Bu tiyatro ne zaman bitecek?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda 22 Ekim'de yaptığı konuşmada, terör örgütü elebaşı Öcalan'ı TBMM'ye davet etmiş, "Gelsin, DEM Grubu'nda terörün bittiğini ilan etsin" demişti. Bahçeli, 5 Kasım'da da yine TBMM çatısı altında aynı görüşü tekrarlamıştı. Normalde başka bir siyasetçi hatta sıradan bir vatandaş böyle bir şeyi söyleseydi, "ya kamuoyunda linç edilir ya da hapsi boylardı, ya da her ikisi birden olurdu." Ancak iktidarın gücünü arkasına alan Bahçeli, oldukça rahat! Her hafta aynı yaklaşımını göstermekte bir beis görmüyor. Bahçeli'nin niyeti açık... Zaten geçen haftaki grup toplantıısnda hedefinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir kez daha seçilmesi için gerekli anayasa değişikliği olduğunu zikretmişti.

İkili yaklaşım

MHP liderinin bu Salı günkü grup toplantısında da ana gündem terördü. "Terör bitecek, bölücülük tasfiye edilecektir. Gayemiz ve gayretimiz buna yöneliktir" diyen Bahçeli, şunları söyledi: "Önümüzdeki süreçte ülkemizin terör kamburundan kurtulması muhtemel değil, muhakkak bir akıbettir. Terör ve bölücülük sorunuyla daha fazla yaşamamız, böylesi bir kanlı külfete daha çok katlanmamız imkansızdır. Bölücü terör örgütü PKK için son yaklaşmıştır. Hiçbir terörist için emniyetli bir alan kalmamıştır. Terör örgütünü kaynağında imha etmek, bölücülüğün yuvalandığı siyasi ve sivil toplum kolonlarını kesmek, milli beka meselesidir. Hem siyaset alanında boy gösterip hem de silahlı teröristlere sırt dayamak başı ezilmesi gereken gayrimeşru ve gayrihukuki menfur bir çelişkidir. Silah varsa siyaset yoktur. İhanet varsa demokrasi yoktur. Şiddet varsa sevgi ve barış dili kupkurudur."
Bahçeli, MHP'nin, siyasetteki tutarlılık ve ahlaki çizgisinden kopmadan, dün söylediklerini bugün tekzip edecek zaaf emaresi göstermeden, milli birlik ve kardeşliğin müdafaasından yana olduğunu belirterek, yaptıkları, söyledikleri her şeyin arkasında olduklarını, utanacak, sıkılacak ve mahcubiyet duyulacak bir açıklarının olmadığını ifade etti. Bahçeli, "Terörün bitmesi milli ülküdür. Bu ülkü, siyasi namus simgemizdir. Değil elimizi, gövdemizi dahi sıra dağların altına sere serpe yatırmaya hazırız, kararlıyız ve sonuna kadar da inançlıyız. Kürtler de Aleviler de bizim canımız, cananımız, kardeşimiz ve milli birliğimizin ana damarlarıdır" şeklinde konuştu.

'Öyleyse gel, konuşalım'

Bahçeli'ni çağrısı DEM Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yankı buldu. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Bahçeli'nin 'el uzatmasıyla' 1 Ekim'den itibaren toplumda bir umut oluştuğunu vurgulayarak, "Bahçeli, 'Kayyumlar için yargı kararını bekleyin' dedi. Erdoğan ise kayyum savcılarını tehdit etti. Bahçeli konuşuyor, Erdoğan önüne set çekiyor. Bakalım önümüzdeki günlerde bu ikili arasındaki tartışma nereye gidecek" dedi. MHP lideri Bahçeli'nin çağrısını anımsatan Bakırhan, "Her hafta siz kararınızın arkasında olduğunuzu söylüyorsunuz, biz de çözümden yana olduğumuzu belirtiyoruz. O zaman konuşmamızın önündeki engel nedir? Gelin, kısır döngüden çıkalım" dedi. Bakırhan, toplantı çıkışında bir gazetecinin, MHP Genel Başkanı Bahçeli ile bir görüşme talebi olup olmadığını sorması üzerine, "Bu tartışmalar bir sürece dönüşecekse; koşulları, zemini varsa biz Mecliste grubu bulunan bütün partilerle tabi ki görüşmek isteriz" ifadesini kullandı. "Yakın zamanda randevu talebi bekleyebilir miyiz?" sorusuna Bakırhan, "Zaman, zemin, koşullar uygunsa MHP dahil bütün partilerle görüşürüz" cevabını verdi. Peki ne olacak? Bahçeli konuşuyor, Erdoğan yarım ağız onu destekliyor, DEM 'hadi başlayalım' diyor ancak kimse adım atmıyor, tüm taraflar mevzilerinde kalıyor!