Bu başlığı görünce 1940'lı yıllarda hüküm süren tek parti iktidarı döneminden bir hatıra nakledeceğimi düşünmüş olabilirsiniz. Hayır, haber bir hafta öncesinin haberidir.
Muhafazakâr, dindar, mütedeyyin, vatanperver seçmenin oyları ile seçilip iktidar olan AKP'nin tek başına hükümet olduğu bir devirdir. Kubbeli, minareli, süngülü şiirler okuduğu için yolu bir ara hapse uğrayan, oradan da hızlı bir şekilde Başbakanlık koltuğuna tırmanan R. Tayyip Erdoğan'ın Başvekil olduğu devirdir ve İçişleri Bakanı da, hatırlatalım Abdülkadir Aksu'dur.
Hasan Hoca, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Mezarlıklar Müdürlüğü'nde, imam kadrosunda uzun yıllar hizmet verdikten sonra emekli olmaya karar vermiştir. Emeklilik bürosuna bir dilekçe ile müracaat ettiğinde hiç ummadığı ve hiç beklemediği bir durumla karşılaşmıştır; sekiz adet sakalsız fotoğrafını getirmediçe dilekçesinin işleme konmayacağı söylenmektedir.
Kurumda çalışmak için değil, kurumdan ayrılmak için müracaat ettiğini ve ileri sürdükleri bu şarta bir anlam veremediklerini izaha çalışsa da sakalsız sekiz resim duvarını bir türlü aşamamış.
Yakın arkadaş grubu Hasan Hoca'ya akıl veriyor, yol yordam öğretiyor; bilgisayar ortamında sakallı bir çehreden sakalsız bir çehre imal ediliyor, diyorlar ama...
Aması şu; Hasan Bey diyor ki bir şekilde ben bunu hallederim. Fakat problemin böyle çözülmüş olması AKP iktidarına pahalıya mal olur. Başbakan'a, İçişleri Bakanı'na pahalıya mal olur. Büyükşehir Belediyesi'ne ve Mezarlıklar Müdürlüğü'ne pahalıya mal olur. İmam kadrosunda yıllarca çalıştırdığın personeline, emekli olabilmesi için sakalsız fotoğraf şartını koşmak ne demek oluyor?
AKP iktidarı, oyunu aldığı Müslüman Türk Milleti'ne ve problemlerine sırtını dönmek gibi bir unvanla anılacak. Yine aynı iktidar yabancılara ve gayri müslimlere bütün kapıları ardına kadar açmış olmak gibi bir unvanı da şimdilik elinde bulunduruyor.
İstanbul'un çeşitli semtlerinde, kenar mahallerde iyi giyimli gençlerin davetiyeler dağıttığına, kapı kapı, dükkan dükkan dolaşıp çağrı yaptıklarına şahit oluyoruz. Davetiyelerde;
"... Falanca sokak ve numarada kilisemiz hizmetinize açılmıştır, ayinlere bekliyoruz."
Eskiden bu durumları anlatmak için "Müslaman mahallesinde salyangoz satmak" ifadesi kullanılırdı ve çok aykırı, çok istisna durumları ifade ederdi. Şimdi Müslüman mahallesinde, Müslümanların oturduğu apartmanlarda kilise davetiyesi dağıtmak ve dağıttırmak sıradan bir davranış, bir eylem biçimi olarak algılanıyor.
Devir AKP devri. Mezarlıklar Müdürlüğü personeli Hasan Hoca, emekli olabilmek için sakalsız resim şartını aşmaya uğraşıyor.
Muhafazakâr, dindar, mütedeyyin, vatanperver seçmenin oyları ile seçilip iktidar olan AKP'nin tek başına hükümet olduğu bir devirdir. Kubbeli, minareli, süngülü şiirler okuduğu için yolu bir ara hapse uğrayan, oradan da hızlı bir şekilde Başbakanlık koltuğuna tırmanan R. Tayyip Erdoğan'ın Başvekil olduğu devirdir ve İçişleri Bakanı da, hatırlatalım Abdülkadir Aksu'dur.
Hasan Hoca, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Mezarlıklar Müdürlüğü'nde, imam kadrosunda uzun yıllar hizmet verdikten sonra emekli olmaya karar vermiştir. Emeklilik bürosuna bir dilekçe ile müracaat ettiğinde hiç ummadığı ve hiç beklemediği bir durumla karşılaşmıştır; sekiz adet sakalsız fotoğrafını getirmediçe dilekçesinin işleme konmayacağı söylenmektedir.
Kurumda çalışmak için değil, kurumdan ayrılmak için müracaat ettiğini ve ileri sürdükleri bu şarta bir anlam veremediklerini izaha çalışsa da sakalsız sekiz resim duvarını bir türlü aşamamış.
Yakın arkadaş grubu Hasan Hoca'ya akıl veriyor, yol yordam öğretiyor; bilgisayar ortamında sakallı bir çehreden sakalsız bir çehre imal ediliyor, diyorlar ama...
Aması şu; Hasan Bey diyor ki bir şekilde ben bunu hallederim. Fakat problemin böyle çözülmüş olması AKP iktidarına pahalıya mal olur. Başbakan'a, İçişleri Bakanı'na pahalıya mal olur. Büyükşehir Belediyesi'ne ve Mezarlıklar Müdürlüğü'ne pahalıya mal olur. İmam kadrosunda yıllarca çalıştırdığın personeline, emekli olabilmesi için sakalsız fotoğraf şartını koşmak ne demek oluyor?
AKP iktidarı, oyunu aldığı Müslüman Türk Milleti'ne ve problemlerine sırtını dönmek gibi bir unvanla anılacak. Yine aynı iktidar yabancılara ve gayri müslimlere bütün kapıları ardına kadar açmış olmak gibi bir unvanı da şimdilik elinde bulunduruyor.
İstanbul'un çeşitli semtlerinde, kenar mahallerde iyi giyimli gençlerin davetiyeler dağıttığına, kapı kapı, dükkan dükkan dolaşıp çağrı yaptıklarına şahit oluyoruz. Davetiyelerde;
"... Falanca sokak ve numarada kilisemiz hizmetinize açılmıştır, ayinlere bekliyoruz."
Eskiden bu durumları anlatmak için "Müslaman mahallesinde salyangoz satmak" ifadesi kullanılırdı ve çok aykırı, çok istisna durumları ifade ederdi. Şimdi Müslüman mahallesinde, Müslümanların oturduğu apartmanlarda kilise davetiyesi dağıtmak ve dağıttırmak sıradan bir davranış, bir eylem biçimi olarak algılanıyor.
Devir AKP devri. Mezarlıklar Müdürlüğü personeli Hasan Hoca, emekli olabilmek için sakalsız resim şartını aşmaya uğraşıyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024