Bütün kapılar sömürüye çıkıyor

Erken seçim kararı alındıktan bu yana siyasetçilerin ağzından Prof. Dr. Haydar Baş'ın konuşmalarında ve Milli Ekonomi Modeli tezinde yıllardır ifade ettiği projeleri duyar olduk. Vatandaşlık Maaşı, Ev Hanımı Meslek Maaşı, Milli Para, Milli Paralarla Dış Ticaret ve Hatta Milli Ekonomi Modeli, siyasilerin dilinde pelesenk olmuş durumda.
Bugün gelin milli para üzerinde biraz fikir yürütelim.
Türkiye, milli para ifadelerini Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin birinci baskısı 2005 yılında yapıldığında ilk kez duymuştu.
Milli Ekonomi Modeli'nde milli para; milletin emek ve üretimine karşılık basılan paradır. 
Dolayısıyla kapitalist zihniyete göre formatlanmış bir düşünce yapısının ifade ettiği milli para ile Prof. Dr. Haydar Baş'ın tezinde dile getirdiği milli para aynı şey değildir.
Onların kastettiği bugün elinizi cebinize soktuğunuz da çıkardığınız, üzerinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası yazan Türk lirasıdır ki bu para milli para değildir. 
Zira her bir kuruşu için konvertible yabancı bir parayı merkez bankanıza rezerv etmeden bu sözde milli parayı basamıyorsunuz. Prof. Dr. Haydar Baş bundan dolayıdır ki bu paraya 'doların tercümesi', yani 'tercüme para' demektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ndeki tanımlanması ile tercüme para; karşılığı milletin emek ve üretimi olmayan, Merkez Bankası'na konulan yabancı para karşılığı tedavüle sürülen yerli paradır. Bu para görünüşte Türk Lirası gibi görünse de haddizatında hangi ülkenin parasını merkez bankanıza rezerv ettiyseniz o ülkenin çıkarına hizmet eden bir araçtır.
Milli ekonomi modelinde ifade edilen ve yalnızca bu tezde duyabileceğiniz tanımlama ile milli para; her ülkenin kendi Gayri Safi Milli Hasılası'na (GSMH) oranla, yani o ülke halkının bir yılda ürettiği emek ve üretimine karşılık basılan merkez bankanızın kasasına basacağınız paraya karşılık herhangi bir yabancı parayı koymak mecburiyetinde olmadığınız paradır.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gerçek milli parayı bastığınız için başka ülkelere faiz ödemezsiniz. Bu bağlamda aslında bir millet için maliyetsiz olan yegane para Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde tarif ettiği gerçek milli paradır. 
Merkez bankanıza borç yabancı para alarak paranızı bastığımız takdirde rezerv ettiğiniz paraya yüksek faizler ödemekte olduğunuzdan maliyeti çok yüksektir.
Şimdiki kopyacı siyasiler merkez bankasına koydukları yabancı para karşılığında bastıkları yerli parayı kastederek 'döviz sömürüsünün önüne milli parayla geçeceğiz' dedikleri zaman sömürünün önüne geçmek şöyle dursun o sömürüye hizmet etmekte olduklarını idrak edemiyorlar.
Kapitalizm öyle bir sistem kurmuş durumda ki bu sistemde, üzerinde kendi ülkenizin adı yazan parayı bassanız da kapitalizmin sömürüsüne açık durumdasınız, o ülkenin parasını kendi ülkenizde geçerli kalsanız da sömürüye açıksınız.
Yani bütün kapılar sömürüye çıkıyor.
Sömürüden kurtulmanın tek yolu Prof. Dr. Haydar Baş kapısından girmek, Milli Ekonomi Modeli'nin dile getirdiği gerçek milli parayı basabilmektir.
Ancak bu öyle kolay değildir. 
Gerçek milli parayı basabilmek her hücrenize kadar milli olmayı, tam bağımsız olmayı, milletimize ait olmayı gerektirir. Zerre kadar kirlenmemiş, emperyalistlerin, kapitalistlerin kirli oyunlarına asla bulaşmamış, onların şer planlarında, projelerinde rol almamış sağlam bir karakteri ve liderliği gerektirir. 
Bu saydığımız özellikler ekranlardan inmeyen politikacılarda bulunsaydı, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin bir benzerini onlar yazarlardı. Ancak onlar sadece işin kopyacısı ve sahtecileridir, ilmin gerçeği sadece Prof. Dr. Haydar Baş'tadır?