sizin internetle, feysbukla, tivitırla falan da alakanız yok. İnsan açar da cumhurbaşkanımızın, dost ve kardeş ülke İngiltere'de nasıl karşılandığını anlattığı tivitleri bir okur. Ne yazmıştı cumhurbaşkanımız:"Parlamentoya gidişimde Avam Kamarası Başkanı karşıladı ve konuşma yapacağım salona götürdü. İngiliz iş dünyasının en büyük kuruluşu olan İngiliz Sanayi Odaları Konfederasyonu yıllık konferansında yaklaşık bin kişiye onur konuğu olarak hitab ettim. Salonda karamsar bir hava vardı. Türkiye ile ilgili anlattıklarım çok ilgi görünce; "Güneş doğudan yükselir" dedikten sonra salonda büyük alkış koptu."İşte bu da size kapak olsun, nasıl bir ülkeyle uğraştığınızı belki anlarsınız.Bu iş burada kalmayacak, barış sever, demokrat ve dost ABD ve Avrupa ülkelerinin desteğiyle, ölen balıklarımızın hesabı Suriye halkından sorulacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Okan Egesel / diğer yazıları
- Hz. İnsan’a… / 20.04.2020
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018
- Koronavirüsten önce, koronavirüsten sonra... / 28.03.2020
- ‘Ben Ali’yim’ / 25.06.2019
- Atatürk keramet sahibi bir veliydi / 10.04.2019
- Çok şükür psikolojimiz yetmiyor! / 13.03.2019
- O günler geliyor, görüyorum / 22.02.2019
- Evet, bu seçim beka seçimidir / 06.02.2019
- Kumpasın arkasındakileri açıklıyorum / 11.01.2019
- Mustafa Kemal’in uçaklarına ne oldu? / 05.01.2019
- Yunan’ın galip gelmesini isteyen hainler / 26.12.2018