Hafıza-i beşer nisyan ile ma'luldur, elbette? Ancak Ankara'dakiler son yıllarda milletimizi, biraz da Avanak Avni yerine koyuyor. Öyle ki, ne hukukun üstünlüğü, ne de demokrasinin "milli irade" esasının esamesi okunuyor. AKP yönetimindeki devlet gemisinin çıkmadık çivisi kalmadı. Toplum, ipi kopmuş tespih tanelerini andırıyor.Adalet, mülkün temeli? Adalet dağıtamayan adalet mekanizması, mülkü temelden sarsıyor. TBMM'nin açılışında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bile, "yargılama sürecindeki gecikmeler"den, "tutukluluk halinin fiili bir mahkumiyete dönüştürülmesi"nden yakınıyor.Devlet idaresinde, Amerikan sistemi işliyor. Değirmen, kendi taşını öğütüyor. Devlet çarkı, kendi millerini yiyor, dişlerini aşındırıyor. Son kullanma tarihi geçenler, çukura süpürülüyor, kodese boyluyor.Devletin istihbarat daire başkanı, emniyet genel müdürü ve kıdemli bürokratı olan Hanefi Avcı, ava giderken avlanıyor, kodesi boyluyor. Dün devlet erkanı tarafından baş tacı edilen Mehmet Haberal'ın boynuna, bugün Ergenekon ilmeği geçiriliyor.Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın davasını veya dosyasını tartışacak değilim? Çünkü kamuoyunun dikkatine sunmak istediğim konu, Haberal'ın vaziyeti değil; Erdoğan'ın vaziyetidir.Şaka değil; bugünün Ergenekoncusu'nun dünkü hamisi başbakan! Vaziyet bu olunca; siz demez misiniz, bu ne biçim oyun içinde oyun, Ergenekon içinde Ergenekon!Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haberal ile R. T. Erdoğan'ın ilişkileri, çok çarpıcıdır.Erdoğan, başbakan? Prof. Dr. Haberal ise, Ergenekon davasından tutuklu. 540 günden beri işinin başında değil? Akıbeti ise hiç belli değil!Hatırlayın; Haberal, dava açıyor. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, İstanbul'da görevli "Ergenekon" davası kapsamında karar veren 9 hakimi, Haberal'a tazminat ödemeye mahkum ediyor. 9 hakim hakkında 3 bin 625'er liralık icra takibi başlatılıyor.Başbakan Erdoğan, Yargıtay'ın bu kararına karşı öyle bir çıkış yapıyor ki, yargıya müdahale bile denemez. Şöyle çıkışıyor Erdoğan: "Malum 9 tane hakime, malum yine bir dava açılması neticesinde üst mahkemenin kalkıp da ceza vermesini bu ülkede hukuk adına ciddi sıkıntı süreci olarak görüyorum? Yargı bu kararla güvenirliğini adeta bitirmiştir."Erdoğan'ın hukuk anlayışına göre, yargının, karga-tulumba tutuklama tarzı ve 400-500 gün tutukluluğu reva görmesi saygın bir karar oluyor. Ancak aynı yargının, tutukluların mağduriyeti karşısında ilgilileri tazminata mahkum etmesi, adalete olan güveni bitiriyor? Bu derece "adaletsiz ve hukukun üstünlüğünden yoksun siyaset anlayışı"nın mülkün temelini koruması mümkün olur mu?!Erdoğan'ın bu ilginç paradoksal duruşunun can alıcı noktası şu: Erdoğan, 2003'ün Haziran'ında Haberal ile el eledir. Haberal'ın "hamisi"dir (Bakınız. Radikal, 8 Temmuz 2003, Onun hamisi başbakan; http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=77606). Haberal'ın hastanesinin açılışını yapmak için 4-5 gün arayla Konya'ya arka arkaya gidecek kadar aralarından su sızmamaktadır. Anadolu Ajansı'ndan Hamza Şahin, Erdoğan ile Haberal'ın Konya'daki el ele vaziyetlerini fotoğraflamıştır. O günler, Türk siyaseti açısından normal günler değildir.Nitekim bugün AKP'ye Ergenekon yağdanlığı yapan mevkuteler, 8 Haziran 2003 günü, "Başbakan Erdoğan, Bülent Ecevit'in hastalığı döneminde tedavisini üstlenen, ancak daha sonra el çektirilen Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Haberal'ı himayesine aldı" diye manşetlerini süslemişlerdi. O zamanlar Prof. Dr. Haberal ile ilgili iddialar ayyuka çıkmıştı.Hatta Haberal'a, Rahşan hanımın müdahalesi ile Bülent Ecevit'in tedavisinden el çektirilmiş; daha sonra bazı DSP'li bakanlar, gelişmelerin Ecevit'e karşı bir komplonun parçası olduğunu öne sürmüştü. Tam bu kavşakta Erdoğan, Başkent Üniversitesi'nce Konya'da yaptırılan Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nin açılışına katılıyor. Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Doğramacı ve Prof. Dr. Haberal ile birlikte açılış yapıyor. Erdoğan kürsüden şunları söylüyor: "İhsan Doğramacı bana, 'Bu Haberal'a sahip çıkın' dedi. O bana İhsan Doğramacı'nın emaneti. İktidarda kaldıkça kendisine sahip çıkacağım. Biz görevde olduğumuz sürece Haberal'a sahip çıkacağız. Bu ülkede taş üstüne taş koyanı başımızın üstünde taşırız. Derdimiz üzüm yemek, bağcıyla işimiz yok!"Haberal'ın, dün Erdoğan'ın başı üstünde yeri vardı; 540 günden beri Ergenekon'da yeri var.Çarpıklık bununla kalmıyor? Erdoğan, 12 Eylül 1980 nakaratıyla referandum paketini geçiriyor. Kim bu Doğramacı?! 12 Eylül MGK'sının kararıyla 10 Aralık 1981'de kurulan YÖK'ün ilk başkanı? Hatta 2007'de AKP hükümetinin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün önerisi üzerine TBMM tarafından Doğramacı'ya 'TBMM Onur Ödülü' veriliyor. Bu nasıl bir siyaset, bu nasıl bir oyun?! Bir de bu perspektiften bakın bakalım, Türk milleti nelerle oyalanıyor, nasıl aldatılıyor?! Kesintisiz senaryolarla düşük yoğunluklu gerilimler sürdürülüyor? Bu sürece paralel olarak devletin çivileri sökülüyor, milletin ayağının altından vatanı ve kaynakları ecnebilere kaydırılıyor, toplum ipi kopmuş tespih taneleri gibi dağıtılıyor.Demokrasi oyunu bu? Anlaşıldı mı şimdi, nedir oyun içinde oyun!? Kime bu oyun?! Ergenekon ve referandum sürecinin bu çarpık vaziyetlerini görün! Saddam örneğinde görüldüğü üzere AB ve ABD tarafından BOP ekseninde kullanılan siyasetçilerin de bir "son kullanma tarihleri" vardır; siyasetçiler koymasa da, siz bari aklınızın bir tarafına koyun!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019